Tekfen’in

Arka Bahçesi!

“Arka Bahçe”, Tekfen Holding Ulus Kampusu’nun Arnavutköy yokuşuna bakan tarafında, dik bir yamacın alt kısmında yer alan küçük bir toprak parçası. Gözden ırak ve kullanışsız olduğu için yıllarca bakımsız kalan bu arazi, Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Direktörlüğü’nün öncülüğünde ve Grup Şirketlerinin de desteğiyle küçük bir meyve-sebze bahçesine dönüştürüldü. Eskiden otların bittiği bu toprakta, şimdi Osmanlı çileğinden çeri domatese, doğal ve nefis ürünler yetişiyor.

Tekfen bünyesinde pandemi nedeniyle duraksayan sosyal etkinlikler, ne zamandır düşünülen ancak bir türlü fırsat bulunamayan Arka Bahçe fikrinin hayata geçirilmesi için bir fırsat oluşturdu. Bu fikrin iki tane önemli ilham kaynağı var. Birincisi, Tekfen Holding Kurucu Onursal Başkanı Ali Nihat Gökyiğit’in bahçelere düşkünlüğü ve Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’nde (NGBB) olduğu gibi kimsenin hayal dahi edemeyeceği yerlerde küçük bir cennet oluşturma konusundaki mahareti. Diğeri ise, Tekfen Holding Yönetim Kurulu eski üyelerinden Ahmet İpekçi’nin, söz konusu bahçenin üst kısmındaki küçücük bir alanda diktiği domates, biber ve mısırlar.

İstanbul’un merkezinde, Tekfen Holding’in yönetim merkezinin yanı başındaki bu küçücük arazinin en doğal ve verimli şekilde değerlendirilebilmesi ve buranın sadece görev icabı bakılacak bir bahçe olarak değil, tüm çalışanların gönüllü olarak sahipleneceği ve oradan sepetlerini doldurup evlerine götürebilecekleri bir meyve-sebze bahçesi olarak düzenlenmesi için, başta NGBB olmak üzere, Grup bünyesindeki birçok uzman ekipten gönüllü destek alındı. Böylece tamamen atıl durumdaki eğimli alan, yardımlaşma ve el birliği ile yeniden düzenlenerek meyve-sebze dikimine uygun hale getirildi.

Bahçenin sadece hobi amaçlı bir girişim olmakla kalmayıp, çevresel ve sosyal bir fayda üretmesi de amaçlandı. Başka birçok sebze türünün yanı sıra endemik bir meyve olan Arnavutköy (Osmanlı) çileği ile bölgenin doğal bitki yapısının bahçeye taşınması tasarlandı. Çileklerden üretilecek reçelin satışı yoluyla elde edilecek gelirin kız öğrencilere burs olarak aktarılması planlanıyor.

Böylece Arka Bahçe projesi, atıl bir alanın verimli bir bahçe haline getirilmesi, çalışanların gönüllü katılımı, biyoçeşitliliğin desteklenmesi ve buradan elde edilecek gelirin bir sosyal faydaya dönüştürülmesi bakımından, Tekfen’in sürdürülebilirlik yolculuğunda örnek bir alt proje oluşturdu.

“Arka Bahçe’nin Tekfen çalışanlarına ilham olabilecek, streslerini atabilecekleri bir nokta olabileceğini düşündük.”

Salih Kanoğlu

Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi Müdürü

Tekfen Holding’in kampusu içerisinde boş bir alanı çilek ve sebze bahçesi yapma fikri bize ilk geldiğinde, NGBB olarak oldukça heyecanlandık. Çünkü hem ilk kez NGBB dışında bir alan hazırlayacaktık hem de bu alan Tekfen bünyesinde olacaktı! Arkadaşlarımızla ilk tasarım çalışmalarını yaparken alanın eğimli bir yapıda olması, hatta bazı yerlerinin epey dik olması bizi biraz zorlasa da, iki yıl önce kendi sebze bahçemizde uyguladığımız teraslama yöntemiyle alanları sınırlandırarak bir düzen oluşturmaya karar verdik.

Her alanda dikiminden bakımına, hatta hasadına kadar Tekfen çalışanlarına ilham olabilecek bu alanın, burada çalışanların streslerini atabilecekleri, damlama yöntemiyle tasarruflu sulamanın yapıldığı, gerek Türkiye’nin gerekse de dünyanın farklı bölgelerinden sebze ve meyve çeşitlerini gösterebileceğimiz ve aslında NGBB’de yapmakta olduğumuz gibi insanları haberdar olmadıkları bitkilerle buluşturmanın farklı bir noktası olabileceğini düşündük. Tekfen yönetiminin de bu düşüncelerimizi destekler yöndeki talepleriyle birlikte “Tekfen Arka Bahçe” ortaya çıktı.

“Her kim ki bahçeye inip elini toprağa değdiriyorsa, yüzü gülüyor!”

Onur Ateş

Kurumsal İletişim Kıdemli Uzmanı

Proje nasıl doğdu?

Arka Bahçe’nin olduğu alanı yaratıcı bir şekilde değerlendirmek hep aklımızdaki bir konuydu. Ne yapsak ne etsek diye hep düşünüyorduk ama diğer işlerimizden fırsat bulamıyorduk. Pandemi nedeniyle etkinliklerimize mecburen ara verince, konu yeniden gündemimize geldi. Böylece hem daha ayrnıtılı düşünmeye zaman bulduk, hem de yapamadığımız etkinliklerden açığa çıkan kaynaklarımızı açık havada nasıl güzel bir şekilde kullanabiliriz, onun yolunu aradık. Bu noktada birçok destek de aldık. Geçtiğimiz yılın temmuz ayı sonunda Toros Tarım’ın danışmanlarından Prof. Dr. Habil Çolakoğlu’ndan gelen toprak analizi ve ağustos ayının başında Tekfen Mühendislik’ten Orkun Görgülü’nün hazırladığı topografik haritayla işe başladık. Sonra Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’nden Burçin Çıngay ve Salih Kanoğlu konuya dahil oldu. Drone ile alanın tepeden görüntüsünü aldık. Böylece ne kadar alan yaratabiliriz, kaç tane yatak yapabiliriz, bu yataklara neler ekebiliriz diye yavaş yavaş şekillenmeye başladı proje.

Ne yetiştireceğinize nasıl karar verdiniz?

Ekim ayının sonuna doğru bahçedeki otların temizlenmesi, elektrik su hatlarının çekilmesi ve dikim için kullanacağımız yatakların yapımı bitti. Toplam 10 tane yatak oluşturuldu. Covid-19 nedeniyle kapanma ve evden çalışma durumlarıyla birlikte ilk ekimi 25 Kasım’da yapabildik. Kış sebzeleri olarak soğan, sarımsak, bezelye, bakla, enginar, dereotu, maydanoz, brokoli, lahana ve karalahana ektik. Mayıs sonuna doğru da ufak bir hasat yaparak ilk mahsulleri topladık.

Nasıldı hasat? Ne kadar ürün çıktı?

Oldukça verimliydi. Topladıklarımızdan hepimiz birer sepet kadar aldık, Nihat Bey’e de bir sepet yapıp hediye gönderdik. Hepsinin tadına bakma şansımız oldu, birer tabak bile olsa yemek çıkarttık hepsinden. Gayet doğal, lezzetli ve çok güzeldi hepsi de. Yaz mevisimiyle, bir duyuru yaparak bütün gönüllü bahçıvanları dikim için davet ettik. 4 Haziran’da bir araya gelerek domates, pembe domates, çeri domates, sarı kavun, karpuz ve salatalık ektik. Karalahanaları ve baklaları bıraktık çünkü hâlâ vermeye devam ediyorlar. Sarımsaklarımızın da kuruyup baş sarımsak haline gelmesini bekliyoruz. Ayrıca 800’e yakın çilek fidesi diktik. Osmanlı çileklerini bu yıl dikemedik, çünkü bu türün fidesi her yerde bulunmuyor. Hishtil-Toros Fidecilik’ten Lütfü Sav, Toros Tarım’dan Ferhat Ekinci ve Prof. Dr. Habil Çolakoğlu Hocamız bu konuda seferber oldular. O sayede gelecek yıl için bağlantıları kurduk şimdiden. Bu mevsimde ektiğimiz 800 adet Albion Yediveren çilek fidesi de Lütfü Bey’in hediyesi. Her geçen gün büyüyorlar, çok heyecanlı bir şekilde takip ediyoruz. Çilek deyince hepimizin aklına gelen şekilli, kıpkırmızı, etli ve tatlı, irice bir çeşit. İnşallah hepsi büyüdüğünde toplayıp reçel yapacağız.

Başka çalışanlar da ilgi gösterdi mi projeye?

İlgi oldukça fazla oldu. Özellikle Holding çalışanlarından çok fazla katılan var, sık sık da ziyaret ediyorlar. Yabani ot temizliğini, bitkilerin kontrolünü, bakımını birlikte yapıyoruz. Tam zamanlı ofis çalışmasına henüz geçemediğimiz için, gelebildikleri günlerde destek veriyorlar. Her kim ki günlük iş yoğunluğundan birazcık kafasını kaldırıp bahçeye iniyor ve elini toprağa değdiriyorsa, yüzü gülüyor.

Bahçenin çevreye nasıl bir katkısı oldu?

Bahçe kendi ekosistemini oluşturmaya başladı. Bizim ektiklerimizin dışında, zaten bahçede mevcut olan erik, elma ve cevizler kendiliğinden yetişmeye devam ediyor. Hatta bahçe düzenli sulandığı için çiçekler bile daha düzgün çıkıyor. Bahçe, kendi içinde her geçen gün daha da güzelleşiyor. Amacımız burada doğal bir döngü yaratmak. Temizlik yaparken toplanan bütün otları, bitkisel atıkları sonra kompost yapmak üzere biriktiriyoruz. Yatakları damla sulama ile suluyoruz. O yüzden su israfımız da yok. Zaten şimdiye kadar yağışlar çoktu, sulamayı fazla kullanmadık, şimdi sıcakların artışıyla kullanmaya başlıyoruz. Tek şikâyetimiz salyangozlar. Yaprakları yiyorlar, o yüzden otlarla birlikte onları da ayıklamak durumunda kalıyoruz. Ama ne yapalım, doğa onların da! Bir tane de “muhtarımız” var, güzel bir kara kaplumbağası. Bazen onu da yaramazlık yaparken yakalıyoruz. Yaprakları kıtır kıtır yiyor. Özellikle lahanayı çok seviyor.

Bir sonraki aşamada neler var sırada?

Bu ektiklerimiz güzel bir şekilde büyüdükten sonra küçük bir Tekfen Pazarı kurmak istiyoruz. Herkesin ister kendi eliyle toplayabileceği, isterse de toplanmış olanı hazır olarak satın alabileceği bir sebze pazarı oluşturup, bu şekilde herkesin öğrenci bursuna katkıda bulunacağı bir sistem yaratmak hepimizi mutlu edecek.