Tekfen Filarmoni

festivallerde

Bu yıl 30. yaşını kutlayan Tekfen Filarmoni, klasik müzik tutkunlarına unutulmaz bir yaz yaşattı. Şef Aziz Shokhakimov yönetimindeki orkestra, 50. İstanbul Müzik Festivali’nin açılışında dünyaca ünlü piyanist Kirill Gerstein’ı ağırlarken, Efes antik kentinin büyülü atmosferinde 35. Uluslararası İzmir Festivali kapsamında yeni nesil yeteneklerden Can Çakmur ile verdiği konserle de Egeli dinleyicilere eşsiz bir gece yaşattı.

Türkiye’de kültür-sanat yaşamının gelişiminde önemli bir misyona sahip olan Tekfen Filarmoni, 30. yılında klasik müzik severleri eşsiz eserlerle buluşturmaya devam ediyor.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen İstanbul Müzik Festivali’nin, 2019 yılından itibaren “Açılış Konseri Orkestrası” olan Tekfen Filarmoni, bu yıl da festivalin açılışında hafızalardan silinmeyecek bir konsere imza attı. Şef Aziz Shokhakimov yönetimindeki Tekfen Filarmoni, uzun bir aradan sonra festivale ev sahipliği yapan Atatürk Kültür Merkezi’ndeki açılış konserinde dünyaca ünlü piyanist Kirill Gerstein’a eşlik etti. Ferit Tüzün’ün Nasreddin Hoca adlı eseriyle başlayan konserde, Çaykovski’nin en sevilen eserleri arasında yer alan 1. Piyano Konçertosu ve Leonard Bernstein’ın Batı Yakasının Hikâyesi’nden Senfonik Danslar’ı seslendirildi.

Tekfen Filarmoni’nin sesi Efes’ten yükseldi

Tekfen Filarmoni’nin bir sonraki durağı ise İzmir oldu. 35. Uluslararası İzmir Festivali kapsamında İstanbul’daki programını tekrarlayan orkestra, Türkiye’nin en büyülü mekânlarından biri olan Efes antik kentindeki Celsus Kütüphanesi’nde bu kez de geçtiğimiz yıl Uluslararası Klasik Müzik Birliği (ICMA) tarafından “Yılın En İyi Genç Sanatçısı” seçilen piyanist Can Çakmur’u ağırladı.

Can Çakmur

“Çaldığımız müzik de Efes gibi, insanlığın miraslarından biri.”

Tekfen Filarmoni’nin 30. yılı kutlamasında Efes antik kenti gibi çok özel bir atmosferde çalmak nasıl hissettirdi?

Konser öncesi ilk kez Efes’i gördüm. Aklımdan geçen ilk düşünce, o üç bin yıllık tarihe, medeniyetin köklerine dokunabilecek uzaklıkta olmaktı! Çaldığımız müzik de bir anlamda medeniyetin, insanlığın miraslarından biri.

Klasik müziğin ülkemizde popüler olmadığı sır değil! Diğer yandan çok önemli klasik müzik sanatçıları yetiştirdik. Tekfen gibi özel orkestraların bu anlamda önemini nasıl değerlendirirsiniz?

Tekfen Vakfı gibi bir sivil toplum kuruluşunun uluslararası seviyede bir orkestra kurması, Türkiye’nin sanat yaşamının dünyaya açılması için büyük bir katkı. Dediğiniz kesinlikle doğru, Türkiye’den çıkan, yurt dışında özellikle çalışmalarını sürdüren her kuşaktan müzisyen için de bizi bir araya getiren bir platform sunuyor Tekfen Filarmoni.

Bundan birkaç yıl önceki söyleşinizde, “Hayatım boyunca yapmak istediğim işi buldum” demiştiniz. Bizim gibi ülkelerde yetişen gençler için bu biraz zor. Yapmak istedikleri şeyi bulan ya da arayan gençlere neler tavsiye edersiniz?

Çok zor günlerden geçiyoruz. İmkânlar gittikçe daralıyor. Her türlü umuda, güzelliğe, medeni ve insanî olana sığınmaya ihtiyacımız var. Hayatın bütün zorlamasına karşı insancıllıktan, meraktan ve araştırmacı ruhtan taviz vermemek çok önemli.

Söyleşide dile getirdiğiniz şeylerden biri de “Kesinlikle bir döneme ya da tarza ait olmak istemiyorum”du. Can Çakmur, bu zaman dilimi içerisinde kendi tarzını yarattı mı? Ya da hâlâ aynı fikirde mi “ait olmama” konusunda?

Bu sözlerin hâlâ arkasındayım. Farklı dönemlerde, çeşitli bestecilik tarzları, çeşitli yorumculuk akımları ilgimi çekiyor. Bu esnekliği korumayı isterim, kendimi bir rutine alıştırmak istemiyorum. Son dönemde etno-müzikoloji ilgimi çekiyordu, bunun üzerine bir CD kaydı yaptım. Şu anda tekrar Schubert üzerine çalışmaya başladım. Önümüzdeki yıllarda hemen bütün piyano parçalarını seslendireceğim ve kayıtlarını yapacağım.

Tekfen Filarmoni’nin pandemide kaydettiği yeni albümü “Dance” tüm dijital platformlarda

Müziğin birleştirici gücüne inanarak çıktığı yolda 30. yılını geride bırakan Tekfen Filarmoni, sahnelerden ayrı kaldığı pandemi döneminde kaydettiği albümü “Dance” ile bu kez de farklı bir platformda klasik müzikseverle buluştu. Dört eserden oluşan albüm, insanların beraberce kutlamalar yapmaya duyduğu özlemle, neşe içinde bir arada olmanın önemine dikkat çekiyor.

30. yaşını zengin programlarla kutlayan Tekfen Filarmoni’nin daimi şefi Aziz Shokhakimov yönetiminde kaydettiği “Dance” albümündeki eserlerin tümü dans temasında buluşuyor. Sıkı pandemi önlemleri nedeniyle hayatın durma noktasına geldiği bir dönemde, 2021 Mart ayında İzmir Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde kaydedilen albüm için seçilen eserler, insanların neşeli olmaya ve kutlamalar yapmaya duyduğu özlemden yola çıkılarak belirlendi.

Beethoven, Béla Bartók, Ahmed Adnan Saygun ve Ferit Tüzün’e ait eserlerden oluşan albümün en uzun eseri, Beethoven’ın Richard Wagner tarafından “dansın yüceltilmesi, dansın en ulvi haliyle tasviri” diye tanımladığı 7 numaralı Senfonisi. Macar besteci Béla Bartók’un Erdel ezgilerine dayanan altı kısa dans parçasından oluşan “Romen Dansları” eseri ise dinleyenlerde adeta ritim tutma isteği uyandırıyor.

Anadolu motiflerini müziklerine ustalıkla taşıyan Ahmed Adnan Saygun ve Ferit Tüzün’ün besteleri de, Tekfen Filarmoni’nin albüm kaydı için icra ettiği eserler arasında yer alıyor. Saygun’un 14 opus numaralı üç bölümden oluşan “Orkestral Suiti”, Türk dansları olan zeybek, halay ve horondan esinleniyor. Ferit Tüzün’ün daha sonra “Nasreddin Hoca” adını alan “Humoresque” adlı bestesi ise, üflemeli ve vurmalı çalgıların yoğun kullanımı ile zengin bir orkestrasyona sahip. Nadiren çalınan ve kaydedilen bu iki eser de dinleyicilere gerçek bir keşif olanağı sunuyor.

Albüm dijital platformlarda müzikseverlerle buluştu

Tonmeisterlığını Pieter Snapper’ın üstlendiği albümün dans temasını yansıtan kinetik albüm kapağı ise genç grafik tasarımcı Abdu Pala’ya ait. Dance albümüne Apple Music, Deezer, Fizy, Muuds, Spotify, Tidal ve YouTube Music gibi dijital platformlar üzerinden ulaşabilirsiniz.