DOSYA
Gönen Enerji ile gübre sektöründe
yepyeni bir pencere
Toros Tarım, 2019 yılının mayıs ayında Gönen Yenilenebilir Enerji Üretim A.Ş.’nin yüzde 70’ini alarak organik gübre üretimine ilk adımını attı. Gönen Enerji, Altaca Grubu tarafından 2011 yılında kurulmuş bir biyogaz şirketi. Gönen bölgesindeki hayvansal ve bitkisel atıkları toplayarak enerji üreten şirket, aynı zamanda atıkların kalan posasını da organik gübreye dönüştürüyor. Sürdürülebilir ve döngüsel ekonominin en iyi örneklerinden biri olan Gönen Enerji, İngiltere bazlı ADBA (Anaerobic Digestion and Bioresources Association) tarafından da alanında dünyanın en iyisi seçilmiş örnek bir tesis. Bu kez mikrofonumuzu, Toros’a gübre sektöründe yepyeni bir pencere açan bu örnek girişimin kurucusu Alper Önoğlu ve ekibine uzattık.
“Bu birleşmeyi çok stratejik bir karar olarak görüyorum”
HASAN ALPER ÖNOĞLU
Altaca Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Gönen Yenilenebilir Enerji Üretim A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği mezunu olan Alper Önoğlu meslek hayatına P&G’de çalışarak başlamış. Arkasından kariyerine Chevron’da devam ederek petrol sektörüne girmiş. 1996 yılında Rusya’da kardeşleriyle birlikte bir inşaat şirketi kurarak iş hayatında yeni bir sayfa açmış, 2008 yılında ise ekonomik kriz nedeniyle Rusya’daki inşaat sektörünün daralması üzerine ne zamandır hayalinde olan sanayiciliğe geçiş yapmış. Alper Önoğlu, 10 yılı aşkın süredir büyük emek verdikleri biyogaz sektörünün hem çevre, hem enerji, hem de organik gübre çıktılarıyla en çok gelecek vaat eden sektörlerden biri olduğuna inandıklarını ve Tekfen işbirliği ile bu yolda ülke yararına önemli gelişme kaydetmeyi beklediklerini söylüyor.
Grubumuzun adı olan Altaca, üç kardeşin isimlerinden geliyor: Alper, Taner ve Caner. Ben aynı zamanda DEİK’te Türkiye-Danimarka İş Konseyi Başkanıyım. Danimarka, teknoloji üreten, yenilenebilir enerjide ve organik tarımda dünyanın en gelişmiş ülkelerinden bir tanesi. Bizim de model olarak seçtiğimiz ülkelerden biri.
“Enerji, hep hayal ettiğimiz bir sektördü”
2008 yılında kriz patlak verince, Rusya’daki inşaat işlerinin yavaşlamasıyla enerji işine girmeye karar verdik. O yıllarda herkes rüzgâra yatırım yapıyordu, fakat rüzgârın veya hidroelektriğin boyutu bizi aşıyordu. Bizim şirket yapımızda herkesin yapamadığını yapmaya çalışmak ve farklılık yaratarak katma değer oluşturmak gibi bir anlayış var. Enerji konusunda ne yapabiliriz diye araştırırken, atıktan yenilenebilir enerji elde etmenin büyük bir potansiyel içerdiğini fark ettik. Henüz gelişme aşamasındaki bir sektördü. Çeşitli örnekleri incelemek için dünyayı dolaşmaya başladık. Gördük ki bu işte en ilerlemiş ülke Danimarka. Oradaki farklı şirketlerle görüştük ve 2011 yılının başında Danimarkalı bir şirketi satın aldık. Patentleri olan bir Ar-Ge şirketiydi. Türkiye’ye getirdik. Gebze Teknopark’ta Ar-Ge merkezimizi kurduk. İlk baştaki hedefimiz sentetik petrol üretmekti. Sonradan fark ettik ki biyogaz ve organik gübre üretimi de çok önemli alanlar. Dolayısıyla ikisini paralel yürüttük. Hatta bir süre sonra biyogaz ve organik gübre çalışmaları sentetik petrolün önüne geçti. Bu arada TÜBİTAK’la çok yoğun bir işbirliği gerçekleştirdik. Boğaziçi Üniversitesi’nden eski tanıdığım profesör arkadaşlarımız da danışmanlık yaptılar. Güzel bir ekip kurduk. Projeleri yaptık ve Gönen’deki tesisi inşa ettik.
“Gönen’in Tekfen için de ayrı bir yeri var”
Gönen, Türkiye’de hayvancılığın gelişmiş olduğu yerlerden biri. Hem çok verimli toprakları var, hem de hayvansal ve bitkisel üretimin yoğun olduğu bir yer. Bu bölgede büyükbaş hayvan ve tavuk yetiştiriciliğinin yanı sıra çeşitli endüstriyel bitkilerin tarımı da yapılıyor. Gönen’i seçmemizin sebebi hammadde kaynağına yakın olmaktı. Fabrikayı kurmaya 2013 yılının sonunda başladık, 2015 yılında da devreye aldık. Bu arada Gönen, Tekfen’in de çok eskiden Mis Süt yatırımını yaptığı yer. Daha sonra Tekfen oradaki fabrikayı Nestlé grubuna sattı. Gönen’in Tekfen için de ayrı bir yeri var.
Fabrikamızı ilk olarak küçük bir tesis olarak tasarladık. Önce biyogaz kısmı kuruldu. Ardından katı gübre ve sıvı gübre eklendi. İlk başta 2,2 megavat elektrik üretilmesi planlanmıştı, fakat elektrik üretimi beklediğimizden daha verimli oldu ve kapasiteyi 3,7 megavata yükselttik. Katı gübre tesisi, biyogaz elde edildikten sonra kalan atıkları değerlendirmeyi amaçlıyordu. Önceleri atıkları sadece bir kurutma işlemine tabi tutarak organik gübre yapmaya çalıştık. Ama bu prosesin doğru olmadığını fark ettik, çünkü çıkan gübre yeterince kaliteli değildi. Bu alanda yoğun bir Ar-Ge çalışması yaptık. Biyogazdan çıktıktan sonra bakterileri bir miktar daha çalıştırıp atıkları kompostlaştırmamız gerekiyordu. Bunun için de bir ön hazırlık yapılması lazımdı. Tüm bu tesisleri kurduk. Ardından kompostumuzu kokusuz hale getirdik. Ürünü çiftçinin istediği şekilde granül formunda hazırlamaya başladık. Organik gübre işinin en büyük zorluğu kokusu. Bu kokuyu, kimyasallar kullanmadan doğal yollarla minimize edebilmek çok zor bir iş. Bunu başardığımızı düşünüyoruz. Ayrıca kaliteyi belirli bir düzeyde tutabilmek çok güç. Çünkü kullandığımız hammadde değişken. Bunun için çeşitli sistemler geliştirdik. Ardından da sıvı gübre üretimine başladık ki işin en zor kısmı buydu. Çünkü tesise günde 350-400 ton arasında atık giriyor. Bu atığın büyük kısmı su. Suyu, doğaya zarar vermeyecek şekilde deşarj etmeden önce içerisindeki faydalı malzemeleri ekonomik bir şekilde çekip, bunu sıvı gübreye çevirmeniz lazım. Bunu da başarabildik. Dolayısıyla Gönen fabrikası, çok yoğun, yaklaşık 4 yıl süren bir Ar-Ge çalışmasının sonucunda Türkiye’de biyogaz, katı ve sıvı gübrenin entegre olarak üretildiği ilk tesis. Bu aşamada yerli, yabancı birçok danışman ve mühendis çalıştı. Bu konuda aldığımız ve üzerinde çalıştığımız çeşitli patentlerimiz var. Yeni patent başvurularımız da var. Yakında onları da tescilleteceğiz.
“Gönen, en iyi, en entegre ve en verimli çalışan fabrika”
Gönen’deki tesisimiz, Avrupa’nın yaygınlaştırmaya çalıştığı döngüsel ekonomi konseptine uygun bir tesis. Bu nedenle de tesisimiz 2,5 yıl önce İngiltere bazlı ADBA (Anaerobic Digestion and Bioresources Association) tarafından dünyanın kendi alanındaki en iyi tesisi seçildi. ADBA, uluslararası biyogazcıların çatı örgütü niteliğinde, çok prestijli bir kurum. Her sene farklı konuları ele alan bir kongre düzenliyorlar. Yaklaşık üç sene önce düzenledikleri ödül programına bizi de davet ettiler. İki kategoride büyük ödül aldık. Tesisimiz İngiltere dışında yapılmış en iyi, en entegre ve en verimli çalışan fabrika seçildi. Çünkü Gönen fabrikası hem biyogazı ve gübreyi birbiriyle entegre eden, hem de prosesten çıkan bütün atıkları yararlı ürünlere dönüştüren bir tesis. Biyogaz prosesi sonucunda elde edilen gazdan elektrik ürettikten sonra, kalan organik maddeden katı ve sıvı gübre gibi katma değerli ürünler elde ediyoruz. Üstün olduğumuz bir başka özelliğimiz de enerji entegrasyonu. Tesisi kurarken buna çok dikkat ettik. Biyogazdan elektrik üretirken aynı zamanda atık enerji ortaya çıkıyor. Biz bu atık enerjiyi gübre üretimiyle entegre ettik. Dolayısıyla gübre üretirken dışarıdan fazla enerjiye ihtiyaç duymuyoruz. Kullandığımız fosil yakıt çok az. Yeni nesil proseslerimizle bunu tamamen ortadan kaldırmayı hedefliyoruz.
“Atıkların yarısını işleyerek bile topraklarımızdaki organik madde eksikliğini giderebiliriz”
Topraklarımız geçmişte çok hoyratça kullanıldı. Bu yüzden de çoraklaştı, sertleşti; içindeki organik madde iyice azaldı. Organik maddeyi artırıp topraklarımızı rahatlatmamız, nefes alır hale getirmemiz ve canlı hayatı yeniden başlatmamız gerekiyor. Bu da sadece düşünmek ve istemekle olacak bir şey değil. Bunun için endüstriyel bir çözüm bulmamız lazım. Ülke içerisinde genel bir ekosistemin kurulması lazım. Bu mümkün. Ülke olarak evsel çöpler, hayvan atıkları ve gıda sanayisinin atıkları diye baktığımızda, orman atıkları hariç, yılda 200 milyon tonun üzerinde atık üretiyoruz. Bunların iyi bir şekilde değerlendirilmesi lazım. Toplam atığın yarısını işleyerek bile topraklarımızdaki organik madde eksikliğini giderme potansiyeline sahibiz. Fakat bunu yapabilmek için bir ekosisteme, fabrikalara ve ağa ihtiyaç var. Bu sistemin temel taşı biyogaz. Biyogaz elde ettikten sonra kalan atıktan elde edilecek organik ve organomineral gübre ülkenin ihtiyacını karşılayabilir. Bu konuda öncü ve yol gösteren bir kuruluş olduğumuzu düşünüyoruz. Türkiye’de benzer başka yatırımlar da var. Bizi ayrıştıran şey, enerji verimliliğimizin yüksek ve işletme giderlerimizin görece olarak düşük olması, çıkan gübremizin daha kaliteli olması ve sıfır atık hedefine ulaşabiliyor olmamız. Doğaya bıraktığımız tek atık, deşarj kriterlerine uygun su. Onun dışında hiçbir atığımız yok.
“Yıllık 70 bin ton civarında karbondioksit emisyonuna engel oluyoruz”
Yılda yaklaşık 100 bin ton atığı ortadan kaldırıyoruz. Bu işi yapmasaydık, tüm bu atıklar ya Marmara Denizi’ne gidecekti ya da Gönen Çayı’na, Manyas Gölü’ne, tarlalara kontrolsüz bir şekilde atılacaktı. Sinek, böcek ve hastalık olarak yayılacaktı - ki eskiden öyleydi zaten. Biz bu tesisi çalıştırarak, yılda en az 100 bin ton atığın ekonomiye kazandırılmasını ve çevrenin korunmasını sağlıyoruz. Yıllık 70 bin ton civarında karbondioksit emisyonuna engel oluyoruz. Bu çok ciddi bir miktar. Sera gazının azaltılmasına ciddi katkımız var. Tesisimizde küçük miktarda enerji de üretiyoruz. Dünyada lokal üretilen enerji çok kıymetli. Çünkü elektriği büyük santrallerde üretip uzun mesafelere ilettiğinizde büyük kayıp ve kaçaklara sebebiyet veriyorsunuz. İşin doğrusu, enerjiyi nerede tüketiyorsanız orada üretmeniz. Gönen’deki hanelerin kullandığı elektriğin yüzde 30’unu biz karşılıyoruz. Ayrıca fabrikamızda 60 kişinin üzerinde istihdam sağlıyoruz. Organomineral gübre tesisimizin bitmesiyle bu sayı 80’lere çıkacak. Yeni yatırımlarla birlikte Gönen tesisimizin kapasitesi dolacak. Aynı bölgede daha fazla büyümeyi düşünmüyoruz. Biyogaz ve gübre tesisleri lokal olmak zorunda, çünkü o bölgedeki hammaddeye muhtaç. Bu tesislerin zor tarafı, bulunduğu bölgenin mevcut hammadde yapısına göre kurulmak zorunda olması. Biz tesisimizi Gönen bölgesindeki atığa göre dizayn ettik. Konya bölgesindeki tesisimizi dizayn ederken, o bölge atıklarına göre ayrı bir tasarım yaptık. Günün birinde Erzurum’da bir tesis kuracak olsak, onun tasarımını da bölgesel atıklara göre yapacağız. Hepsi de birbirinden farklı.
“Gönen’e pozitif bir katkı veriyoruz”
Gönenliler öncelikle burada çalışma imkânı buldukları için mutlular. Gönen zengin bir yer. İnsanların toprakları var ve toprak verimli. Tarlalarında 1-1,5 ay çalışarak ailelerini geçindirebiliyorlar. Fakat insanın sürekli bir işinin olması, sigortasının olması, hem kendisi hem de ailesi için bir güvence. Bizim fabrikamızda çalışan işçi arkadaşların çoğu hâlâ köylerinden ve tarımdan kopmadılar. Oradan elde ettikleri gelirin yanında ek bir gelir elde ediyorlar. Onların kişisel gelişimlerine de ayrıca katkıda bulunduğumuzu ve Gönen’e pozitif bir katkı verdiğimizi düşünüyorum. Bizim tesisimiz sadece bir fabrika değil, aynı zamanda sosyal bir proje. Atıklarla uğraşsak da yüksek teknoloji kullanıyoruz. Biyogaz tesisleri Avrupa’da çok miktarda var. Ama orada eksik olan şey, biyogaz tesislerinin çıktısı olan gübrenin endüstriyel hale getirilip ticarileştirilmesi. O konuda Avrupa’dan bir tık öndeyiz diyebilirim şu anda.
“Doğru model, organik ve mineral gübreyi bir arada kullanmak”
Türkiye’de yılda yaklaşık 6-7 milyon ton gübre kullanılıyor. Bu gübrelerin çoğu ithal hammaddeyle yapılıyor. 82 milyon insanı doyurabilmek için toprakta kimyevi gübre kullanmak kaçınılmaz. Fakat gübreyi kullanırken toprağı bozmamamız, hatta tam tersine toprağı rehabilite etmemiz gerekiyor. Bunu da organik gübre ve kimyevi gübreyi bir arada kullanarak sağlayabiliyoruz. Yeni yatırımla kurduğumuz organomineral gübre tesisinin ülke ekonomisine en büyük katkısı da bu olacak. Bölgesel atıkları ekonomiye kazandırırken aynı zamanda istihdam yaratacak, çevreyi koruyacak, topraklarımızın bozulmasını engelleyecek ve tarımda daha sağlıklı ürünler yetiştireceğiz. Ülke tarımını desteklemek için doğru modelin, organik ve mineral gübreyi bir arada kullanmak olduğunu düşünüyorum. Zaten Avrupa Birliği de böyle öngörüyor. İleride gübre işinin bu tarafa doğru evrileceğini düşünüyorum. Saf kimyevi gübre kullanımı yavaş yavaş azalacak, belki de ileride hiç kalmayacak. Sadece içinde belirli miktarda organik gübrenin bulunduğu gübreler kullanılacak. Biz de bu trendin Türkiye’deki öncülerindeniz.
“Her iki taraf için hayırlı bir işbirliği”
Bu birleşmeyi çok stratejik bir karar olarak görüyorum. Tekfen Grubu büyük, prestijli bir grup. Çok iyi işler yapmış, Türk sanayisine ve iş âlemine örnek olmuş. Böyle bir grup ile ortak olmak bizim için gurur verici bir şey. Şirket yapılarının ve mentalite olarak şirket yönetimlerinin birbirine çok benzediğini düşünüyorum. Birçok ortak noktamız var. Öncelikle iki grup da inşaatçılıktan gelme. İki grup da mühendislik ağırlıklı ve üç ortak tarafından kurulmuş. Böyle birçok benzerliğimiz var. Elbette biz Tekfen’den çok daha küçük ve genç bir şirketiz. Tekfen, örnek aldığımız ve takdir ettiğimiz bir ağabeyimiz diyeyim. Nihat (Gökyiğit) Bey’in ve Murat (Gigin) Bey’in organik tarıma ve çevreye olan saygısını geçmişten beri biliyorum. Organik gübre üretmeye karar verdiğimiz zaman fikrini ve desteğini almak için Nihat Bey’i ziyarete gittik. Bizi çok sıcak karşıladı. Murat Bey ile tanıştırdı. İlk tanışmamızda saatlerce sohbet ettik. Nihat Bey yaptığımız işin çok kıymetli olduğunu anlattı ve bize moral ve manevi destek verdi. Bu ilk tanışıklıkla başlayan dostluk Tekfen-Altaca ortaklığının temelini oluşturdu. Biz kendimizi bir teknoloji firması olarak tanımlıyoruz. Teknoloji şirketleri daha küçük ve esnek firmalardır. Tekfen’in ise büyük bir gücü, ismi ve geniş bir ağı var. Toros Tarım da Türk tarım sanayisinin en önemli isimlerinden biri. Aramızda güçlü bir sinerji oluşacağını düşünüyorum.
Şu anda bir geçiş sürecindeyiz. İki ekip güzel bir şekilde kaynaşıyor, birbiriyle bilgilerini paylaşıyor. Bizim organik gübre konusundaki tecrübelerimiz ile Toros’un kimyevi gübre konusundaki birikimleri bir araya geliyor ve güzel projeler ortaya çıkıyor. Gönen ile başlayan bu ortaklığın yeni projelerle devam edeceğini düşünüyorum. Biz Toros’un değişen gübre pazarında yeni ürünlerle yeni bir segmente girmesini sağlıyoruz, Toros da güçlü bir ortak olarak bizi finansal, satış ve kurumsal olarak geliştiriyor. Bu ortaklığın iki taraf için hayırlı bir iş olduğunu düşünüyorum. Şirketimizin yüzde 70’ini Toros’a sattık. Bazıları, “Kurduğun, geliştirdiğin, bebeğin olan bir şirketin yüzde 70’ini satarken üzülmedin mi?” diye soruyor. Kesinlikle üzülmedim! Şu anda sahip olduğumuz yüzde 30’un, eskiden sahip olduğumuz yüzde 100’den daha kıymetli olduğunu düşünüyorum. Tekfen’in bize böyle bir katma değer getirdiğini ve işbirliğimizin bizi çok daha ilerilere taşıyacağına yürekten inanıyorum.
“Bu ülke topraklarının bizim gibi şirketlere ihtiyacı var”
ERHAN PEKPOSTALCI
Gönen Yenilenebilir Enerji Üretim A.Ş. Genel Müdürü
Yaklaşık 1,5 yıldır Gönen Enerji’nin genel müdürlük görevini yürüten Erhan Pekpostalcı, yaklaşık 30 yıldır iş hayatının içinde olan bir isim. Bugüne kadar beyaz eşya, mobilya, dayanaklı tüketim ve elektronik sektörlerinde ağırlıklı olarak satış, pazarlama ve iş geliştirme alanlarında çalışan Pekpostalcı’nın biyogaz sektörüyle tanışıklığı henüz çok yeni. Sektörün kendisine yabancı olmasına rağmen faydalı bir iş olduğunu gördüğü için görevi tereddütsüz kabul ettiğini söyleyen Pekpostalcı, böylece kariyerine adeta yeni bir başlangıç yapmış. Bu yenilenmenin bir parçası olarak İstanbul’dan Gönen’e taşınmak da ona çok iyi gelmiş.
Gönen Yenilenebilir Enerji Üretim A.Ş., temelleri 2011 yılında atılmış bir şirket. 2012 yılında tesisin inşasına başlanmış. Burası 50 bin metrekare üzerine kurulu bir tesis. 15 bin metrekare civarında da kapalı alana sahip. 2014 yılında biyogaz tesisi, 2015 yılında da gübre üretim tesisi devreye girmiş. Elektrik üretimi tarafında toplam 3,62 megavat/saat güce sahip 3 adet gaz motorumuz var. Bu da günde 86 MW’a ulaşan elektrik üretim kapasitesi demek. Yaklaşık yüzde 80-85 arası kapasiteyle elektrik üretiyoruz. Biyogaz tesislerinde yüzde 100 kapasiteye ulaşmak pek mümkün değil. Gaz üretimini ne kadar dengede tutmaya çalışsak da, elektrik kesintileri gibi elimizde olmayan sebeplerden dolayı bazı duraklamalar ve verim kayıpları olabiliyor. Yüzde 80 bu sektör için çok iyi bir oran.
Organik gübre tarafında ise tesisin kapasitesi yıllık 15 bin ton. Bu da günde 50 ton civarında üretim demek. Şu an itibarıyla tesiste 63 kişi çalışıyor. Bunun 8’i beyaz yakalı, 55’i ise mavi yakalı. Toros Tarım birleşmesi sonrasında yeni bir yönetim kadrosu oluşturuyoruz. Mühendis kadrolarımıza ilaveler yapacağız. Organomineral tesisinin devreye girmesiyle ekipteki kişi sayısı 90’lı rakamlara ulaşacak.
“Asıl katma değeri sağlayan ürün gübre”
Burada ağırlıklı olarak büyükbaş ve kanatlı hayvan atıklarını kullanıyoruz. Atıklarımızın yüzde 80-85’lik kısmı bu şekilde. Bunun dışında bitkisel atıklar ve çeşitli gıda fabrikalarının atıkları da geliyor. Tesise günde 300 ila 400 ton arasında atık girişi oluyor. Bu ciddi bir miktar. Hem ekonomi hem de çevre açısından önemli bir katkı. Çünkü söz konusu atıklar doğada kalsa denize, akarsulara ya da toprağa karışacak. İnsan sağlığına zarar verebilecek atıklardan söz ediyoruz.
Atıklar tesisimize girdikten sonra analizleri yapılıp belirli bir formülasyonla birleştiriliyor. Tesiste 3 tane reaktörümüz var. Reaktörler tamamen kapalı, oksijensiz ortamlar. Buradaki bakteriler çürümeyi sağlayarak metan gazının ortaya çıkmasını sağlıyor. Çıkan gazı ayrıştırıp temizleyerek jeneratörlere gönderiyor ve elektrik enerjisine dönüştürüyoruz. Daha sonra reaktörlerde kalan, fermente olmuş posayı belirli bir döngüyle dışarı alıyoruz. Katı ve sıvı olmak üzere iki faza ayırıyoruz. Katı fazı, organik gübre üretmek üzere ilgili kısma gönderiyoruz. 3,5-4 ay stok alanında bekletiyoruz ve bu süre boyunca ona sürekli faydalı bakteriler enjekte ediyoruz. Bunun için kendimize ait bakterileri kullanıyoruz, dışarıdan bakteri kültürü almıyoruz. Bekletilen katı atıklar daha sonra kompost ünitesine alınıyor. Burada da 20-25 günlük bir işlemden sonra tamamen kokusuz, toprak görünümlü, yüzde 100 organik ve sağlıklı bir gübreye dönüşüyor. Ardından bunu granül haline getirip, hijyenini sağlayarak ve paketleyerek “Toros OG Organik Gübre” olarak piyasaya sunuyoruz. Reaktörlerden çıkan sıvı fazı ise ayrı bir bölüme göndererek sıvı gübreye dönüştürüyoruz. Sıvı gübre bizim için çok değerli. Sıvı gübrenin bir kısmını prosesimiz içinde ve katı gübreyi zenginleştirmede kullanıyoruz, diğer kısmı ise özel proseslerden geçirilerek otomatik dolum sistemi vasıtasıyla bidonlar içine konularak satışa sunuluyor. Aslında biz burada sıfır atık politikasıyla çalışıyoruz. Tesisimizde sürekli ve düzenli şekilde çalışan bir arıtma sistemimiz var. Tesis içinde temizlik için kullanılan yıkama suları arıtma tesisimizde arıtılarak kanunen olması gerekli şartlarda deşarj ediliyor.
Atıktan enerji elde etmek elbette çevre ve ekonomi açısından çok yararlı. Asıl katma değeri sağlayan ürün ise gübre. Maalesef Türkiye topraklarında organik madde çok azalmış durumda. Organik gübrenin en büyük faydası, topraktaki organik madde miktarını artırması, kilitlenmiş toprakları çözmesi, toprakta yeniden canlı bir hayatın başlamasını sağlaması. Bu nedenle bizimki gibi tesislerin çoğalması gerekli. Bizim misyonumuz, doğada kalarak insan sağlığını olumsuz etkileyecek olan atıkları hem ülke ekonomisi hem de insanlık adına faydalı bir ürüne dönüştürmek. Kısa süre içinde yapacağımız yeni bir yatırımla, ürettiğimiz organik gübreyi mineral gübreyle birleştirerek tarımda verimliliği artıracak organomineral gübre denilen bir ürün elde edeceğiz . Buradaki amaç, organik gübreyle toprağı çözerek verimli ortamı oluşturmak, mineralle de bitkiyi beslemek olacak.
“Burası örnek gösterilen bir tesis”
Fabrikamız, Türkiye’deki benzerlerine göre bilgi ve teknoloji olarak hayli ileri bir konumda. Çünkü daha ilk günden itibaren sürekli bir Ar-Ge tesisi gibi çalışmış. Alper (Önoğlu) Beylerin çok yoğun çabaları ve geliştirmeleri ile belirli bir verimliliğe ulaşmış. Bu nedenle de örnek gösterilen bir tesis. Tarım ve Hayvancılık, Enerji ve Çevre Bakanlıklarıyla ilişkilerimiz var. Böyle bir tesis yapılacağı zaman, “Gidin görün,” diye bizi işaret ediyorlar. İngiltere’den aldığımız iki tane ödül de, tesisin uluslararası seviyesini göstermeye yeterli.
İlk kurulduğu yıllarda insanlar burayı bir bertaraf tesisi gibi görüp, çevreyi kirletecek gözüyle bakmışlar. İlk etapta kokudan hafif bir şikâyet olmuş, ama sonra prosesler geliştirilerek koku minimize edilmiş durumda. Şu anda bölge halkından gayet olumlu tepkiler alıyoruz. Çevreyle ilgili hiçbir sıkıntımız yok. Tam tersine doğada kalacak atıklar burada değere dönüşüyor. Tesis, kendisi atık üretmediği gibi, çevredeki atıkları da alıp enerjiye dönüştürüyor. Yenilenebilir enerji denince, akla ilk rüzgâr santralleri geliyor. Güneş santralleri de yavaş yavaş gündeme giriyor. Biyogaz tesisleri ise henüz fazla bilinmiyor. İnsanlara bunu anlattığımız zaman etkileniyorlar. Gelip gördüklerinde zaman ise tesiri daha da artıyor.
“Gönen’in hem ekonomisine hem de çevresine katkıda bulunuyoruz”
Atıkların enerjiye ve organik gübreye dönüştürülmesi açısından ülkemizde çok ciddi bir potansiyel mevcut. Fakat bu potansiyelin değerlendirilebilmesi için yatırımcılara ve bilgiye ihtiyaç var. Sadece finansal çözümlerle böyle bir tesisi işletemezsiniz. Ciddi bir bilgi birikimi lazım. Türkiye’de bu alanda faaliyet gösteren firma sayısı henüz çok az. Bu tesislerin sayısı artırılmalı ki üretilecek enerji ve gübre Türkiye’ye bir katma değer sağlasın. Atıkların burada toplanıyor olması bakımından da bölgeye çok büyük fayda sağladığımızı düşünüyoruz. Bu tesis, Gönen’in en önemli yatırımlarından birisi. Gönen’in hem ekonomisine hem de çevresine katkıda bulunuyor.
“Toros büyük bir güç”
Türkiye’nin en büyük tarımsal sanayi kuruluşlarından biri olan Toros’un böyle bir tesise yatırım yapması çok ama çok önemli. Bu aslında gübre sektöründe pazarın lideri olan Toros Tarım’ın vizyonunun ne kadar güçlü olduğu gösteriyor. Bu birleşmenin gelişmemize çok faydası olacak. Daha önceki dönemde hem gübremizi pazarlama ve hem de çiftçiye ürünümüzü tanıtma anlamında zorluklar yaşıyorduk. Toros Tarım gübre konusunda bilinirliği çok fazla olan büyük bir şirket ve ulaşamayacağı nokta yok.
Toros Tarım’la başlayan yatırım kapsamında burayı sadece organik gübre üreten bir tesisten, organomineral gübre üreten bir tesise dönüştüreceğiz. Şu an onun hazırlıklarını yapıyoruz. Bina yenilemeleri ve organomineral gübre hattı çalışmaları başladı. Kısa bir süre sonra organomineral gübre üretimine başlayacağız. Böylece Türkiye’nin çok önemli bir eksiğinin giderilmesine katkımız olacak.
Toros Tarım’ın varlığı, kurumsal anlamda da çok önemli. Organizasyon yapısı, proses yönetimi, kurumsal kimlik, iş ve çevre güvenliği gibi bir çok konuda yeniden yapılanmaya gidiyoruz. Arkasında ülkemizde ve dünyada çok önemli işlere ve projelere imza atan, Türkiye’nin en önemli holdinglerinden Tekfen Holding’in bulunduğu Toros Tarım’ın bilgi birikiminden ve tecrübelerinden yararlanarak yapımızı yeniden dizayn ediyoruz. Çalışanlarımız da Toros’un gelmesinden dolayı mutlu. Kurumsal ve büyük bir firmanın çalışanı olmak gurur verici bir şey. O yüzden büyük bir heyecan var. Ben de çok heyecanlıyım.
“İstanbul’u dışarıdan yaşamak daha keyifli”
Gönen’de yaşamak çok keyifli. İstanbul’da, özellikle kış döneminde, işe ulaşmak için karanlıkta uyanıp güne trafik stresiyle başlamak insanı negatif etkiliyor. Oysa burada öyle bir şey yok. Evimle işim arası 5 dakika. Üstelik doğanın içinden geçerek geliyorsunuz. Gerçekten çok keyifli. Gönen, çok verimli bir ova üzerine kurulmuş. 20 kilometre ilerisi Marmara Denizi. Diğer tarafta Manyas Gölü var. Bir tarafınız Kaz Dağları’nın uzantısı. İstanbul’a, İzmir’e 2,5-3 saat uzaklıktasınız. İstanbul çok güzel bir şehir, belki de dünyanın en güzel şehri, ama içinde yaşarken o güzelliği görme imkânınız olmuyor. Dışarıdan gelip İstanbul’u yaşamak çok daha değerli ve keyifli. Son 1,5 senede İstanbul’a gidiş gelişim sayılı. Bu süre içinde daha çok işime odaklandım. Ama gittiğim zaman çok büyük keyif alarak, istediklerimi yapıp döndüm.
“Atıkları değerlendirerek çevreye ciddi fayda sağlıyoruz”
HÜLYA KARATAY
Laboratuvar ve Kalite Kontrol Uzmanı
Ankara Üniversitesi Kimya Bölümü’nden mezun olduktan sonra bugüne kadar gıda, eczacılık, tekstil ve yapı kimyasalları sektörlerinde çalışan Hülya Karatay’ın Gönen Enerji ile yolları yaklaşık 4 yıl önce biraz da tesadüf eseri kesişmiş. Laboratuvar analizlerinden sorumlu kimyager olarak göreve başlayan Karatay, zaman içinde biyogaz şefliği görevini de üstlenmiş. Aynı zamanda B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı olan Hülya Karatay, tesiste sevgi ve saygıya dayalı çalışma ortamının Toros ile birlikte kurumsallık açısından daha da gelişeceğini söylüyor.
Buradaki üretim süreci dışarıdan hammadde gelişiyle başlıyor. Başkalarının atığı bizim için hammadde oluyor. Gelen hammaddeyi prosese uygun bir reçete ile biyogaz elde etmek için kullanıyoruz. Atıklardan elde edilen metan gazını biyolojik yöntemlerle saflaştırıp yaklaşık 1.000 metreküplük “gaz balonu”na alıyoruz. Daha sonra metan gazını gaz motorlarında yakarak elektrik elde ediyoruz ve elde ettiğimiz elektriği direkt sisteme veriyoruz. Biyogaz işleminden sonra kalan posadan ise katı ve sıvı fazları ayırıyoruz. Katı fazı, kompostlaştırma işlemine alıyoruz. Kompostlaşma yaklaşık 4-5 ay sürüyor. Çay gibi düşünün. Çay başlangıçta yeşil ve sonra siyaha dönüşüyor. Burada da aynı şekilde. 4-5 ay gibi bir sürede siyahlaşma, yani kompostlaşma oluyor. Kompostlaşması gerçekleşmiş ürünü granülasyon işleminden geçirdikten sonra belirli bir sıcaklıkta kurutarak içindeki nem miktarını azaltıyoruz ve torbalayıp organik gübre olarak piyasaya sürüyoruz. Bu aşamada hiçbir katkı maddesi kullanmıyoruz. Gübre, tamamen atıklardan oluşuyor. Aslında kompostlaştırma dediğimiz şey, mikroorganizmaların ortamdaki oksijeni kullanarak organik maddeleri biyokimyasal yollarla ayrıştırmasıdır. Yani, oksijenle ve belirli bir sıcaklıkta gerçekleşen bir çürüme işlemidir. Bu sırada havuzlarda ürünü sürekli karıştırıyor, çürütüyor ve gübreye dönüştürüyoruz. Sıvı fazı ise tekrar vakum altında konsantre ederek sıvı gübre haline getiriyoruz.
Yeni üreteceğimiz organomineral gübre, kimyevi ve organik gübrenin belirli oranlara göre karıştırılmasıyla elde ediliyor. Bu, çiftçinin işini kolaylaştıracak, çünkü çiftçi organik gübreyi kullanırken yanında kimyevi gübreyi de kullanıyor. Organomineral gübre ile her iki gübreyi de aynı anda vermiş olacak.
“400 ton, dağ gibi atık demek”
Bu tesisin en önemli özelliği atıkları değerlendirmesi. Esas olarak hayvansal atıkları değerlendiriyoruz. Bitkisel atıkları da alıyoruz. Günde 400 tona yakın atık geliyor. 400 ton, dağ gibi atık demek. Tarlaya yaysanız, bir zaman sonra koku yapıyor. Ayrıca çevreye de zararlı. Ekolojik dengeyi bozuyor. Bu atıkları değerlendirerek çevreye ciddi fayda sağlıyoruz. Birçok yerden arıyorlar. “Atıklarımızı değerlendirmek istiyoruz, gömmek istemiyoruz,” diyorlar. Sistemi anlatıyoruz. Talep güzel. Firmalar da atıklarını bu şekilde değerlendirmeyi tercih ediyor. Gelen atıkları fazla stoklamayıp direkt sisteme verdiğimiz için rahatsız edici bir koku yok. Dönem dönem rüzgârın etkisiyle hafif bir koku olsa da çevre halkını rahatsız edecek bir seviyede olmuyor.
“Birbiriyle iyi anlaşan bir ekibimiz var”
Çok yoğun bir tempoda çalışıyoruz. Sabah ilk iş olarak sahayı geziyorum. Sonra laboratuvara geçip analizlere başlıyorum. Reaktörlerden numune alıyorum. Çıkan değerlere göre, besleme dediğimiz hammadde girişiyle ilgili yapmamız gereken reçetelere karar veriyoruz. Ekstra bir durum olursa, örneğin sistemle ilgili arızalarda doğrudan beni arıyor ve bilgilendiriyorlar. Çalışma ortamımız güzel. Herkes birbirine saygılı. Burayı seviyorum. Dört yıldır buradayım. Bu süre içinde kimsenin saygı sınırını geçtiğini görmedim. Birbiriyle çok iyi anlaşan bir ekip görev yapıyor. Halihazırda 60’ın üzerinde personelimiz, ayrıca taşeronlarımız var. Gönen ölçeğinde değerli bir istihdam sağlıyoruz.
Daha önce kurumsal ve kurumsal olmayan şirketlerde çalıştım. Toros’taki kurumsallığı buraya taşıdığımızda daha da güzel olacağını düşünüyorum. Aslında şu anda herkes merak ediyor. Sürecin nasıl devam edeceği konusunda bazı arkadaşlarımızın kafasında soru işaretleri olsa da, kurumsal şirket yapısını bildiğim için benim kafamda hiçbir soru işareti yok. Geçiş sürecimiz belki biraz uzun sürebilir ama sonrasının iyi olacağını düşünüyorum. Tabii Tekfen’in, Toros’un bir adı var. Bu da herkeste bazı beklentilere yol açıyor. Ben, kişisel beklentilerden çok, kurumsallığın getireceği artıları dikkate alıyorum. İş sağlığı ve güvenliği alanında da sistemi Toros ve Tekfen standartlarıyla entegre etmeye çalışıyoruz.
“Herkes birleşmeden mutlu”
GİZEM KARAASLAN
Muhasebe Uzmanı
Adnan Menderes Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu olan Gizem Karaaslan, 5 yıllık bankacılık deneyiminden sonra muhasebe alanına yönelmiş. Son 8 aydır Gönen Enerji bünyesinde çalışan Karaaslan, Bandırma’daki büyük bir firmadan da teklif almasına rağmen buradaki pozitif ortamın kendisini çektiğini ve tercihini bu yönde kullandığını belirtiyor.
Şirketin muhasebe ve finans tarafı bende. Rutin vergisel işlemler, para takipleri ve nakit akışları gibi işlerle ilgileniyorum. Ayrıca işe alım ve sonraki süreçleri takip ediyorum. Herhalde şirkette Toros ile birleşmeyi en derin hissedenlerden biriyim. Mali işlerin devri çok fazla efor gerektiriyor ve uzun sürüyor. Yaklaşık iki aydır çok yoğun bir şekilde çalışıyorum, ona rağmen yetişemiyorum. Toros gerçekten çok detaylı ve sistematik çalışan bir firma. Hem entegrasyon hem de mevcut güncel işlerin takibini sağlamak çok fazla zamanımı alıyor. İstanbul Genel Müdürlük’ten bir arkadaşımız desteğe geldi. Çok büyük yardımları oluyor. Bu aynı zamanda kendimi geliştirebilmem için muhteşem bir fırsat. Çünkü daha kurumsal bir düzene geçilecek. Personel memnuniyetinin de artacağını düşünüyorum. Çalışan memnuniyetinin artması verimi etkiler, verimin artması da üretimin artması demek. Şirketin bu birleşme ile her anlamda daha iyi bir noktaya geleceğinden eminim.
“Burada güzel bir aile ortamı var”
Burada insan kaynakları anlamında aile ortamı şeklinde yürüyen bir yapı var. Tüm çalışanlarımız birbirinden değerli ve uyumlu kişiler. Güzel bir ortam var. Beyaz yaka ile mavi yaka arasında bir ayrım yoktur burada. Herkes, bana olsun, Erhan Bey’e olsun, her an gelip derdini söyleyebilir. O anlamda ilişkilerimiz kuvvetlidir. Mesela bir çalışanımızın evi yandı, hiçbir şeyi kalmadı. Diğer çalışanlarımız kendi aralarında birleştiler. “Arkadaşımızın başına böyle bir şey geldi, zor durumda,” dediler. Fabrika olarak, o arkadaşımızı ayağa kaldırmak için hep birlikte destek olduk. Burada böyle bir bağlılık var.
Şu an 65 kişiyiz. Ek tesis yapıldıktan sonra kadromuz daha da büyüyecek. Fabrikada 5 kadın çalışanız. Herkes gücünün yüzde 100’ünü kullanarak, büyük bir gayretle çalışıyor. Elbette Toros standartlarının burada da uygulanması anlamında bir beklenti mevcut. Genelde herkes birleşmeden mutlu. Belirgin bir rahatlama ve bundan sonra arkamızda hem teknik, hem maddi, hem de manevi anlamda Tekfen Grubu’nun bulunacak olmasının getirdiği bir özgüven var. Son dönemde iş başvurularının artması da bunun en güzel göstergesi.
“Kazan-kazan mantığıyla doğru bir adım”
SERKAN ARSLAN
Satın Alma Uzmanı
Serkan Arslan, Mis Süt zamanlarından Tekfen kültürü ile aşina olan bir kişi. Mis Süt’ün devrinden sonra Nestlé bünyesine geçen Arslan, sonrasında 7 yıl süreyle Danone’de çalışmış. Ardından yem ve bakliyat sektörlerinde yönetici olarak görev yapan Arslan, yaklaşık 1 yıl önce, biraz da ailesine vakit ayrıma düşüncesiyle Gönen Enerji bünyesine katılmış.
Buradaki görevim satın alma uzmanlığı. Şirketin tüm tedarik süreçlerinin, malzeme alımlarının ve ödemelerinin planlamasını yapıyorum. Ayrıca lojistik bölümüne de bakıyorum. Sevkıyat planlama, yükleme ve bayilere ulaşım süreçlerini Toros merkezle istişare ederek yürütüyorum. Buradaki üretim süreçlerini de entegre ederek, kusursuz bir yükleme-sevkıyat planı oluşturmaya çalışıyoruz. Toros Tarım’la birleşme hamlesinin hem şirket hem de Toros için iyi olacağını düşünüyorum. Organik gübrenin gelecekte çok potansiyeli var. Tarımda verim alabilmek ve topraklarımızı korumak adına iyi bir şey. İleride tonajların daha da artacağını düşünüyorum. Bence iki şirket için de kazan-kazan mantığıyla doğru bir adım oldu. Çalışanlar için de iyi olacak. Kurumsal şirketlerde çalışma tecrübesine sahip olduğum için, daha iyi bir ortam oluşacağına inanıyorum. Mis Süt’ün Nestlé’ye satıldığı dönemde Tekfen kültürünü birebir yaşamış birisiyim. Tekfen’in şirketimize çok şey katacağına inanıyorum.
“Yiyecek ekmeğimiz varsa hep birlikte yeriz”
SERKAN AYVAZ
Hammadde Hazırlık Baş Operatörü
Önceleri bir yağ fabrikasında operatör olarak çalışan Serkan Ayvaz, daha iyi bir şirkette görev alma isteğiyle 6 yıl önce Gönen Enerji’ye katılmış. Bir aile havası içinde çalıştıklarını ve işinden memnun olduğunu söyleyen Ayvaz, Toros ile birleşmenin hem kendilerine hem de Gönen’e yarar sağlayacağını düşünüyor.
Kepçe ve traktör gibi ekipmanların sorumlusuyum. Buraya girmeme bir akrabam vesile oldu. Önceki işyerimde sıkıntılarım vardı. Şimdi Allah’a şükür buradayım, ekmeğini yiyorum. Dışarıdan hammadde kamyonları geliyor. Hammadde hazırlanacaksa onu hazırlıyoruz, havuz temizlenecekse havuzu temizliyoruz. İşin en zor kısmı, doğrudan hammadde hazırlık kısmında olduğumuz için koku. Gerçi artık alıştık, bize parfüm gibi geliyor.
Ben gündüz vardiyasında çalışıyorum. Gece vardiyasına pek iş bırakmıyoruz. Her bölümün işi belli. Arkadaşlarla iç içeyiz. Aile olmaya çalışıyoruz. Aile olamazsak, çalışamayız. Benim işim biter, bir başkasına yardım ederim; onun işi biter, gelir bana yardım eder. Arkadaşız, ağabey kardeş gibiyiz. Bugüne kadar müdürlerimizle de bir sıkıntımız olmadı. Gayet güzel anlaşıyoruz.
Burada atıktan enerji üretiyoruz. Şehrimiz için çok güzel bir şey. İlk geldiğimde inanmamıştım, atıktan gaz üretilecek diye. Toros’un gelmesi Gönen için güzel bir katkı olacak. İnşallah bize de faydası olacak. Gelişmeleri duyuyor, takip ediyoruz. Her şeyin hayırlısı olsun. Önümüzün daha da açılacağına inanıyoruz. Yiyecek ekmeğimiz varsa hep birlikte yeriz. Burada çalışmak, devamını görmek isteriz. Güzel bir tesis kuruldu, devamı da gelecek inşallah. Her şey güzel olsun, hayırlısı olsun.
“Büyük bir şirketin gelmesi iyi bir şey”
SEYFETTİN AYDOĞDU
Bakım Baş Operatörü
Elektrik Meslek Lisesi mezunu olan Seyfettin Aydoğdu, mesleğinde 14 yıllık bir deneyime sahip. 7 yıldır Gönen Enerji bünyesinde bulunan Aydoğdu, fabrikanın ilk çalışanlarından biri.
Burada daha kuruluş aşamasında göreve başladım. Yani temelden buradayım. Şu anda elektrik ve mekanik bakım formenliği yapıyorum. Günüm biyogaz kısmında olsun, gübre kurutma kısmında olsun, meydana gelen elektrik ve mekanik arızaların giderilmesiyle geçiyor. Ayrıca yapılması gereken bir montaj işi varsa onu yapıyorum. Burada hepimiz arkadaşız. Son olarak yeni katılan arkadaşlar oldu. Onları tam tanımıyoruz ama burada kimsenin kimseyle bir sıkıntısı yoktur. Hepimiz birbirimizden memnunuz.
Burası bir arıtma tesisi gibi çalışıyor. Bu anlamda çok güzel bir iş yapıyoruz. Çevredeki bütün atıkları toplayıp gazdan elektrik üretiyoruz. Ülkeye, ekonomiye büyük bir katkı. Başarılı bir iş. Daha da geliştirilebilir diye düşünüyorum. Toros’la büyüme hamlesi güzel şeyler kazandıracak. Büyük bir şirketin gelmesi iyi bir şeydir. Yatırımlar daha düzgün olur, fabrikadaki eksikler daha rahat giderilir.
“Burada herkesin alın teri var”
KADİR CAN İNAL
Biyogaz Otomasyon Operatörü
Gönen Enerji’nin kuruluş dönemindeki çalışanlarından biri olan Kadir Can İnal, askerlik nedeniyle şirketten ayrılmak zorunda kalmış. Daha sonra 2 yıl başka bir firmada çalışan İnal, 2,5 ay önce ilk göz ağrısı olan Gönen Enerji bünyesine geri dönmüş.
Kuruluş aşamasında buradaydım, her şeyi ilmek ilmek dokuduk. Mekanik bakımcı olarak girdim. Dekantörcü olarak çalıştım. Sistemin içerisinde olduğum için sonra otomasyona geçtim. Her şey çok yeni olduğu için bazı hatalar yaptık, hatalardan dersler çıkarıp doğruya yöneldik. Askere gitmeden önce son 3-4 ay içinde de kompost ünitesini devreye aldık. Burada herkesin alın teri var.
Benim üretim süreci içindeki görevim sistemi denetlemek. Mesela basınçlarda bir değişiklik ya da beslemeyle ilgili bir sıkıntı olduğunda hemen müdahale ediyoruz. Duruma göre ne yapacağımıza karar veriyoruz. Sistem kendi ihtiyacını kendi söylüyor zaten. Başlangıçta belirli bir kapasite beklentimiz vardı. O beklentinin kat be kat üstüne çıktık. Jeneratörlerimiz gaz üretimimize yetişemedi. Burası yaklaşık 2 megavat kapasiteye göre kuruldu ama gaz üretimi beklentiyi aşınca bir jeneratör daha alındı. Jeneratörleri 7/24 çalıştırıyorduk, yine de fazla gazı salmak zorunda kalıyorduk. Sistemimiz o derece verimli oldu.
“Buranın ortamını seviyorum”
Hepimiz buranın insanıyız, arkadaşız, birbirimizin düğününe derneğine gidiyoruz. Şahitlerim bile buradaki arkadaşlarım. Benim dönme sebebim de bu zaten. Buranın ortamını seviyorum. O yüzden geri geldim. Herkes kuralları biliyor. Çoğu insan eskidir zaten, minimum 4-5 seneliktir. Sisteme ayak uydurursan sıkıntı yaşamazsın derler ya, herkes sisteme ayak uyduruyor. İşimi severek yapıyorum.
Toros’un buraya gelmesi iyi oldu. İnşallah böylece işimize daha çok katma değer katabileceğiz. Bu hamlenin ekonomik yönden şirketi olumlu etkileyeceğini düşünüyorum. Şirket ne kadar çok istihdam sağlarsa, Gönen için de o kadar iyi. Sadece burada çalışan değil, marketçi de bundan yararlanıyor, kasap da yararlanıyor. Bu birleşme istihdam ve ekonomi açısından çok güzel oldu.
“Tekfen kültürü mutlaka buraya bir şeyler katacak”
FERDİ DERELİ
Gübre Otomasyon Operatörü
Gönen Enerji’de 20 ay çalıştıktan sonra askere giden, askerden sonra da Gübre Otomasyon Operatörü olarak geri dönen Ferdi Dereli, bu bağlılığın sebebini çalışma ortamından duyduğu memnuniyetle açıklıyor.
Ben askere gitmeden önce hammadde kısmında, havuzlarda çalıştım. Çok memnun kaldım. O nedenle de askerden sonra tekrar buraya gelmeyi tercih ettim. Şimdi Gübre Otomasyon Operatörü olarak çalışıyorum. Görevim, ekrandan sistemi takip ederek gübrenin kuruluğunu ve nem oranını ayarlamak. Granül makinesinde bir tambur var. Tamburun içine sıcaklık veriyoruz. Gübre onun içerisinde ısınıyor, nemini atıyor. Yüzde 82 kuruluk oranına gelmesi lazım. Onu ayarlıyoruz. Sonra malımızı eleğe veriyoruz. Elekten topaklı olanlar ayrılıyor. İstediğimiz büyüklükte olanları ise dağılıp ezilmemesi için soğutucuya veriyoruz. Sonrasında da paketlemede 25 kiloluk paketler halinde paletliyoruz.
Burada bir aile gibiyiz. Arkadaş, ağabey, kardeş gibiyiz. Toros ile birlikte daha da iyi olacağız diye umut ediyorum. Tekfen kültürü mutlaka buraya bir şeyler katacaktır. Büyüyeceğiz, daha çok üretim yapacağız.