ANILARDA KALANLAR
Rusya'ya ilk adım...
Tekfen'in bugünlerde yeni bir boru hattı projesinde çalıştığı Rusya'daki iş geçmişi 1993 yılına kadar uzanıyor. Bu tarihlerde, Doğu Almanya'dan çekilen Rus askerlerinin yerleştirilmesi için Rusya'nın farklı yerlerinde askeri lojman projeleri yapılıyordu. Tekfen de, HMB ile bu projelerden birini üstlendi. Projenin yapılacağı yer, Moskova'nın yaklaşık 1000 km doğusunda, Ural bölgesindeki Çernoreçe idi. İlk bakışta, Tekfen'in altından kolaylıkla kalkabileceği bir konut projesi gibi görünüyordu. Gelgelelim üstleniler işin ne kadar zor olduğu, zaman ilerledikçe daha iyi anlaşıldı. Projede görev alan Aziz Çelik anlatıyor:
Görünüşte Çernoreçe Konut Projesi'nin Tekfen'in diğer konut projelerinden bir farkı yok gibiydi. Fakat malzeme teminindeki zorluklar ve bürokrasi, Tekfen'in yakalamak istediği hızlı tempoyu engelledi. Zaman daralınca işi yetiştirmek için artık üç vardiya halinde çalışılıyor, vinçler projektörlerle tepeden aydınlatma görevi yapıyor, kum-çakıl-mıcır kamyonları ve 150 km uzaktan çimento taşıyan silobuslar uzun kuyruklar oluşturuyor, yemekhanemiz gece çalışanlar için durmaksızın yemek yapıyor, kumanya hazırlıyordu. Artık insanlar 3 saat uyuyor, dinlendikten sonra hemen işin başına koşuyor, cumartesi pazar bile çalışıp birçokları 40 km yakınımızdaki Samara şehrine ancak 3-4 ayda bir gidebiliyordu.
Bu tempo, 1993 yazı boyunca işlerin iyi bir seviyeye getirilmesini sağladıysa da, eylül ayıyla birlikte başlayan yağmurlar şantiyeyi bir çamur deryasına dönüştürmüştü. İş makineleri sürekli çamura batıyor, mobil vinçler bunları kurtarmaya çalışıyordu. Yağmurların hemen ardından müthiş bir kış bastırmış ve yağmur suyunu iyice emmiş olan toprak donmaya başlamıştı. Artık kazı yapılacağı zaman kazma kürek ya da ekskavatör kullanılamıyor, toprağın donmuş olan 1,5-2 metrelik üst tabakası özel testereli iş makineleriyle kesiliyordu. Dökülen betonun priz almasını sağlamak için kalıplar brandalarla örtülüyor ve içine sıcak hava üflenerek ortam sıcaklığının 0 dereceye kadar ısıtılmasına çalışılıyordu.
Derken havalar iyice soğumuş ve hava sıcaklığı -41 dereceye kadar düşmüştü. Termometreler donuyor, özel kıyafetler olmadan dışarı adım dahi atılamıyordu. İş makineleri durdurulduğu takdirde yeniden çalıştırılamadığı için motorları sabaha kadar durmaksızın çalıştırılıyordu. Koşullar, o güne kadar hiç soğuk iklim tecrübesi olmayan Tekfen çalışanları için şaşırtıcı ve aşırı derecede zorlayıcıydı. Ama her şeye rağmen proje gerektiği şekilde tamamlanarak zamanında teslim edildi. Aziz Çelik'e göre bu deneyimin sağladığı en büyük kazanç, irade gücünün neler yapabileceğinin bir kez daha görülmesiydi:
Burada birçok tecrübeler kazandık, yaşamla mücadelenin en acımasız doğa koşullarında nasıl yapıldığını öğrendik. Ama öğrendiğimiz en önemli şey, kişinin kapasitesini zorladığında neler yapabileceğini görmemizdi.