Sevgili Tekfenliler,

Tam da ne yazayım, nasıl yazayım derken, saydığım bir meslektaşım, sevdiğim ve güvendiğim bir dostumdan mesaj geldi. Çok sık olmasa da, düzenli olarak haberleşir dertleşiriz, özel günlerimizde, bayramlarımızda birbirimize hal hatır ve çocuklarımızı sorarız. Sırdaşız da. Malum yılbaşı, karşılıklı iyi dilekler zamanı. Bakın ne diyor:

“Çok çok küçükken, sıkıntılı bir durum olunca annem-babam dikkatimi dağıtmak ve kaygılarıma odaklanmamam için “Aaa bak kuş kuş !” deyip havayı gösterirdi. Bu arada oluşan dikkat dağınıklığı ile sıkıntı da, kaygı da dağılırdı. Uzun zamandır unuttuğum bu çözümü anımsar anımsamaz kullanmaya başladım. Seninle de paylaşayım istedim.”

2021 yılının son günlerinde ancak bu kadar şahane bir öğüt olur! Ne kadar da basit! Bazen sandığımızdan çok daha kolay. Sadece hatırlamamız lazım.

Bu yıl kaleme alınan satırlar daha içten, daha üzerine düşünülmüş, basmakalıplara sığmayan samimi sözlerle yazılmış sanki. Garip değil mi, mesafe bizleri nasıl da yakınlaştırdı?

Yılbaşı kartımızı, bu yıl yine Anadolu’nun Kuşları kitabımızdan bir Tarla Ardıcı süslüyor. Bu ardıç çok da özel bir kuş değil, Kıta Avrupası’nın dört bir yanında yaşıyor. Sesi şirin ama öyle aman aman güzel değil, üstelik nesli tükenmek gibi bir tehlikeyle karşı karşıya da değil. Henüz! Çünkü fotoğrafta gördüğünüzün aksine, kışın tutunduğu dallar artık hiç de karla kaplı değil ve tabiatın yüz binlerce yılda oluşan olağanüstü dengesi bugün ne yazık ki kritik eşikte.

Öyle ki, bu dergiyi okuyanlarınız arasında şu anda kar görenler belki de sadece Batı Sibirya’nın Yamalo-Nenets Özerk Bölgesi’ndeki Kharampur projesinde görev yapan arkadaşlarımız! Ve madem kış sayımız, biz de -40 derecede görev yapan yılmaz Tekfenlileri sizlere tanıtmak istedik. Dünyanın en ücra ve zorlu, aynı zamanda eşi benzeri olmayan doğal güzellikleri olan bir yerinden, birbirinden ilginç hikâyelerini anlatıyorlar.

Ve tabiattan bahsetmişken, kimi anmamak olmaz? Tabii ki Türkiye’nin Yaprak Dedesi, Tekfen’in Kurucu ve Onursal Başkanı Sayın Ali Nihat Gökyiğit’i! Doğayla dost bir yaşama, çevrenin ve biyoçeşitliliğinin korunmasına, insanlık ile tabiat arasındaki barışa adanmış koca bir ömrün, bu yıl Çevre başlığı altında verilen Galatasaraylılar Derneği Ödülü’ne layık görülmesi, damarındaki kan sarı kırmızı aksın akmasın, tüm Tekfenlileri müthiş gururlandırdı.

Nihat Bey’den öğreneceğimiz çok şey var. Bunların belki de en önemlisi, “Peki ya ben ne yapabilirim?” sorusunu sormaktır. Bundan yaklaşık bir yıl önce, Ulus Kampus’ta biz de kendimize bu soruyu sorduk ve Nihat Bey’in evine komşu yamacımızı bağa çevirdik. Adını “Arka Bahçe” koyduğumuz bu şirin bahçeyi hatırlarsanız size de yaz sayımızda tanıtmıştık (T51). Bir avuç gönüllü Tekfenlinin gözü gibi baktığı Arka Bahçe’de yetiştirdiğimiz çilekler, yemekhanemizin maharetli şefinin elinde mis gibi reçel oldu. Bu reçelleri alabilmek için gönlü zengin Tekfenliler vakfımıza bağışta bulundu. İşte bir kız öğrencisini gülümsetecek “Çilek Bursu!”

Kendime yeni yıl sözü: “Küçük düşün ve onu yap!”

Kazasız, belasız, tasasız bir yıl ümidiyle.

Sevgilerimle,

Dori Kiss Kalafat 

dori.kiss@tekfen.com.tr