Tekfen Vakfı’ndan
Çapa Tıp Fakültesi’ne yeni bağış
Tekfen Vakfı’nın, İstanbul Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne pandemi döneminde başlattığı cihaz yardımları devam ediyor. Vakıf, son olarak hastanenin Kardiyolojik Onkoloji Birimi’ne Taşınabilir Doppler Ekokardiyografi cihazı bağışladı. Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cafer Zorkun, yakın zamanda “Cardio-Oncology Centre of Excellene in Gold Status” unvanına layık görülen birimin bu başarısında Tekfen Vakfı’nın sağladığı ekipmanın önemli katkısı olduğunu söyledi.
2020 yılında Covid-19 salgınının baş göstermesi üzerine İstanbul ve Adana’da toplam 8 pandemi hastanesine tıbbi cihaz desteğinde bulunan Tekfen Vakfı, son olarak İstanbul Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nin pandemi döneminde en yoğun çalışan bölümlerinden Kardiyolojik Onkoloji Birimi’ne Taşınabilir Doppler Ekokardiyografi cihazı bağışladı.
Vakıf, 2020 yılında da yıpranan cihazları yenilemek üzere Kardiyoloji Bölümü’ne 7 adet aritmi ve tansiyon holteri ile yoğun bakım biriminde kullanmak üzere 1 adet görüntüleme cihazı, 2 adet EKG cihazı, 2 adet defibrilatör, 10 adet üç motorlu yoğun bakım hasta karyolası, 50 adet temassız ateş ölçer, 100 adet analog tansiyon aleti ve 5 adet bilgisayarlı radyografi cihazı bağışında bulunmuştu.
İstanbul Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cafer Zorkun
“Birimimiz, Uluslararası Kardiyo-Onkoloji Derneği tarafından ‘Cardio-Oncology Centre of Excellene in Gold Status’ unvanına layık görüldü. Hekimlerimizin azmi ve zorlu mücadelesinin yanı sıra Tekfen Vakfı’nın bağışladığı ekipman da bu başarıya önemli katkı sağladı.”
Öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Kariyer yolculuğunuzu ve yarınlarla ilgili hedef ve hayallerinizi dinleyebilir miyiz?
Antakya’da doğdum. İstanbul Tıp Fakültesi mezunuyum. Kardiyoloji eğitimimi Polonya’daki The John Paul II Hospital, Collegium Medicum, Jagiellonian Üniversitesi’nde tamamladım. Harvard Tıp Fakültesi, TIMI Çalışma Grubu’nda Post Doctoral Fellow (Doktora Sonrası Araştırmacı) olarak çalıştım. Türkiye'ye dönünce sırasıyla İstanbul Mehmet Akif Ersoy ve Yedikule Göğüs Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastaneleri’nde görev yaptım. 2015 yılında Kardiyoloji Doçenti oldum. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yaptığım sırada, 2016 yılında kanser ve tedavisinin kardiyak yan etkilerini konu alan Kardiyo-Onkoloji Birimi’ni kurdum. 2018 yılında ise Türk Kardiyoloji Derneği Kardiyo-Onkoloji Proje Grubu’nun kuruluşunu gerçekleştirdim. Ardından, mezunu ve mensubu olmaktan gurur duyduğum, yuva olarak gördüğüm İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı’nda göreve başladım. 2020 yılında ABD’de sınava girerek “Kardiyo-Onkoloji Yeterlilik Belgesi” aldım. Kalp hastalıklarından arınmış bir dünyada, kanser hastalarının tedavisinin en sorunsuz şekilde yürütüldüğünü görebilmek en büyük hayalim.
Kardiyo-Onkoloji Birimi hakkında kısaca bilgi alabilir miyiz?
Onkoloji dev adımlarla ilerleyen bir bilim dalı. Yeni tedavi yöntemleri kanser kaynaklı ölüm oranlarını büyük ölçüde azaltıp, beklenen yaşam sürelerini artırdı. Ancak uygulanan kemoterapi, radyoterapi ve immunoterapilerin hemen, erken ya da çok daha geç dönemde ortaya çıkan kalp ve damar sistemiyle ilgili yan etkileri, ölüm sebepleri arasında önemli bir yer tutmaya başladı. Kalp yetersizliği, ritim bozukluğu, hipertansiyon, kapak hastalıkları, arteriyel ve venöz emboliler ile karşımıza çıkan ve kardiyotoksisite diye adlandırabileceğimiz hastalıklar, bu tedavilerden sonra görülen en önemli yan etkiler.
Kardiyo-onkoloji, kanser tedavisi gören hastaların (tedavi öncesinde değerlendirmeye başlayarak, tedavi sırasında ve yaşam boyu sürecek takiplerinde) kalbini olası yan etkilerden korumayı hedefleyen; başta kardiyoloji, tıbbi onkoloji, radyasyon onkolojisi, hematoloji ve kanser cerrahisi uzmanlık dallarının iş birliğine dayanan bir disiplin. Amacı, hastaları kardiyotoksisiteden mümkün olduğunca korumak. Eğer hasta daha önce tedavi almış ve kardiyotoksisite gelişmişse, süreci değerlendirip ona göre yönetmek de kardiyo-onkolojinin ilgi alanına giriyor. Bu konuda eğitimli ve deneyimli bir kardiyolog ile onkologdan oluşan kardiyo-onkoloji ekibi, hem kanser tanısı alan hastaların kalp sağlığını koruyor hem de etkin kanser tedavisi almalarını sağlıyor.
Dünyada kardiyo-onkoloji, 2008 yılında örgütlenmeye başladı. İlk kardiyo-onkoloji ünitesi ABD’de meşhur Mayo Clinic’te kuruldu. Benim bu konuya ilgim 2007-2009 yılları arasında Harvard Tıp Fakültesi, TIMI Çalışma Grubu'nda bulunduğum sırada başladı. O yıllarda aynı binadaki Dana-Farber Kanser Enstitüsü’nde yapılan multidisipliner vaka toplantılarına katıldım. Sonraki yıllarda çalışmaya başladığım Yedikule Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapılan yüksek sayıdaki kanser cerrahisi ameliyatlarından önce ve sonra yaptığım muayene ve hasta takipleri, resmi olarak kardiyo-onkoloji adı taşımasa da bu alandaki faaliyetlerimin başlangıcı oldu.
İstanbul Tıp Fakültesi’nde (yaygın olarak bilinen adıyla Çapa’da) faaliyet gösteren bu birim ne zaman ve nasıl kuruldu? Uluslararası dernek üyeliği ne zaman başladı?
2016 yılında kısa adı IC-OS olan International Cardio-Oncology Society üyesi oldum. En başından beri, çalıştığım Kardiyo-Onkoloji Birimi’ni uluslararası alanda tanınır hale getirmek ve akredite edebilmek en büyük hedefimdi. Kardiyo-Onkoloji Birimleri 2019 yılı sonunda İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nde, 2020 yılı Temmuz ayında da İstanbul Tıp Fakültesi’nde faaliyete başladı. 2021 yılında yaptığımız başvuruyu değerlendiren IC-OS, İstanbul Üniversitesi’ni akredite ederek kardiyo-onkoloji alanında en üst derece sayılan “Center of Excellence in Gold Status” olmamızı sağladı.
“Centre of Excellence in Gold Status” sertifikasına sahip olmak için ne yapmak lazım? Ülkemizde bu unvana sahip başka hastane birimi var mı?
Aday kurum içerisinde kardiyoloji, tıbbi onkoloji, radyasyon onkolojisi, hematoloji, immunoloji, radyoloji, kanser cerrahisi, anesteziyoloji, patoloji, acil servis ve rehabilitasyon alanlarında (hem erişkin hem de pediyatrik uzmanlık dalları) vaka ve eğitim toplantılarının yer aldığı yeterli ve düzenli iş birliği olmalı. İstanbul Üniversitesi’nin bu şartlara sahip, kardiyoloji ve onkolojinin tüm dallarında çok güçlü bir pediyatrik ve erişkin öğretim üyesi kadrosu var.
Ayrıca görevli olan kardiyoloğun “Kardiyo-Onkoloji Yeterlilik Belgesi” sahibi olma şartı bulunuyor. Bunların dışında Kardiyo-Onkoloji Birimi’nin laboratuvar ve görüntüleme gibi tıbbi olanaklarla hizmet verdiği hasta sayısı da önemli. Muayeneye ayrılan zaman, laboratuvar ve görüntüleme gibi uygulamalara ulaşabilme süresi de önemli değerlendirme kriterleri arasında. Dünyadaki diğer tıp fakültelerinde olmayan bir özelliğimiz de Kardiyo-Onkoloji dersinin 2020-21 öğretim yılından bu yana İstanbul Tıp Fakültesi müfredatında (hem Türkçe hem de İngilizce tıp programlarında) yer alması. Yapılan kurumsal başvuruyu IC-OS yeterlilik komitesi değerlendirip karar veriyor. Türkiye’de bu unvana sahip başka bir kurum yok.
Birim için gelecek hedefleriniz neler?
İstanbul Tıp Fakültesi ve Onkoloji Enstitüsü’nde eğitimini tamamlayan her öğrencinin ya da tıpta uzmanlık öğrencisinin, kanser ve kalp hastalıkları konusunda uluslararası standartlarda bilgi ve beceriye sahip olması öncelikli hedefim. Bu sayede göreve başlayacakları her yerde kardiyo-onkoloji konusunda donanımlı olacaklar. Ayrıca İstanbul Üniversitesi hastanelerinde tedavi gören ya da takip edilen tüm hastalara verilen hizmet standardı da çok yükselecek. Bir sonraki aşama, bu konuda ulusal ve uluslararası eğitim programları açarak tecrübemizi sonraki kuşaklara aktarmak.
Kanser tanısı alan her hastanın, uygulanacak tedavi öncesinde kardiyolojik muayeneden geçmesi kardiyo-onkolojinin nihai hedefi. Bu hastalara umut aşılayabilmek mükemmel bir duygu. Tedavileri sona erdiğinde yüzlerinde beliren gülümsemenin ise tarifi yok.
Bu unvan, genç yetenekler arasında kadronuza dahil olmak için bir cazibe yaratıyor mu?
Kardiyo-onkoloji çok yeni ama hızla gelişen bir disiplin. İstanbul Üniversitesi’nin köklü geçmişi, nitelikli uzman kadrosu ve kaliteli eğitimi sayesinde emekleme dönemini hızla geçeceğini düşünüyorum. Hızla modernize edilen, hem yerinde hem de Hasdal Kampüsü’nde yeniden yapılanmakta olan hastanelerimizin kardiyoloji ve onkoloji alanında oldukça deneyimli kadrolarından alacakları yüksek standartlardaki eğitim, uluslararası alanda güçlü bir destek olacak öğrencilerimize. Gururla anlatacaklar İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki öğrenim deneyimlerini.
Tıp literatürüne katkılarınız konusunda da bilgi alabilir miyiz?
Hastanemizde çok kısa bir zaman dilimi içerisinde önemli deneyimler kazandık. Dünyada kardiyo-onkoloji birimi bulunan hemen her hastane ile güçlü bir iş birliğimiz var. Kardiyo-Onkoloji Birimimiz, yoğun ve ağır kemoterapi altında kalp sağlığı bozulan, radyoterapi ile ritim bozukluğu ortaya çıkan hastalarda yeterli kardiyoloji desteğiyle kanser tedavisine devam edilebildiğini gösteren ve dünyada çok az merkezde yapılabilen öncü çalışmalarda yer aldı.
Yeni yayımlanan Avrupa Kardiyoloji Derneği Kardiyo-Onkoloji Kılavuzu yayın komitesinde Türk Kardiyoloji Derneği’ni temsilen yer aldım. Sonuçlarını diğer ülkelerdeki meslektaşlarımızla her fırsatta paylaştığımız, uluslararası kılavuzlara katkıda bulunacak, hatta yönlendirebilecek kayıt ve klinik çalışmalarımız devam ediyor.