Denizin üzerinde inşaat

Toros Ceyhan Batı İskele

Güçlendirme ve Uzatma Projesi

Bir sene sonra yeniden Adana Ceyhan’dayız. Bu sayımız yaz sayısı olduğundan, tam da bu mevsime uygun bir proje ziyareti yaptık ve Toros Ceyhan Batı İskele Güçlendirme ve Uzatma Projesi’ne gittik. Dolu dolu geçen bir gün, bana yine “İyi ki şantiyedeyim!” dedirtti.

Kadim dostum Mahmut’la oluşturduğumuz küçük proje ekibine bu kez ekip arkadaşım Nejat da katıldı. Toros Tarım, Tekfen İnşaat ve Tekfen Mühendislik tarafından yürütülen projenin geçmişi 2008 yılına kadar gidiyor. Sizleri, Tekfen Grup Şirketlerinin güçlerini birleştirerek gerçekleştirdiği projenin deneyimli ekibi ile yaptığımız sohbetle baş başa bırakıyorum.

Esra Tüzgiray Kılıç

“Projenin her geçen gün yükseldiğini görmek bizlere büyük bir keyif veriyor.”

ERTEM ARSLANTAY

Toros Tarım, Ceyhan İşletmesi Genel Müdür Yardımcısı

Ertem Arslantay, limancılığın zor dönemlerde bile gelir yaratabilen, devamlılığı olan bir sektör olduğuna dikkat çekerek, dünya ticaretinin Batı’dan Doğu’ya kaydığı bu dönemde limancılık yatırımlarının daha da önemli hale geldiğini ve Batı İskele projesi ile Toros’un bu potansiyeli en iyi şekilde kullanmayı hedeflediğini belirtiyor. Arslantay’a göre proje, bölgede hızla gelişen sanayi yatırımlarına yönelik bir hazırlık anlamı da taşıyor.

Terminalcilik, Toros Tarım’ın ana iş kolu olan gübre üretiminden sonraki en büyük faaliyeti. Gübre üretimi için gerekli olan hammaddelerin ağırlıklı yurt dışı menşeli olması, 1980’li yıllarda kurulan fabrika için bir iskelenin varlığını zorunlu kılmıştı. Hammadde elleçlemesinin yanı sıra, 1983 yılında ilk depolama tanklarının yapılması ve Irak’tan kara yolu ile getirilen fuel oil’in tanklarda depolanarak buradan gemilerle dünya piyasasına gönderilmesi ile terminalciliğe ilk adım atıldı. Sonraki yıllarda, yeni yapılan tanklarla toplam tank kapasitesi 230.000 metreküp seviyesine ulaştı. 1989 yılında da, özellikle dökme yüklere yönelik olarak, 110.000 DWT’a kadar gemilerin yanaşabileceği ve oldukça geniş bir geri sahası olan ikinci etap terminalcilik yatırımı yapıldı. Dolayısıyla Torosport Ceyhan limanında, faaliyete geçtiği günden bu yana, Toros’un kendi yükleri dışında ağırlıklı olarak üçüncü şahıslara yönelik olarak da sıvı ve katı yük elleçleme ve depolama hizmetleri veriliyor.

“Rekabet, sadece hizmet fiyatlaması ile olan bir şey değil.”

Terminalcilik, diğer faaliyetlerimize göre nispeten kâr marjı yüksek ve devamlılığı olan bir faaliyet. Esnek yapısı sayesinde, değişen pazar taleplerine hızlıca adapte olarak zor dönemlerde bile gelir yaratabiliyor. Yine tesisin gübre faaliyeti ile ortak kullanılması sonucu, her iki faaliyet için de ekonomi yaratılabiliyor. Günümüzde dünya ticaretinin önemli bir kısmı denizyolları ile yürütülüyor. Üç tarafı denizlerle çevrili olan ve önemli bir lojistik kavşağında yer alan ülkemiz için de denizyolu taşımacılığı önemli bir potansiyel taşıyor. Dünya ekonomisinin Batı’dan Doğu’ya doğru kaydığı bu dönemde, ülkemizin sahip olduğu bu potansiyeli aksiyona çevirmesi ve bu ticaretten önemli bir pay alması önemli. Bu amaçla birçok bölgede, başta yabancı yatırımcılar tarafından olmak üzere yeni limanlar kuruluyor, devlet limanları özelleştiriliyor ve mevcut limanlar da yatırımlarla büyüyor. Bu gelişime paralel olarak, içinde bulunduğumuz İskenderun Körfezi’nde de önemli liman yatırımları yapılıyor. Doğal bir sonuç olarak bu yatırımlar sonrası bölgemizde rekabet giderek artıyor. Rekabet sadece hizmet fiyatlaması ile olan bir şey değil. Daha büyük gemilere hizmet verebilmek, daha çok çeşit üründen daha fazla miktarda depolama yapabilmek ve limancılığın en önemli kriterlerinden biri olan daha yüksek hızda ürün elleçleyebilmek de rekabet için önem arz ediyor.

İşte bu ortamda yapılan bu yatırım ile müşterilere ekonomik ve yüksek kalitede hizmet sunulması hedefleniyor. Müşteri portföyümüzün, gerek ulusal gerek uluslararası birçok büyük şirket ile genişletilmesi öngörülüyor. Yine değişen teknoloji kapsamında, gerekli alt ve üstyapı geliştirmesi ile hem verimliliğin yükseltilmesi hem de sürdürülebilir bir yapı için proses güvenliğinin artırılması planlanıyor. Proje, iskelenin uzatılmasının yanı sıra deprem güçlendirme çalışmalarını da kapsıyor. Yani güçlendirme ve uzatma yatırımları birlikte yürütülüyor.

“Bu yatırım sayesinde, sıvı yüklerdeki kapasitemiz de önemli bir konuma gelecek.”

Proje kapsamında yapılacak yeni iskelelerimiz ile daha büyük gemilere daha hızlı ve güvenli bir şekilde hizmet vermemiz mümkün olacak. Büyüyen limancılık sektörü içerisinde, alanımızdaki lider konumumuzu koruyarak farklı yükler ve müşteriler için alternatifler yaratmış olacağız. Projemiz, halen bölgemizde yapımı hızla devam eden Erzin ve Ceyhan Organize Sanayi Bölgelerinin yanı sıra, Yumurtalık’tan başlayarak hemen yanımıza kadar uzanacak olan Kimya Organize Sanayi Bölgesi ve Ceyhan Mega Petrokimya Endüstri Bölgesi’nde ortaya çıkacak potansiyel sıvı yük ihtiyacına yönelik bir hazırlık anlamını da taşıyor.

Yine inşa edilen yeni mendireğimiz sayesinde, gemilerin yanaşma ve ayırma hizmetinde çalışan römorkörlere de daha güvenli bir barınma imkânı sağlanacak. Bu römorkörlerin limanımızda barınması ile gemi manevraları daha hızlı icra edilecek ve olası bir kaza durumunda daha hızlı müdahale edilebilecek. Ayrıca, bu projenin devamı olarak görülen geri saha yatırımlarıyla da artan gemi büyüklüklerine en hızlı şekilde cevap verebileceğimiz tank çiftlikleri kurulacak.

Limancılık sektöründeki değişim ve gelişimin gerisinde kalmamak, sahip olduğumuz liderlik ve öncülük yetkinliklerimizi devam ettirmek, hizmet çeşitliliğini artırarak içinde bulunduğumuz rekabet ortamından alnımızın akıyla çıkmamız için değer verdiğimiz önemli bir projenin her geçen gün yükseldiğini görmek bizlere büyük bir keyif veriyor. Bu yatırım sayesinde, katı yüklerdeki yüksek kapasitemizin yanı sıra sıvı yüklerdeki kapasitemiz de oldukça önemli bir konuma gelecek.

“Batı İskele, Toros’un limancılıktaki ana büyüme stratejisini oluşturacak.”

AYDIN ERDEMİR

Toros Tarım, Terminal Satış ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı

Toros Tarım'da 2010 yılından bu yana Terminal Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Aydın Erdemir, Doğu Akdeniz Bölgesi’nin, Türkiye’nin en hızlı büyüyen ana liman bölgesi olduğunu ve bölgenin özellikle sıvı yükler açısından önemli gelişmelere sahne olmasının beklendiğini söylüyor. Limancılık sektöründe rekabetin içinde kalabilmek için sürekli büyümenin gerekliliğine dikkat çeken Erdemir, Batı İskele’nin büyütülmesiyle Torosport Ceyhan Limanı'nın bölgede sanayiciler açısından da önemli bir cazibe merkezi olacağını belirtiyor.

Toros Tarım’ın tarım dışı faaliyetleri arasında olan liman hizmetleri ve terminalcilik faaliyeti, şirketin en büyük iş kollarından birisini oluşturuyor. Ceyhan’daki gübre fabrikasının inşasıyla birlikte, bu üretim tesisinin kendi lojistik ihtiyaçlarına yönelik olarak inşa edilen iskele platformu 1981 yılında hizmete girmiş. Bu iskele, bugün güçlendirme ve uzatma çalışmaları yapılan “Batı İskele” platformu. İnşasının ardından, ortaya çıkan taleplerle birlikte üçüncü şahıslara ait yüklere de hizmet vermeye başlamış. Böylece, Grup içerisinde yeni bir faaliyet alanı ortaya çıkmış. Toros, limancılık alanında Türkiye’de üçüncü şahıslara hizmet vermek üzere izin alan ilk özel sektör firmalarından birisi.

Fabrikanın hizmete girmesinden sonra, Batı İskele platformunun kapasitesi kısa bir süre sonra yetersiz kalmış. Bunun üzerine dönemin yöneticileri, limancılıktaki gelecek potansiyelini ve Ceyhan tesisinin stratejik konumunu görerek, son derece doğru bir öngörüyle 1990 yılında bugünkü Doğu İskele’nin inşasına karar vermişler. Maksimum 11 metre derinliğe sahip olup 40.000 DWT gemilerin yanaşmasına uygun olan, üzerinde de sadece 3 iskelesi olan Batı platformuna ek olarak üzerinde 5 adet gemi yanaşma iskelesi olan, maksimum 13,5 metre derinliğe sahip olup 110.000 DWT gemilerin de yanaşmasına imkân veren Doğu İskele sayesinde Toros’un limancılık sektöründeki varlığı ve ağırlığı tartışmasız bir şekilde artmış. İskele inşasıyla beraber açık-kapalı depolar ve tank yatırımlarıyla Torosport Ceyhan, İskenderun Körfezi’nin önemli bir liman tesisi haline gelmiş. Bugün Torosport Ceyhan’da bir yıl içinde elleçlediğimiz yükün %90’ı üçüncü şahıslara ait iken, Toros’un kendi yükleri toplam yükümüzün sadece %10’unu oluşturuyor.

“Doğu Akdeniz Bölgesi Türkiye’nin en hızlı büyüyen ana liman bölgesi konumunda.”

İskenderun Körfezi’nin son 30 yılına baktığımızda, limancılık endüstrisi açısından Türkiye’nin en hızlı büyüyen bölgesi olduğunu söyleyebiliriz. 2021 yılında Türkiye’de elleçlenen toplam yüke baktığımızda %39 paya sahip Marmara Bölgesi’nden sonra %34 ile Akdeniz Bölgesi geliyor. Alt bölgeler itibarıyla bakıldığında ise, Mersin-İskenderun olarak tanımlanan Doğu Akdeniz Bölgesi Türkiye’nin en hızlı büyüyen ana liman bölgesi konumunda. Çünkü bu bölge, başta Gaziantep olmak üzere, Kayseri, Adana, Konya, Kahramanmaraş, Osmaniye, İskenderun ve Hatay gibi son 30 yılda yoğun sanayi ve ticari yatırımlara ev sahipliği yapan ve Türkiye’nin dış ticaretine önemli katkı veren çok geniş bir hinterlanda sahip. Yine bu alt bölge, başta İran, Irak ve Suriye olmak üzere, komşu ülkeler ve Kafkasya ile transit ticaret potansiyelini de sürekli geliştirmiş. Bu gelişme halen devam ediyor.

Türkiye’de limancılık sektörü, %2,3 olan küresel büyüme ortalamasının çok üzerinde (%3,8) büyüyor. 2000-2021 yılları arasındaki toplam büyüme yüzde 183 oranında. Türkiye’de 2021 yılında 526 milyon ton yük elleçlendi. Bu miktarın 2050 yılında 1,3 milyar tona ulaşacağı tahmin ediliyor. Mevcut liman kapasitesinin ise 2,5-3 katına çıkması söz konusu. Bu nedenle Türkiye’de sürekli yeni liman yatırımları yapılıyor. Pandemi ile birlikte küresel ticarette de denizyolunun ağırlığı %90’ların üzerine çıktı.

“Gelişmiş bir limanın varlığı yatırımcıları da cezbediyor.”

Bu sektörde rekabet edebilmek için sürekli yatırım yapmak şart. Aksi takdirde sürekli küçülerek zamanla rekabetin dışında kalmak kaçınılmaz. Öte yandan gemiler sürekli büyüdüğünden, bu gemileri yanaştırabilmek için daha derin ve daha uzun iskelelere, rıhtımlara, liman alanlarına, ayrıca gelen yükleri elleçleyecek daha hızlı ve modern ekipmanlara, vinçlere, kapalı ve açık depolama alanlarına, tank çiftliklerine ihtiyaç duyuluyor. Türkiye’de bu açıdan da son 20 yılda önemli gelişmeler yaşandı.

Büyüme hedefleri paralelinde ihtisaslaşmak da önemli. Bulunduğumuz bölge açısından en önemli yük grubunu bitkisel yağ, akaryakıt ve petrol ürünleri, LNG, LPG, bitümen ve benzeri sıvı yükler oluşturuyor. Bu gelişimi zaten son 20 yılda gören ve bu gelişmelerden maksimum oranda fayda sağlayan bir limanız. İskenderun Körfezi’ne gelen sıvı kimyasal ve bitkisel yağ ürünlerinin çok büyük bir bölümü bugün tarafımızdan elleçleniyor. Limanımızın hemen bitişiğinde yer alan Adana Yumurtalık Serbest Bölgesi de, yine bizim şirketimiz olan TAYSEB tarafından işletiliyor. Bu serbest bölge, kimya ve yağ ağırlıklı bir üretim tesisi kümelenmesine ev sahipliği yapıyor. Boru hatlarıyla bağlantılı hizmet verdiğimiz serbest bölgedeki sıvı yük elleçleme miktarımız 2022 sonunda 1 milyon tonu geçecek. Ayrıca, hemen tesisimizin arkasında kurulması beklenen sanayi ve endüstri bölgeleriyle birlikte, ilerleyen yıllarda çok büyük bir sıvı dökme yük hareketinin ortaya çıkmasını bekliyoruz. Burada her yönüyle gelişmiş bir limanın varlığı yatırımcıları da cezbediyor. Çünkü sanayici için limana erişim dünya pazarlarına açılması açısından elzem. Kısaca Torosport Ceyhan’ın varlığı, bir sanayi ve liman tesisi entegrasyonuna da aracı oluyor.

“Şimdiden sözleşme imzaladığımız müşteriler var.”

Batı İskele güçlendirme ve uzatma projemiz yeni bir proje değil. Bu yöndeki ilk çalışmalar Tekfen Mühendislik tarafından gerçekleştirildi. ÇED ve proje izin süreçlerinden sonra Tekfen İnşaat ile birlikte çalışmalar başlatıldı. Tekfen Mühendislik, kesintisiz olarak halen projenin içinde. Proje, Batı İskele’nin bütünüyle bir sıvı yük iskelesi haline getirilmesinin yanı sıra mevcut gemi yanaşma kapasitesinin ve iskele derinliğinin artırılmasını da içeriyor. Proje sonunda, halihazırda 1,1 km olan iskele 1,2 km daha uzayacak ve 2,3 km’ye çıkacak. 80-100 bin DWT’luk tankerlerin yanaşacağı 2 adet yeni iskele hizmete girecek.

İskele ile birlikte sıvı yükleri depolayacak tank yatırımları da fazlar halinde projelendirilmiş durumda. Bu yatırımlarla birlikte TAYSEB bağlantılı faaliyetlerimiz giderek büyüyecek. Önümüzdeki dönemde serbest bölgede daha büyük ölçekli kimya, petrokimya ve bitkisel yağ odaklı yatırımlar bekliyoruz. Bu tesisler boru hatlarıyla Batı İskele’ye bağlanacak. Serbest bölgeye yatırım için gelen her yeni müşteriye Batı İskele’yi de tanıtıyoruz. Şimdiden sözleşme imzaladığımız müşteriler var. Hatta yakın mesafedeki sanayi ve endüstri bölgelerinde kurulacak olan birçok sanayi tesisinin boru hatlarıyla Batı İskele’ye bağlanması için talepler geliyor. Özetlemek gerekirse, Batı İskele’nin ya da dökme sıvı yükün esas olarak Toros’un limancılıktaki ana büyüme stratejisini oluşturacağını söyleyebilirim.

“Tasarımda, deniz yapılarına özel ek önlemler alındı.”

MERİH SÖZER

Tekfen Mühendislik, Yapısal Tasarım ve Bina Çözümlerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı

ORKUN GÖRGÜLÜ

Yapısal Tasarım Departman Koordinatörü

Merih Sözer ve Orkun Görgülü, Tekfen Mühendislik’in ilk günden beri projenin gerek tasarım gerekse izin süreçlerinde etkin rol aldığını ve takım oyununun bir parçası olduğunu belirtiyor. Denizde çalışmanın özel şartları nedeniyle projenin bazı zorluklar içerdiğini belirten Sözer ve Görgülü, özel mühendislik çözümleri ve Tekfen şirketleri arasındaki bilgi alışverişi ile bu zorlukların aşıldığını söylüyor.

Toros Ceyhan Batı İskele Güçlendirme ve Uzatma Projesi iki bölüme ayrılıyor. Birinci bölümde, “Eski İskele” olarak adlandırılan Batı İskele uzatılarak üç ayrı tip gemi sınıfına hizmet verecek şekilde büyütülüyor. Bu kapsamda yanaşma platformları, dolfenler, boru köprüleri, yaklaşım yolları ve palamar botu iskelesi tasarımı gerçekleştirildi. Söz konusu platformlar 80.000 DWT, 120.000 DWT ve 150.000 DWT’luk gemilere hizmet verecek. Tamamlandığında toplam iskele uzunluğu, mendirek bitiminden itibaren yaklaşık 2.250 metre olacak. Halihazırda iskelenin 80.000 DWT’luk platforma kadar olan kısmının inşası devam ediyor. Aynı zamanda, mevcut iskele bölümleri proje tarihindeki güncel deprem yönetmeliklerine göre de güçlendiriliyor. İskelelere ait imar planı ve ÇED onayları Tekfen Mühendislik tarafından takip edilerek borulama, elektrik, enstrüman ve proses ön projeleri hazırlandı. Projenin ikinci kısmında bulunan Yeni İskele’ye (Doğu İskele) ait güçlendirme projelerinin hazırlanması işleri ise halen devam ediyor. Tüm projelerin ilgili devlet kurumlarından onayları alınıyor.

“Projede, yeni inşa edilen ve mevcut kısımdaki sistemlerin birlikte çalışması isteniyor.”

Genel anlamda deniz yapıları, ortamdan kaynaklanan değişkenlerin tasarıma etkileri nedeniyle karadaki yapılara göre bazı zorluklar içeriyor. Bu nedenle tasarımda ek tedbirlerin alınmasını gerektiriyor. Bunun yanında kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kalacak şekilde tasarlanan her yapının imar planı onayının alınması oldukça uzun bir süreç gerektiriyor. Bunun için çeşitli devlet kurumlarından görüş ve onay alınması gerekiyor. Mevcut proje için bu çalışma da Tekfen Mühendislik tarafından gerçekleştirildi.

Bizim projemizde yeni inşa edilecek kısma ek olarak iskelenin mevcut kısımlarının güçlendirilmesi ve her iki sistemin birlikte çalışmasının sağlanması isteniyor. Örneğin, mevcut yaklaşım yolu üzerinde yeni boruların geçişini sağlayacak alanın kısıtlı olması nedeniyle, hemen yanına paralel olarak yeni bir boru köprüsü sistemi tasarlandı. İki sistem arasında irtibat kurularak, yanal yük güvenliği yetersiz olan yaklaşım yolunun yüklerinin bir kısmı daha güçlü olarak yapılacak boru köprüsü taşıyıcı sistemi ile stabil hale getirildi. Böylece, özellikle deprem yüklerine göre gerekli emniyet temin edildi. Mevcut ve yeni yapıların birlikte çalışması, DLH (Demiryolları, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğü) şartnamesinde belirlenen kurallar yanında, geliştirilen uygulamayı kolaylaştıracak detaylar ile sağlandı.

Projenin yapıldığı tarihte, DLH şartnamelerinde bahsedilen yapısal analiz yöntemleri ülkemizde yeni uygulamaya konulmuştu. Buna rağmen, analizlere ait sayısal modeller bünyemizde tasarlandı ve tasarım raporları onayları alındı. Bu tip analizleri ülkemizdeki iskelelerde ilk uygulayan firmalardan biriyiz. Ayrıca, projede yan yana devam eden iki sistem söz konusu olduğundan, mevcut iskele sistemine ait yoğun kazık grupları ile yeni yapılacak sistemin kazıklarının girişimlerini önlemek amacıyla, “lazer tarama” yöntemi kullanılarak elde edilen üç boyutlu görüntülerden gerçeğe çok yakın, yüksek hassasiyetli 3D modelleri oluşturuldu. Böylece kazık çakımları sırasında olası girişimler engellendi.

“Projede firmalar arası sinerji ve iş birliği en üst seviyede gerçekleşti.”

Projenin başından beri, iskele uzatımı ihtiyacının belirlenmesinde ve yerleşiminin son halini almasında üst yönetimle sürekli irtibat halinde çalışıldı. Daha sonra iskelelerin tasarım aşamasına geçildi. Tasarımı uygulama açısından değerlendirmek için Tekfen İnşaat’ta deniz yapıları işlerinde tecrübeli personel ile görüş alışverişi gerçekleştirildi. İnşaata başlandıktan sonra ise, denizde inşaat işleri yapmanın bir özelliği olarak, yerinde karşılaşılacak problemlere göre detay geliştirme ve yapısal analiz kontrolleri yapmaya yönelik yoğun hizmet verildi. Ayrıca, Tekfen İnşaat Proje Yönetimi ve Ceyhan Çelik Yapı İmalat Fabrikası ile yapılan toplantılar sayesinde proje ihtiyaçları önceden tespit edilip, işin koordinasyonunun aksamaması için ihtiyaç duyulan tedbirler alındı. Neticede, iş programına uygun olarak gerek malzeme tedariki gerek mühendislik uygulama dokümanlarının akışı sorunsuz olarak sağlandı. Bu nedenle projede, firmalar arası sinerji ve iş birliğinin en üst seviyede gerçekleştirildiğini düşünüyoruz.

“İş karada da olsa, denizde de olsa bizim için değişmiyor.”

GÜNGÖR İŞKESEN

Proje Müdürü

Tekfen’deki kariyeri 1990 yılında TAG Otoyolu projesi ile başlayan Güngör İşkesen, o günden bugüne Tekfen’in birçok otoyol projesinde yer almış. TAG Otoyolu kapsamında Nurdağı’nda inşa edilen Atatürk Viyadüğü’nü Tekfen adına bir gurur anıtı olarak niteleyen İşkesen, TAG ve Çiftehan-Pozantı Otoyolu projelerinin sonrasında Libya, Fas ve Katar’da da görev yapmış.

Toros Ceyhan Batı İskele Güçlendirme ve Uzatma Projesi, aslında yeni bir proje değil. Toros Tarım, Tekfen İnşaat ve Tekfen Mühendislik tarafından 2008’de planlanan projenin tüm hazırlıkları o dönemde yapılmış. 2020 yılında teklif aşamasına geçildi, Eylül 2021’de de sözleşmesi imzalandı. Ben de Proje Müdürü olarak buraya atandım.

Proje, terminalin kapasitesini artırmaya yönelik olarak bir yükleme platformu (80.000 DWT), 8 bağlanma dolfeni, 2 adet loop, mendirek, römorkör iskelesinin inşası ve yapısal çelik işlerinden oluşuyor. Aynı zamanda likit dolfen de güçlendiriliyor. Projeyi mühendislik, satın alma ve inşaat (EPC) bazında gerçekleştiriyoruz.

“Projeyi zamanında ve en ekonomik şekilde bitirmek bizim için çok önemli.”

Toros Tarım, aynı Grup çatısı altında yer alan bir kardeş kuruluş. Ama bu durum bizim daha rahat olduğumuz anlamına gelmiyor. Projeyi en kaliteli ve ekonomik şekilde yapmak için Tekfen standartlarından hiçbir şekilde ödün vermiyoruz. Maliyetleri düşürmek için çalışanlar başta olmak üzere kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Bütçemizi aşmadan projeyi zamanında ve en uygun şekilde bitirmek bizim için çok önemli. Bunda da şu ana kadar başarılı olduğumuzu düşünüyorum.

Bir terminal projesinde çalışmak elbette ki otoyol projesinde çalışmaktan biraz daha farklı. Her projenin kendine has özellikleri var. Ama sonuçta biz okuldan mezun olduğumuz zaman inşaat mühendisliği diplomasını projelerin tipine göre almıyoruz. İş karada da olsa, denizde de olsa bizim için değişmiyor. Otoyolda çalıştığım dönemlerde bize tank, boru hattı gibi projelerde çalışan arkadaşlar da gelirdi. Zaman içinde birçok arkadaşımızla farklı projelerde buluştuk. Bugün buradaki ekip de dört bir yandan gelen arkadaşlardan oluşuyor. Tekfen kültürünü tanıyan, bilen kişiler olarak uyum içinde işlerimizi yürütüyoruz.

“Otoyolda karaya kazık çakıyorduk, burada denize!”

Karada ya da denizde çalışmak arasındaki en önemli fark, karada bazı şeyleri programlamanın daha kolay olması. Mesela makine ekipmanınızı akşam bırakıp ertesi gün tekrar aynı yerden işe devam etme imkânınız var. Denizde ise öyle değil. Akşam olunca tüm ekipmanınızı çoğu zaman geri çekmek zorundasınız. Yaptığınız iş aynı olsa da şartlar çok farklı. Örneğin otoyolda da kazık çakıyorduk, burada da çakıyoruz. Fakat denizde özellikle dalga durumunun ne olacağını bilemiyorsunuz. Biz teklif verirken bu bölgenin fırtına haritasını da göz önüne almıştık, ama dip dalga (soluğan) olayı çok farklı. Gün içinde olup olmayacağını veya ne zaman olacağını bilemiyoruz. Çıktığı zaman bizim dubaların hareketini ve ölçüm işlerimizi doğrudan etkiliyor.

Ayrıca, deniz tabanı da çok değişken. Her ne kadar proje öncesinde sondaj yapmış olsak da, bazalt tabakası çok farklılık gösteriyor. Bu da boru çakma derinliğinin sürekli artı veya eksi yönde oynamasına yol açıyor. Bazen 2 metre yukarıda çıkıyor, bazen 2 metre aşağıya iniyor. Buna göre boruyu uzatmamız ya da kısaltmamız gerekiyor. Bunu da tahmin etmek ve önden bir planlama yapmak mümkün değil.

Bu gibi zorluklara rağmen, planlamaya göre hava koşullarının izin verdiği ölçüde ilerliyoruz. Temmuz sonu itibarıyla mendirek dolgusunda hacimsel olarak %87 mertebelerine ulaştık. Çelik boru kazık imalatlarımız %99,5 seviyesinde olup, ağırlık bazında kazıkların %98’ini çaktık. Toplam 463 adet kazığın 455 tanesi çakılmış durumda. Ceyhan Çelik Atölye’de yapımı süren başlık kirişleri ve yapısal çelik imalatlarımız da %99 oranında tamamlandı. Prekast döşeme elemanlarının %100’ünün üretimini tamamlayarak stok alanına indirdik. Çelik başlık kirişi ve boru galerisi montajlarına başladık. Betonarme imalatlarımıza da devam etmekteyiz.

“Tekfen ile çalışmak bu bölgede bir kimlik kartı gibidir.”

Bu projeyle yeni çalışanları ve firmaları şirketimize kazandırdık. Mesela denizdeki işleri yapan taşeronla ilk defa çalışıyoruz. Onlar da Tekfen’i bir vitrin olarak görüyorlar, çünkü Tekfen bu coğrafyada çok iş yaptı. Yaptığı projeler Tekfen’e bu bölgede ayrı bir kimlik kazandırdı. Bugün burada “Tekfen’de çalışıyorum” dediğiniz zaman, bu bir kimlik kartı gibi ön plana çıkar. Örneğin, Tekfen’de çalışan gençler daha kolay evlenirler. Tekfen kimliği her kapıyı açan bir anahtar, bir garanti belgesi gibidir. Birçok firma ve kişi bu nedenle Tekfen’le çalışmak ister.

“Şahin’i yakalayın!”

Bugün buraya gelmek için kullanılan TAG Otoyolu’nun bende çok anısı var. Sabah ve akşamları gelip giderken o anılar gözümde canlanıyor. Hiç unutmuyorum, otoyol yapılırken arkadaşlar yaralı bir şahin görmüşler. Belki tedavi edebiliriz diye telsizle anons yaptım, “Şahini yakalayın!” diye. Meğer o sırada yoldan Şahin marka bir otomobil geçiyormuş. Bizimkiler otomobili çevirmişler. “Abi, adamı yakaladık, seni bekliyoruz!” diye haber geldi. “Gözünüzü seveyim, siz neyi yakaladınız?” dedim. Tabii sonra durum anlaşılınca adamdan özür dileyip gönderdik. Hâlâ aklımıza geldikçe güldüğümüz bir olaydır.

“Bu, gelecek 50 yıl düşünülerek yapılmış bir proje.”

ORHAN ALAN

Yapım Müdürü

Tekfen İnşaat’taki ilk görevine 1978 yılında Toros Tarım’ın Ceyhan’daki gübre fabrikasının yapımında mühendis olarak başlayan Orhan Alan için 44 yıl sonra yeniden aynı noktada görev almak ayrı bir anlam taşıyor. O günlerin anılarında her zaman unutulmaz bir yere sahip olduğunu söyleyen Alan, genç bir mühendis olarak Tekfen’in kendisine kucak açmasını hayatının en önemli dönüm noktalarından biri olarak görüyor.

1978 yılında Osmaniye’de bir arkadaşımın bürosunda çalışırken Toros’ta mühendis arıyorlar diye duydum, görüşmek istedim. O zaman Servet (Eğilmez) Bey vardı, şantiye şefi. “Hem inşaat mühendisliği hem de harita mühendisliği yapacaksın, hemen başla!” dedi. Öylece başladım Tekfen’de çalışmaya. O arada devlet memurluğu için bir başvurum olmuştu. Aradan iki ay geçti, tayinim çıktı Bayındırlık İmar Müdürlüğü’ne. Buradaki hareketli ortamı bırakıp gittim, masa başında memurluk yapmaya başladım. Tabii iş yok güç yok, arada bir dosya koyuyorlar önüme, incele diye. Aradan 15 gün geçti, baktım yapamayacağım. Aradım Servet Bey’i, “Şefim, ben geri dönmek istiyorum” dedim. Servet Bey güldü, “Senin çıkışını vermedik ki zaten!” dedi. Herhalde bilmiş geri döneceğimi. O günden bugüne tam 44 yıl geçti. Her kademede, birçok projede çalıştım. Unutulmaz hatıralar biriktirdim.

“İskenderun Körfezi gelişime çok açık bir bölge.”

Şu anda çalıştığımız iskele projesi 2008 yılında hazırlanmış, izinleri alınmış, ama hayata geçirilmemiş. Alınan yatırım kararıyla proje başladı. Baktığınız zaman İskenderun Körfezi’nde belki 15-20 tane iskele var. Yani bu işe çok uygun ve gelişime açık bir bölge. Bu nedenle mevcut terminalin geliştirilmesine ihtiyaç duyulmuş. Bu proje, İskenderun Körfezi’nin gelecek 50 yılı düşünülerek yapılmış bir proje.

Şu anda Toros Ceyhan Terminali’nde iki tane yanaşma iskelesi var. Bizim yaptığımız proje ile, 40.000 DWT’a kadar olan gemilerin yanaşabildiği Batı İskelesi’nin 80.000 DWT’a yükseltilmesi hedefleniyor. Daha sonrasında 120.000 ve 150.000 DWT’a kadar gemilerin yanaşabileceği bir iskele yapma hedefi de var ama bu ikinci fazın konusu. Onun ne zaman olacağı şu anda belli değil.

“Denizde çalışmak çok zor.”

Karada çalışmaya hepimiz alışığız, ama denizde çalışmak gerçekten çok zor. Çünkü kazık çakılmadan başka bir iş yapamıyorsun. Önce kazık çakılacak ki üzerindeki diğer yapılar yapılabilsin. Kazığın çakılması için de dalga olmaması lazım, yoksa çakamazsın yerine. Ayrıca sis, rüzgâr, yağmur olmaması lazım. Yani havanın, çalışmaya izin verecek limitler içinde olması lazım. Bizi en çok zorlayan konu bu. Havanın değişkenliği de ayrı bir sorun. Bakıyorsun hava iyi, gidiyorsun çalışanları bırakıyorsun dubaya, sonra birden hava bozuyor, durum tehlikeli bir hal alıyor.

“Bu proje Tekfen Grubu’nun gerçek gücünün bir simgesi gibi.”

HASAN AÇIK

Teknik Ofis Müdürü

Üniversiteden mezun olduktan sonra saha mühendisi olarak işe başladığı Gaziantep-Bilecik Otoyolu projesi, Hasan Açık’ın Tekfen’le yolunun kesişmesine vesile olmuş. O dönemde Sanat Yapı bünyesinde çalışan Hasan Açık, kendisini hep Tekfenli gibi hissettiğini ve şantiyeciliği buradaki ağabeylerinden öğrendiğini söylüyor. Proje tamamlandıktan sonra farklı şirketlerde çalışan Açık’ın Tekfen ile irtibatı hiçbir zaman kesilmemiş. 2021 yılında ise kendisine Toros Ceyhan İskele Projesi’nin Teknik Ofis Müdürlüğü teklif edilince, bu görevi büyük bir memnuniyetle kabul etmiş.

Burada sözleşme tarihiyle birlikte işe başladım. İşverenimiz olan Toros’un da Grup Şirketi olması nedeniyle bu projeyi kendi işimiz gibi görüyoruz. Bu, bizim sorumluluklarımızı daha da artırıyor. Ayrıca sınırlı bir bütçemiz var, bu da bizi daha titiz davranmaya itiyor. Özellikle doğru bir planlama yaparak ihtiyaç duyulan malzemelerin ne zaman geleceğini belirlemek ve çalışmaları plan dahilinde yürütmek tasarruf açısından çok önemli. Yaptığım işin içinde maliyet kontrolü var, planlama var, mühendislik işlerinin takibi var, sözleşme yönetimi var... Her ne kadar satın almayla bire bir uğraşmıyorsak da, tedarik süreçlerinin teknik taraflarıyla da ilgileniyoruz. Yapım gereği de olabildiğince sistematik ve planlı çalışarak bu süreçleri en iyi şekilde yürütmeye çalışıyorum.

“Denizde çalışmak söz konusu olunca işler biraz daha zorlaşıyor.”

Şantiyecilikte, sahada her şey kâğıt üzerinde planlandığı gibi yürümeyebiliyor. Programı bire bir uygulamak hedefiniz olsa da, sahaya adım attığınız andan itibaren karşınıza çıkan gerçekler çoğu zaman programı tam tutmuyor. Özellikle de buradaki gibi denizde çalışmak söz konusu olunca işler biraz daha zorlaşıyor. Yaklaşık 45-50 metre aşağıda iş yapıyorsunuz. Karşınıza çıkan farklı zorluklar nedeniyle farklı çözümler üretmeniz gerekiyor. Teknik Ofis olarak o çözümlerin üretilmesinde, işverene sunulup onayının alınmasında ve tüm bu süreçte alt yüklenicilerle sözleşmelerin yapılmasında aktif rol oynuyoruz.

Özellikle alt yüklenici ile sözleşmelerin yapılması çok kritik bir konu. Öncelikle işin tarifini çok iyi yapmak gerekiyor. Sözleşmede çok sayıda birim fiyatımız var. Bunların tek tek tariflerini oluşturmak, bu fiyata neyin dahil neyin hariç olduğunu belirlemek ve ölçümlenme standartlarını oluşturmak kolay değil. Bugüne kadar ağırlıklı olarak yapım biriminde çalışmış olmam; yaptığım tüm işlerde ihaleden planlamaya, planlamadan gerçekleşmelerin ve bütçenin takibine kadar hep işin içinde olmam, bu projedeki çalışmalarımızda çok yardımcı oldu. Tabii tüm bunları tek başıma yapmıyorum. Burada çok değerli arkadaşlarım var, planlamada, maliyet kontrolde. Güzel bir ekip olduk. Şirketimiz kadar Toros’un menfaatlerini korumak adına da projeye Teknik Ofis olarak ciddi katkılarımız olduğuna inanıyorum.

“Hedeflediğimiz noktaya yakınız.”

Buradaki en ciddi dezavantajımız bölgenin çok rüzgâr alması. Gündüz saatlerinde başlıyor, gece geç saatlere kadar devam ediyor. Fırtınalı ve bol yağmurlu bir kış dönemini geride bıraktık, şartlar nedeniyle çalışamadığımız günler oldu. Ona rağmen proje gayet başarılı gidiyor. Sahadaki ekip ve ekipmanı artırıp çalışma saatlerimizi sahanın özelliklerine göre düzenleyerek kayıplarımızı telafi etmeye çalışıyoruz. Sözleşmesini yapacağımız ve işveren onayını almamız gereken birkaç konu dışında Teknik Ofis olarak kritik konuların çözümünü sağlamış durumdayız. Şu ana kadar hem mali hem de fiziksel iş ilerlemesi olarak hedeflediğimiz noktaya yakınız.

“Projenin, Grup Şirketlerinin ortak katkısıyla yürümesi gurur verici bir şey.”

Geçmişte yine Tekfen İnşaat’ın yaptığı BTC Terminali buraya çok yakın. Burada, o projede çalışmış arkadaşlarımız da var. Bölgeye mahsus tecrübelerini bu projeye aktarmaları bizim için çok değerliydi. Ayrıca imalatlar açısından Ceyhan Çelik Yapı Fabrikamızın ve makine desteği anlamında GAT’ın hemen yakınımızda olması işimizi çok kolaylaştırdı. Projenin, Tekfen Grup Şirketlerinin ortak katkısıyla yürüyor olması çok gurur verici bir şey aslında. İşin içinde farklı birimleriyle Tekfen İnşaat var, Toros Tarım var, Tekfen Mühendislik var. Yani hep bir elden yapılan bir iş gibi. Herkes çok değerli katkılar veriyor. Bu proje bence Tekfen Grubu’nun gerçek gücünün bir simgesi gibi.

“Deniz dalgasız, gönül sevdasız olmaz!”

Burada bir iskele projesi yapıyoruz ama ben iskeleye bir yol gözüyle bakıyorum. Gemiler yanaşacak, sıvı yüklerini boşaltacak, sıvı yükler burada depolanacak ve servis edilecek. Eski projelerden alışkanlığımız, sevdamız, yol işi. O yüzden bu projeyi de bir yola benzetiyorum. “Deniz dalgasız, gönül sevdasız olmaz!” diyoruz. Toros bünyesinde hizmet verecek ve ülke ekonomisine inşallah uzun yıllar hizmet verecek böyle bir projede ve yine Tekfen ile çalışıyor olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Ümit ediyorum ki iskeleyi kazasız belasız en kısa sürede tamamlayıp, gururunu hep birlikte yaşayacağız.

“Aynı çatı altında, tek bir ekip ruhuyla çalışmak gibisi yok!”

MUSTAFA BAYSAL

Ceyhan Çelik Yapı İmalat Tesisi Müdürü

Toros Batı İskele’de kullanılan kazık boru ve çelik yapıların üretildiği Ceyhan Çelik Yapı İmalat Tesisi, projenin önemli taraflarından biri. Fabrika Müdürü Mustafa Baysal, Tekfen bünyesindeki kuruluşların aynı projede uyum içinde çalışmasının önemli bir artı sağladığını ve işlerin aksamadan ilerlemesini kolaylaştırdığını söylüyor. Baysal, tamamlanma noktasına gelen çelik imalatlarının yanı sıra proje için geliştirilen çözümlerle de projeye destek vermekten büyük mutluluk duyduklarını belirtiyor.

Projeye, yeni yapılacak iskeleyi taşıyacak ayakların (kazık borularının) hazırlanmasıyla başladık. Bu kapsamda planlanan 463 adet kazık borusundan 462 adedinin imalatı tamamladı. Özel olarak tasarladığımız hidrolik sistem ile 453 adet kazığı problemsiz bir şekilde denize indirdik. Denize çakılan ve çapları 86 cm ile 1,5 metre arasında değişen bu kazıkların üzerinde, iskeleyi oluşturan tüm çelik yapıyı taşıyacak başlıklar ile başlık kirişlerini de imal ederek şantiyemize gönderdik. Bu kirişlerin üzerine yerleştirilmek üzere, 50 adet 1,3 metre yüksekliğinde ve 25 metre uzunluğunda özel profiler imal ettik. Ayrıca, sıvı yüklerin elleçlenmesinde kullanılacak iskele için, çok sayıda borunun geçeceği, 6 metre eninde, 3 metre yüksekliğinde ve 25 metre uzunluğunda 48 adet modüler boru köprüsü imal ettik.

“Projeye yönelik özel çözümler geliştirdik.”

Projeyi kolaylaştıran çözümlerin ilki, kurduğumuz hidrolik sistem. Bu sayede, 1,5 metreye ulaşan çaplarda, 45 metre boyunda ve 35-45 ton ağırlığındaki boruları 5 metre yükseklikten 10 dakika içinde kolayca denize indirebiliyoruz. Bu, gerçekten işleri çok kolaylaştıran, patenti dahi alınabilecek bir çözüm oldu. Ayrıca, boru köprüleri ile araç yolu kirişlerinin modüler olarak imal edilmesi, şantiyede montaj işçiliğini azaltmanın yanında iş güvenliği açısından da çok önemli. Bu sayede deniz üzerindeki aktiviteleri en aza indirerek, kaza riskini azaltmak mümkün oldu.

“İletişim ve diyalog, işlerimizin aksamadan ilerlemesini sağladı.”

Proje yönetimi ve Tekfen Mühendislik ile proje başlangıcında ve devamında yapılan görüşmeler, sağlanan birliktelik ve imalat aşamasında çıkan problemlerin çözümünde kurulan hızlı diyalog, işlerimizin aksamadan ilerlemesini çok kolaylaştırdı. Ayrıca imal ettiğimiz yapıları şantiyeye Tekfen ekipmanları ile naklederek ciddi tasarruf sağladık. Kalite kontrol departmanımızın şantiyedeki kalite ekipleri ile uyum içinde hareket etmelerinin ve sürekli olarak destek olmaya çalışmalarının, işveren ve proje yönetimini memnun ettiğini düşünüyorum. Gerçekten de aynı çatı altında, tek bir ekip ruhuyla çalışmak gibisi yok!

“Bizler görev insanlarıyız!”

BAHADIR GÜLER

İnsan Kaynakları Şefi

Tekfen İnşaat’taki kariyerine 2012 yılında Merkez Ofis'te başlayan Bahadır Güler, kendi ifadesiyle 40 yıldır İstanbul’da süren hayatına daha önce hiç görmediği, bulunmadığı coğrafyalarda üstlendiği görevlerle bambaşka bir boyut katmış. Türkmenistan ve Azerbaycan’ın ardından TANAP Boru Hattı ve TANAP Kompresör ve Ölçüm İstasyonları projelerinde çalışan Güler, şimdi Toros Ceyhan İskelesi projesinde İnsan Kaynakları Şefi olarak görev yapıyor.

Bu bölgede daha önce hiç bulunmamıştım. Tabii 2000-2300 rakımlarda çalışırken birden deniz seviyesine inmenin bazı zorlukları oldu adaptasyon açısından. Ama aynı çatı altındaki bir şirketle çalışmanın avantajını yaşıyoruz. Sahadaki işleri taşeron firmalar yapıyor. Çalışan sayısı fazla değil. O nedenle kalabalık şantiyelere göre daha sakin bir ortam var burada. Barınma ve yemek imkânları da güzel.

Taşeronlarımız önceden Tekfen kültürüne aşina olmasalar da uyumlu bir şekilde çalışıyoruz. İnsan Kaynakları olarak taşeronlarımızın kendi elemanlarıyla ilgili işlemlerini sürekli denetlememiz gerekiyor. Ödemelerini zamanında yapıyorlar mı, herhangi bir evrak eksikleri var mı gibi konuları yakından takip ediyoruz. Bu açılardan herhangi bir sıkıntımız yok. Düzenli bir şekilde çalışmalarımıza devam ederek projeyi zamanında teslim etmeyi planlıyoruz.

“Tekfen insanlara destek veren, çalışanlarına özgüven kazandıran bir şirket.”

Hem merkezde hem de şantiyelerde çalışmış biri olarak, ikisi apayrı dünyalar. Merkezde çalışmanın da belli zorlukları var, çünkü hiyerarşi ve iş düzeni daha farklı orada. Kılık kıyafetinizden tutun da tıraşınıza kadar her şeye dikkat etmeniz lazım. Ama projeler o yönden daha rahat. Sahada çalışan herkes birbirini tanır, çünkü farklı projelerde yine denk gelirsiniz. Bir aile havası vardır projelerde. Konum olarak farklı bölgelerde bulundum. Bunun da bana çok önemli deneyimler kattığına inanıyorum.

Bizler görev insanlarıyız. Merkezden arayıp da, “Şu projede sana ihtiyacımız var” dedikleri zaman, bunu görev olarak kabul ederiz. Ben şirket olayını çok benimseyen biriyim. Şirketle ilgili işleri kendi özel işlerimden daha çok önemserim. Departmanıma söz getirmemek için çok düzenli bir şekilde çalışırım. Buna çok dikkat ederim. Tekfen de çok sevdiğim, insanlara destek veren, çalışanlarına her zaman özgüven kazandıran bir şirket. Bugüne kadar başka şirketlerle bir görüşmem dahi olmadı, çünkü burada çok mutluyum.

“Burada sanki kendi evimizi inşa ediyor gibiyiz.”

MUSTAFA DOĞAN

Kalite Kontrol Şefi

Mustafa Doğan’ın 1988 yılında TAG Otoyolu ile başlayan Tekfen kariyeri çeşitli aralarla bugüne kadar gelmiş. Tekfen’deki iş deneyiminin sektörde hangi proje olursa olsun kapıları sorgusuz sualsiz açtığını söyleyen Mustafa Doğan, çalıştığı her yere Tekfen’in ruhunu ve kültürünü de beraberinde taşıdığını söylüyor. Daha önce Tekfen’in BTC Boru Hattı ve Terminali projelerinde de yer alan Doğan, kendisine bu görev teklif edildiğinde büyük bir mutlulukla kabul etmiş.

Buradaki Proje Müdürümüz, Yapım Müdürümüz ve Teknik Ofis Müdürümüz daha önce birlikte çalıştığım arkadaşlarımız. O yüzden bu projede yer alma fikri beni çok heyecanlandırdı ve çok hoşuma gitti. Yaklaşık 10 aydır burada çalışıyoruz. İşimizi en güvenli şekilde bitirmeyi hedefliyoruz. Benden beklenen şey, öncelikle projede kullanılan malzemelerin standartlara uygun olmasını sağlamak. Burada kullanılan bütün malzemeler, iğneden ipliğe, Kalite Kontrol’ün onayıyla seçiliyor, ona göre karar veriliyor. Bu nedenle her şeyi kılı kırk yaracak şekilde inceleyip değerlendiriyoruz.

“Okyanus koşullarına dayanıklı bir beton tasarımı yaptık.”

Tekfen İnşaat olarak kendimizi burada müteahhit olarak görmüyoruz, işin sahibiyiz. Sanki kendi evimizi inşa ediyormuşuz gibi davranıyoruz. Malzeme seçimlerinden uygulamaya, herhangi bir konuda Toros’a karşı mahcup olmak istemiyoruz. O yüzden her şeyin en iyisini yapmaya, ileride sıkıntı yaratmayacak şekilde her malzemenin en kalitelisini almaya çalışıyoruz. Mesela deniz koşullarının ötesinde okyanus koşullarına dayanıklı, neredeyse tamamen geçirimsiz bir beton tasarımı yaptık burada. Projede uyguladığımız beton, bu bölgede hiçbir yerde uygulanmayan bir beton. Hem çevreye duyarlı hem de en az 100 yıllık ömrü olan bir malzeme.

Projeye başlarken malzemeleri ve firmaları belirlemek için 4-5 ay zaman harcadık. Buradaki dezavantajımız, kullanılacak beton miktarının az olmasıydı. Örneğin BTC büyük bir proje olduğundan, şantiyenin içinde bize özel bir beton santralı kurulmuştu. Burada da benzer bir şey yapmak için bazı tedarikçiler ile görüştük. Tabii ki Tekfen’in bir ismi var. Herkes Tekfen’le iş yapmak istiyor. Biz de özel bir iş istiyoruz. Sonunda en uygun olanını tercih ettik. Onlarla dizayn çalışmalarımıza başladık. Böylece istediğimiz kalitede betonu yaptık.

“Hava durumunu her gün yakından takip ediyoruz.”

Elbette denizden kaynaklanan bazı zorluklar var. Ama mühendislikte çaresi olmayan hiçbir sorun yoktur. Buradaki en büyük sıkıntımız denizdeki yüksek dalgalar. Dip dalga dediğimiz, soluğan diye adlandırılan bir dalga tipi var. Bu dip dalgası dubalarımızı çok salladığı için çalışmayı engelliyor. Dolayısıyla planladığımız işleri bazen yapamıyoruz. Bu da bizleri üzüyor tabii, huzursuz ediyor. Diyelim bir hafta önceden planımızı yapıyoruz, “Şu gün beton dökeceğiz” diyoruz, ama o gün bir dalga çıkıyor, işler kalıyor. Bunun için hava durumunu her gün yakından takip ediyoruz. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden düzenli rapor alıyoruz, üç-beş gün sonrası için planlarımızı ona göre yapmaya çalışıyoruz.

“Dünyaya bir daha gelsem yine şantiyeci olurum!”

Kalite kontrol konusunda 35 yıldır laboratuvarlarda çalışıyorum. Bugüne kadar birçok laboratuvar kurdum. Şantiyeyi sevdiğim için, “Dünyaya bir daha gelsem yine şantiyeci olurum!” diyorum. Çünkü bu işler beni mutlu ediyor. Ekibime, “Bir işi seviyorsanız, çalışmıyorsunuz!” derim hep. Çünkü bir insan sevdiği işi yapıyorsa, sanki bir hobi gibi oluyor. Bir ressam nasıl resim yapar, bir müzisyen nasıl bir müzik aleti çalarsa, eğer siz de sevdiğiniz işi yapıyorsanız bu çalışmak değildir. O yüzden Tekfen’de mesai ne zaman başlar ne zaman biter bakmadan, hep işe odaklı çalıştık. TAG Otoyolu’nda 26 saat aralıksız beton döktüğümüzü hatırlıyorum.

Yaptığımız her projede farklı şeyler öğrendik. Şu anda 58 yaşındayım, hâlâ öğreniyorum. Her proje özeldir, her projede farklı şeyler deniyorsunuz, hiçbir proje bir diğerinin tekrarı olmuyor. Ortam değişiyor, ekip değişiyor, malzeme değişiyor, koşullar değişiyor... Biz işimizi sevdiğimiz için Tekfen’in bütün şantiyeleri bizim için çok özeldir. Tekfen’in insanları da özeldir. Bazen bana soruyorlar dışarıda, “Tekfen nasıl bir firma?” diye. Onlara diyorum ki, “Tekfen, elemanına çok değer veren bir firma.” Çalışanlar da şirketine çok değer verir burada. Mesela şirketten ayrılıp da Tekfen hakkında olumsuz konuşan hiç kimseye rastlamadım bugüne kadar. Rahmetli patronumuz Necati Akçağlılar’ın T-Bülten’de bir röportajını okumuştum. Diyor ki, “Bizimle çalışan hiç kimse bugüne kadar bizden kırgın ayrılmadı.” Bir patronun bunu söylemesi bence çok önemli bir şey.

“Bizim için zor diye bir şey yok!”

OSMAN YALÇIN

İdari İşler Şefi

Tekfen’de 17 sene önce Azerbaycan Sangaçal projesinde iş başı yapan Osman Yalçın, sonrasında Kazakistan, Türkmenistan ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin yanı sıra TANAP projesinde de görev almış. Toros Ceyhan Terminali ile yeniden yurda dönen Yalçın, Ceyhan’da Toros ile yakın iş birliği içinde ve güzel bir çalışma ortamında projeyi sürdürdüklerini söylüyor.

İdari İşler Şefi olarak projede her türlü idari konu ve çalışanlarımızın ihtiyaçlarıyla ilgileniyorum. Onların barınma ve yemek ihtiyaçlarının yanı sıra ofis içi ve ofis dışı alımların kontrolünü ve koordinasyonunu sağlamak, çevre kontrolü, evrak koordinasyonu gibi işler de benim sorumluluğumda.

Burada Toros’la yakın bir iş birliği içinde hareket ediyoruz. Çözüme odaklı ve iletişime açık olmak zaten bizim ana çalışma prensiplerimiz. Toros’taki arkadaşlar da her konuda bize destek veriyorlar. Şantiyede Adana’dan gelip giden arkadaşlarımız var. Toros’un buradaki tesislerinden de faydalanıyoruz.

“İşimi severek yapıyorum.”

Denizde çalışmanın getirdiği bazı farklılıklar var elbette. Ama bizim için zor diye bir şey yok, severek yapıyorum işimi. Taşeronumuza da işini en iyi şekilde yapabileceği ortamı sağlamaya çalışıyoruz. Beton döküleceği zaman şantiyede kalıyoruz, çalışmaları yakinen takip ediyoruz. Güzel bir çalışma içerisindeyiz, inşallah kazasız bir şekilde projemizi tamamlayacağız.

“Tekfen’e girdikten sonra, daha önce gerçekten köklü bir firmayla hiç çalışmamış olduğumu anladım.”

HAMZA ÖZTÜRK

SEÇ Şefi

Tekfen’in en yeni üyelerinden biri olan Hamza Öztürk, aileye katılalı henüz 8 ay olmuş. SEÇ konusunda 11 yıllık bir deneyime sahip olan Öztürk, burada karşılaştığı iş güvenliği anlayışının daha önce çalıştığı hiçbir iş yerine benzemediğini söylüyor.

Bu benim ilk deniz projem. Ayağınız toprağa bastığı zaman, ne gibi durumlarla karşı karşıya gelebileceğinizi önden kestirip, nasıl önlemler alabileceğinizi de öngörebiliyorsunuz. Örneğin, bir inşaatta önce kolonlar dikilir, kirişler konur, sonra döşeme gelir, üstüne beton dökülür. Bunların hepsinin ayrı ayrı önlemleri vardır. Ama burada denizde çalıştığımız için bizi etkileyen çok fazla konu var. Sürekli hareketli bir zemin üzerinde çalışıyoruz, bu nedenle aldığımız önlemler de normal sistemlerden çok daha farklı.

Örneğin, burada çalışma platformlarına çıkış merdivenlerini ahşaptan yapıyoruz. Normalde hiçbir şantiyede ahşap merdiven kullanmazsınız, standartlara da uygun değildir. Ama burası hareketli bir platform olduğu için personel demir merdivenle beraber denize düşerse batar; oysa ahşap merdivenle düştüğünde yüzer. Aynı mantıkla korkulukları da ahşaptan yapıyoruz. Yurt dışında kullanılan bazı dokümanların üzerinden giderek bu tip projelerdeki uygulama örneklerini araştırıyoruz. Biraz da şirketimizin önceki şantiyelerindeki tecrübelerinden yola çıkarak kendi önlemlerimizi alıyoruz.

“Toros ekipleriyle çok iyi bir uyum sağladık.”

Bu projedeki işveremiz Toros. Bizim burada bir çalışma ve stok sahamız var. O bölge içindeki tüm konular bizim sorumluluğumuzda. Bu saha dışındaki alanlarda ise Toros’un prosedürlerini uyguluyoruz. Kendi adıma, SEÇ birimi olarak, Toros ekipleriyle çok iyi bir uyum sağladık. Sürekli birbirimizle diyalog halindeyiz. Çok şükür ciddi kayıp zamanlı bir iş kazamız olmadı bugüne kadar.

Taşeronumuz eski bir firma ama bizimle ilk kez çalışıyorlar. Tekfen, SEÇ kültürünü taşeronlarına da yansıtıyor. Tekfen ile çalışmak onlar için de önemli. Bu nedenle SEÇ ile ilgili her konuda hassas davranıyorlar.

“Burada önce can ve insan güvenliği geliyor.”

Yeni bir çalışan olarak, Tekfen’in iş güvenliği ve SEÇ konusunda apayrı bir kültürü olduğunu gördüm. Türkiye’de de, yurt dışında da farklı projelerde çalıştım. Türkiye’de çalışmalarını kalite ve güvenlik politikaları üzerine kuran çok az firma vardır, bunlardan birisi de Tekfen. Çok rahatlıkla söyleyebilirim bunu. Elinden gelen bütün imkânları SEÇ için seferber ediyor Tekfen. Burada gerçekten, önce can ve insan güvenliği geliyor. Benim Tekfen’den önce çalıştığım firmalar da iyi firmalardı ama burada diğerlerinden farklı olarak bir SEÇ kültürü oluşmuş, yönetimden başlayarak ekip hep bu kültürle yetişmiş.

Projedeki çoğu kişi Tekfen’in eskiden beri çalışanı. 10 yıldır, 15 yıldır Tekfen’i hiç bırakmamış. Müdürlerimiz, şeflerimiz 33 yıllık, 35 yıllık Tekfenliler. Hepsi de bir konuda karar almadan önce, “SEÇ ne gerektiriyorsa o uygulanacak!” diye belirtiyor. Bu beni çok şaşırttı. SEÇ, tüm toplantılarda yer alıyor, söz hakkını kullanıyor. Buradaki uygulamaları gördükten sonra, eski çalıştığım yerdeki arkadaşlarıma, “Daha önce gerçekten köklü bir firmayla hiç çalışmamış olduğumu anladım” dedim. Çünkü Tekfen, çalışanına değer veriyor.

“BTC projesinde kazandığımız deneyimleri burada da uyguladık.”

HALUK SOYUGÜZEL

Ölçme Grup Şefi

Tekfen’deki geçmişi 2003 yılında BTC projesine kadar uzanan Haluk Soyugüzel, ardından Kuveyt Tank Çiftliği ve TANAP gibi projelerde Ölçme Grup Şefi olarak görev yapmış. Arada farklı projelerde kontrol sorumlulukları da üstlenen Soyugüzel, bugüne kadar yer aldığı tüm projeler arasında BTC’nin kendisini geliştirmek açısından ayrı bir yere sahip olduğunu belirtiyor.

Ölçüm İşleri Grubu olarak, tasarlanmış uygulama projelerini inceleyip, sayısallaştırıp, sahada uygulanmaya hazır hale getiriyoruz. Yani projenin resim halini rakamlara dönüştürüyoruz. Örneğin, bir binayı yapmaya kazı yapılarak başlanır. Binanın yapılacağı alanın dört noktasını biz belirleyip, “Burayı şu kadar kazacaksınız, şurayı şöyle yapacaksınız” diye İnşaat Grubuna teslim ederiz. Sonrasında da binanın beton işleri, varsa çelik yapısı, elektrik işleri veya ekipmanların nereye nasıl konulacağı, tamamen Ölçme Grubunun yönlendirmesiyle yapılır.

Ölçme Grubu bir hizmet grubudur, yani ana disiplin değildir şantiyelerde. Elektrik Grubu, Mekanik Grup, İnşaat Grubu, bunlar hep ana disiplindir, ama Ölçme Grubu hepsine hizmet eder. O olmadan diğer gruplar işe başlayamaz. Bir iş başlarken, devam ederken ve biterken mutlaka Ölçme Grubu o işin içindedir. Bu çok hassas ve dikkat gösterilmesi gereken bir görevdir, çünkü burada yapılan bir hata ancak iş bittiğinde ortaya çıkar.

“Arkadaşlarımızın hepsi de işlerinde son derece tecrübeli kişiler.”

Bu projede de tüm sayısal verileri ürettikten sonra arkadaşlara veriyoruz, onlar da bu verilere göre imalatları yapıyorlar. Sonrasında bizim bir yönlendirmemize gerek kalmıyor, çünkü arkadaşlarımızın hepsi de işlerinde son derece tecrübeli kişiler. Onlar hangi kademede ne yapılması gerektiğini zaten bilirler, önemli olan verilerin onlara düzgün bir şekilde gitmesi. İşimizi yaparken Tekfen Mühendislik’ten de yardım alıyoruz. Projeyi inceledikten sonra anlamadığımız ya da yanlış bir şey gördüğümüzde mutlaka konuşuyoruz. Gerekirse karşılıklı yeniliyoruz.

Burada yaptığımıza benzer bir işi BTC projesinde de yapmıştık. Orada da bir iskelemiz vardı, yaklaşık 2 km uzunluğunda. Projemizdeki iskele 1.500 metreyi aşan bir uzunluğa ulaşacak. Bu benim BTC’den sonra ikinci iskele projem. Onun çok büyük faydası oldu. BTC’de kazandığımız deneyimleri burada uyguluyoruz ve o sayede fazla zorlanmıyoruz.

“Tekfen’de hangi şantiyeye giderseniz gidin yabancılık çekmezsiniz.”

Burası küçük bir şantiye de olsa, Tekfen’in yaptığı işlerin hiçbir zaman kolayı yoktur. Özellikle bir de deniz faktörü olunca işler biraz daha zorlaşıyor. Karada çalışmanın risk faktörleri çok daha az. Çünkü istediğin yere gidebiliyorsun, kontrol edebiliyorsun. Denizde ise öyle bir imkânın yok. Ulaşım problem, ölçüm problem; her şeyimiz kısıtlı. Güneşi, rüzgârı, normal dalgayı ve en zoru ölü dalga dediğimiz dip dalgasını hesap ediyorsun... İşi etkileyen inanılmaz miktarda faktör var. Neyse ki projemiz sorunsuz bir şekilde ilerliyor.

Tekfen büyük bir aile gibidir. Hangi şantiyeye giderseniz gidin, yabancılık çekmezsiniz. Kimseyi tanımasanız bile mutlaka bir arkadaşınızın arkadaşı çıkar, yani sıcaklık devam eder. Hayatınız şantiyelerde sürdükçe dışarıda arkadaşlıklar kurma imkânınız da olmuyor, tüm dünyanız iş ortamıyla sınırlanıyor. Sosyalleşecek fazla zaman da yok zaten. Çoğu zaman yıllık izin kullanmaya bile fırsatınız olmuyor. Tabii aileler bundan olumsuz etkileniyor ama zor olsa da bir şekilde alışıyorlar. Şu anda eşim Mersin’de, haftada bir görüşebiliyoruz bu sayede.

“Toros ile aramızda uyumlu ve profesyonel bir ilişki var.”

AKTAN AKKAYA

Maliyet Kontrol Raporlama Şefi

Toros Ceyhan İskelesi, Aktan Akkaya’nın Tekfen’deki ilk projesi. Yurt dışındaki eğitimini tamamlayıp yurda döndükten sonra farklı şirketlerde Proje Kontrol Mühendisliği ve Teknik Ofis Yöneticiliği yapan Akkaya, çok hoşuna gittiğini söylediği projeye katılmak için ailesiyle birlikte Adana’ya yerleşmiş.

Bu tip projelerde Maliyet Kontrol Raporlama fonksiyonunun geniş bir görev tanımı var. Günlük, haftalık ve aylık olarak düzenli ilerleme raporlarını hazırlıyoruz, hak edişleri takip ediyoruz, sözleşmeleri hazırlıyoruz, alt yüklenicilerin işlerini ve ilerlemelerini kontrol ediyoruz, gider bazında planladığımız bütçenin içerisinde miyiz, değil miyiz; aştık mı, aşmadık mı gibi kontrolleri gerçekleştiriyoruz. Eğer bütçede öngörülmeyen bir artış varsa hangi aksiyonları alalım ki bütçeyi aşmayalım, bunun stratejilerini belirliyoruz. Bir iğne bile alsak kontrolünü sağlıyoruz. Özetle, proje başlarken yapılan bütçeye tam uyumlu bir şekilde ilerlemeye çalışıyoruz.

“Kazık çakımında kendimizle yarışıyoruz.”

Tekfen’den teklif gelince hiç tereddüt etmeden kabul ettim. Tekfen, gerçekten de çok büyük bir aile. Gerek şantiyelerde gerekse merkezle koordinasyon anlamında sistem gerçekten oturmuş. Hiçbir noktada sizi zorlamayan bir yapı var. Ayrıca herkes size yardımcı olmaya çalışıyor. İşe ilk girişimde benim hızlı bir şekilde projeye uyum sağlamam için ellerinden geleni yaptılar. Aralık ayında işe başladım, bir ay sonra kendimi ailenin bir ferdi olarak hissetmeye başlamıştım bile.

Ben daha önce Osmangazi Köprüsü’nde çalıştım. Orada da kazık çakma işlerimiz vardı, benzer bir projeydi o anlamda. Burada yaptığımız kolay bir proje değil tabii. Suyun üzerinde çalışıyorsunuz sonuçta. Ona göre tüm İSG önlemlerini almak zorundasınız, koşullara göre sürekli olarak bir planlama yapmak durumundasınız. Bu anlamda çok heyecan verici bir proje, çünkü kazık çakımında kendimizle yarışıyoruz sürekli. “Bugün şu kadar kazık çaktık, şu kadar eksiğimiz var, programa yetişmek için daha şu kadar kazık çakmamız lazım!” şeklinde sürekli takipteyiz. Bir gün planladığımızdan daha fazla kazık çaktığımızda heyecanlanıp seviniyoruz, motivasyonumuz artıyor. Adana’da bir tabir vardır, “Güneşe ateş etmek” diye. Biz de “Denize ateş ediyoruz!” diyoruz o kazıklar vasıtasıyla.

“Amacımız projeyi en ekonomik şekilde tamamlamak.”

Kazık çakma işlerinin dışında çelik imalatlarına başladık, mendirek imalatının sonuna geldik diyebilirim. Ayrıca kalıp, demir, beton imalatlarımız var, onlara da devam ediyoruz. Hedefimiz tabii ki süresinde ve kalitesinde bu işi hedeflere uygun bir şekilde bitirmek. Maliyet unsurunu fazlasıyla gözetiyoruz. Kısıtlı bir bütçemiz olduğu için çok dikkat etmek zorundayız. Giderlerimizi azaltmak için yeri geliyor klimayı bile gereksiz çalıştırmamaya özen gösteriyoruz. Amacımız projeyi en ekonomik şekilde tamamlamak.

Teknik Ofis olarak işverene karşı sorumluluklarımızın farkındayız. Tüm raporlarımızı ve çalışmalarımızı tam zamanında ve en ince ayrıntısına kadar Toros’a sunuyoruz. Bu anlamda işveren ile aramızda gayet uyumlu ve profesyonel bir ilişki var.

“Tekfen benim için aile ocağı!”

ABDULLAH SOYCAN

İnşaat İşleri Formeni

1989 yılında TAG Otoyolu ile Tekfen ailesine katılan Abdullah Soycan, daha sonra Pozantı-Ankara Otoyolu, TANAP Boru Hattı, BTC Boru Hattı Bakım Onarım projelerinde görev almış. Kızı da Tekfen bursiyeri olan Soycan, Toros İskele Projesi başlayınca ekibe katılmış.

Bu projede formen olarak tek ben varım. Ekip olarak görevimiz taşeronun yaptığı işin projeye uygunluğunu Tekfen adına kontrol etmek. Daha önceleri sahadaki işleri genellikle Tekfen’in kendi elemanları yapardı. Şimdi ise çoğunlukla işi uygun bir taşerona verip takibini sağlıyoruz. Bizler projeden gelen insanlar olduğumuz için işin nasıl yapılması gerektiğini biliyoruz, ona göre yapacağı iş konusunda taşeronumuzu yönlendiriyoruz. Bir sıkıntı çıktığı anda hemen müdahale ediyoruz.

“Kızımı sekiz sene Tekfen bursuyla okuttum.”

Taşeronumuzun elemanları kazık çakma konusunda yetişmiş, donanımlı insanlar. Dubada çalışmak apayrı bir branş. Duba nasıl durur, nasıl bağlanır, nasıl çekilir, bunlar bizim bilmediğimiz konular. Çoğunu ilk kez burada görüp öğrendim. İşimizi zorlaştıran en büyük problem, soluğan denilen dip dalgası. Bu dalga varken kazık çakamıyorsunuz, çünkü kazığı aksına oturtamıyorsunuz. Mecburen dalganın geçmesini bekliyorsunuz. Bazen günlerce beklediğimiz oluyor, hatta ayda sadece 7 kazık çakabildiğimiz zamanlar oldu.

Tekfen benim için bir aile ocağı. Ben makineciyim aslında, eskiden dozer kepçe operatörüydüm. 1978 yılında inşaat işlerine geçtim. Beş sene kadar STFA’da çalıştım, sonra Tekfen’e geldim. 33 yıldır da buradayım. Kızımı sekiz sene Tekfen bursuyla okuttum, lise ve üniversitede. Herkese nasip olmaz böyle bir yerde çalışmak. Tekfen ailesinin bir parçası olmak büyük bir gurur.

“Tekfen gibi firmaların yaşaması lazım!”

KORAY YILDIZ

Satın Alma Sorumlusu

İlk şantiye tecrübesini 2008-2014 yılları arasında farklı firmaların İnsan Kaynakları bölümünde edinen Koray Yıldız’ın Tekfen ile yolu 2015 yılında TANAP Projesi’nde kesişmiş. Polatlılı olduğu için Tekfen’in Polatlı’daki şantiyesine farklı bir görev tanımıyla Satın Alma Sorumlusu olarak katılan Yıldız, daha sonra Tekfen’deki çalışma ortamını beğenip devam etmeye karar vermiş. TürkAkım projesinde de yer alan Yıldız, kısa bir aranın ardından Toros Ceyhan İskelesi ile bir kez daha Tekfen’e dönüş yapmış.

Buradaki şantiyemiz daha önce çalıştıklarıma göre çok daha küçük, daha az sayıda insan çalışıyor. Yapı olarak da biraz farklı. Burada yapımdan ziyade taşeronun çalışmalarını yönlendirip kontrol ediyoruz. Ama sonuç itibarıyla bu da büyük bir proje. Buradaki ortamdan da keyif alıyorum.

Satın alma genel anlamda zor bir görev. Bize satın alma talepleri Oracle üzerinden geliyor. Biz bu talepleri değerlendirdikten sonra bir piyasa araştırması yapıyoruz. Tekfen Holding’in belirlediği Tek Düze Yöntemler’e (TDY) ve şirket yönetmeliklerine uygun bir şekilde, gereksinim tayinlerini en uygun fiyatla gerçekleştirmeye çalışıyoruz. İki tür satın alma var Tekfen’de; bir merkezi satın almamız, bir de lokal satın almamız var. Biz lokal satın alma ayağında görev yapıyoruz. Bir talep geldiği zaman proje yönetimi, “Bunu merkezden alalım” veya “Lokal alalım” şeklinde bir karar verir. Proje malzemelerinin alımı çoğunlukla merkez üzerinden yürür. O durumda biz de buradaki koordinasyonu sağlıyoruz.

“Ben daha önce hiç böyle bir şeyle karşılaşmadım!”

Ben Tekfen’i ikiye ayırıyorum çalışanlar açısından. Birincisi, gözünü Tekfen’de açanlar. Bu kişiler iş deneyimi olarak sadece Tekfen’i bildiklerinden, dışarıyla pek mukayese edemiyorlar Tekfen’i. İkincisi, dışarıdaki profesyonel hayattan Tekfen’e geçiş yapanlar. Dışarıdan gelen biri olarak, Tekfen’de çalışmaya başladığımda ilk dikkatimi çeken şeylerden biri çalışma süreleri oldu. Tekfen’de birine “Kaç yıllıksın?” diye sorulduğunda, mesela 10 derse bu az bulunur. Ben dört senemi tamamladığımda, halen yeni bir çalışan olarak kabul ediliyordum. Çünkü etrafımdaki hemen herkes 15, 20, 30 yıllıktı. 40 küsur yıldır çalışan büyüklerimiz var. Ben daha önce hiç böyle bir şeyle karşılaşmadım, başka arkadaşlarıma sordum, onlar da karşılaşmamışlar.

Başka sektörlerde bazı yerleşik firmalarda belki uzun süreli çalışanlar görebilirsiniz, 20-30 senelik. Ama bir inşaat firmasında böyle bir şeye rastlamak çok şaşırtıcı. Çünkü inşaat sektörü proje bazlı bir sektördür. Gördüğüm kadarıyla Tekfen, çalışanlarına değer veriyor ve çalışanları da o değerin karşılığında bir aidiyet duygusu hissediyor şirkete. Bu kültür, alışılmadık bir ayrıcalık. Her çalışan, Tekfen için inanılmaz bir kurumsal hafıza. Tekfen gibi firmaların yaşaması lazım, uzun seneler.