Tekfen'in mühendislik üssü
Tekfen Mühendislik
1984 yılında, Tekfen İnşaat’a mühendislik hizmetleri vermek amacıyla kurulan Tekfen Mühendislik, günümüzde faaliyetlerini yaklaşık 450 kişilik bir ekiple, çokdisiplinli bir mühendislik şirketi olarak devam ettiriyor. Tekfen Taahhüt Grubu bünyesinde üstlendiği projelerin yanı sıra dış müşterilere de hemen hemen tüm mühendislik disiplinlerinde hizmet veren Tekfen Mühendislik, konsept tasarımdan temel mühendisliğe, proje yönetiminden kontrollük hizmetlerine, detay mühendislikten dijital çözümlere kadar çok geniş bir yelpazede çözüm üretebiliyor. Şirket, 3-D simülasyon modelleri, BIM (Yapısal Bilgi Modellemesi) ve doküman yönetim sistemleri dahil, teknolojik olarak en güncel ve gelişmiş sistemleri kullanıyor.
Dünyada sektörlerinin önde gelen global mühendislik ve inşaat firmaları arasında aranan bir çözüm ortağı olan ve çeşitli uluslararası iş birliklerine imza atan Tekfen Mühendislik, yenilenebilir enerji başta olmak üzere sürdürülebilirlik alanında da önemli çalışmalar gerçekleştiriyor. Yüksek mühendislik yetkinliği ve teknoloji gerektiren işlerle kendini ayrıştırarak özellikle tasarım ve proses mühendisliği alanında büyümeyi amaçlayan Teken Mühendislik’in hedefinde, Tekfen Taahhüt Grubu için değer yaratan ve yurt dışındaki varlığını günden güne güçlendiren global bir mühendislik şirketi olmak var.
T-Bülten’in bu sayısında, mühendislik dünyasında neler olup bittiğini, şirketin mevcut ve gelecekteki projelerini, her biri bu hedeflere katkıda bulunmak için farklı görevler üstlenen Tekfen Mühendislik çalışanlarından dinledik.
METİN ZAĞYAPAN
Tekfen Mühendislik Genel Müdürü
“Hedefimiz global bir firmaya dönüşmek.”
Türkiye’nin en yetkin mühendislik şirketlerinden biri olan Tekfen Mühendislik’in özellikle son yıllarda önemli ölçüde büyüdüğünü ve stratejik öncelikler doğrultusunda kendisini geliştirdiğini belirten Metin Zağyapan, dijital çözümler, sürdürülebilir teknolojiler, yenilenebilir enerji, modüler tasarım ve savunma sanayi gibi alanların şirketin öncelikleri arasında yer aldığını söylüyor. Yurt dışından önemli teknoloji sağlayıcıları ile iş birlikleri geliştiren şirket, farklı mühendislik alanlarındaki uzmanlığını Amerika, Avrupa ve Afrika gibi pazarlara da taşımayı hedefliyor.
1973, Erzurum doğumluyum. Ankara Koleji’nin ardından ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü bitirdim. İngiltere Imperial College’ta deprem mühendisliği üzerine yüksek lisans yaptım. Çalışma hayatıma Özbekistan’da, sahada başladım. Bir buçuk yıl kadar saha tecrübesinin ardından tekrar İngiltere’ye döndüm ve Edinburgh Napier Üniversitesi’nde doktora programına başladım. Ancak iki yıl sonra burs bütçesinin kısıtlı olması nedeniyle bırakmayı tercih edip çalışma hayatına atıldım.
İlerleyen dönemlerde, İngiltere’de ağırlıklı olarak enerji santralleri üzerinde çalışmalar yaptım. O süreçte daha çok ağır ekipman temelleri dediğimiz, türbinlerin dinamik temellerinin tasarımlarında çalıştım. Sonrasında nükleer santraller üzerine çalışmalarım oldu. Nükleer santral kapsamında ileri düzeyde sonlu elemanlar analizleri yapıyorduk. Teknik bakımdan çok ağır işlerdi ama çok büyük bir keyifle çalıştım. 10 yıl kadar İngiltere’de yaşadıktan sonra evlendim ve eşimle birlikte çocuğumuzun Türkiye’de doğmasını istediğimiz için memlekete döndük.
“Tekfen Mühendislik gelişen ve dönüşen bir firma.”
2006 yılıydı, Tekfen Mühendislik’te işe başladım. O yıl Bulgaristan’da bir iş almıştık, bir termik enerji santrali projesiydi ve benim de o yönde tecrübem vardı. O projenin yöneticisi oldum. O gün bugündür Tekfen Mühendislik’te çeşitli kademe ve projelerde görev aldım. Strateji, iş geliştirme ve tekliflerden sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı yaptım. Son olarak da geçtiğimiz günlerde Tekfen Mühendislik Genel Müdürlüğüne atandım.
Tekfen Mühendislik’te iş süreçlerimizde belirli plan ve stratejiler dahilinde ilerliyoruz. 2006’da 80 kişiydik, şimdilerde yaklaşık 450 kişiyiz. Önemli dönüşümler yaşadık, ilerlemeler kaydettik. Örneğin, başladığım yıllarda Proses Grubumuz yoktu, Elektrik ve Enstrüman Grubu birlikte çalışıyordu. Borulama Grubumuz vardı yine ama ekipman tasarım işleri de o ekip tarafından yürütülüyordu. Geçen süre içinde disiplinlerimizi çeşitlendirdik. Değişen koşullar, stratejik öncelikler ve ihtiyaçlar doğrultusunda yeni yapılanmalara imza attık.
“Sürdürülebilir projelerde mühendislik yetkinliği yüksek işleri hedefliyoruz.”
Oluşturduğumuz strateji doğrultusunda adım attığımız konulardan biri de sürdürülebilirlik oldu. Sürdürülebilirlik merkezli projeleri hangi teknolojilerle ele alacağımız önemliydi. Örneğin, bu kapsamda bir güneş enerjisi projesine imza attık. Açıkçası Tekfen Mühendislik açısından görece kolay bir işti. Bunun yanı sıra kendi Grup Şirketlerimiz bünyesinde, yenilenebilir enerji odaklı projeler gerçekleştiriyoruz: Tekfen İmalat’ın, Ceyhan İmalat Tesisi’nin, yine Ceyhan’daki Sürdürülebilirlik Merkezi’nin çatılarına kurulan güneş panelleri ya da Nevşehir’deki yeraltı deposu gibi. Geleceğin yakıtı olarak bakılan hidrojen de önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra biyo-nafta, sürdürülebilir havacılık yakıtları, biyo-yakıtlar ve yoğunlaştırılmış güneş enerjisi gibi alanlar üzerinde duruyoruz. Mühendislik yetkinliği yüksek işleri hedefliyoruz.
“Teknoloji sağlayıcı firmalarla yakın çalışıyoruz.”
Yenilenebilir enerji projelerinde teknoloji sağlayıcı firmalarla yakın çalışıyoruz. Bu kapsamda, Honeywell UOP ya da AXENS gibi firmalarla iş birliklerimiz var. Takip ettiğimiz bir başka sürdürülebilirlik teknolojisi ise plastiğin geri dönüştürülmesi. Kısacası, plastiğin piroliz sentez yöntemi ile çok yüksek basınçta yeniden hammadde olarak kullanılması. Bu alanda da yine teknoloji sağlayıcı firmalarla birlikte projeler geliştiriyoruz.
Tüpraş, geçtiğimiz yıl İzmir Rafinerisi’nde bir sürdürülebilir havacılık yakıtı (Sustainable Aviation Fuel - SAF) projesine başladı. Biyolojik atıklardan uçak yakıtı yapacaklar. Projenin lisansı Honeywell UOP tarafından veriliyor. Tekfen Mühendislik olarak bizim hem UOP ile anlaşmamız hem de Tüpraş ile mühendislik çerçeve sözleşmemiz bulunuyor. Biz genelde “detay mühendislik” olarak tanımlanan iş süreçlerinin yönetimini gerçekleştiriyoruz. Bu proje özelinde, Ön Mühendislik ve Tasarım (FEED) aşamasında rol almak üzere görüşmelerimiz sürüyor. Anlaşma sağlandığı takdirde, SAF’ın, ileride bizim için benzer projelerin kapısını açacağını düşünüyorum.
“Modüler üretim modeli günden güne yaygınlaşıyor.”
Mühendislik sektörü her geçen gün değişiyor. Özellikle ulaşması zor ve güvenliğin sınırlı olduğu bölgelerde, modüler üretim çok önem kazandı. Üretimi sahada yapmaktansa, fabrikada modüller şeklinde imal ederek bölgeye göndermek şeklinde yürüyen bir süreç bu. Detay mühendisliğinin bizim, ekipman üretiminin ise yine Taahhüt Grubumuz bünyesindeki imalat tesisleri tarafından gerçekleştirileceği bir iş modeli tasarlıyoruz. Mısır’daki SUEZ Rafinerisi için yapılan Thiolex-Regen üniteleri, bu iş modeliyle ortaya çıkan çalışmalarımızdan biri.
Modüler tarafta, tüm Grup Şirketlerine fayda sağlayabilecek projeler çıkıyor. Detay mühendislik, statik ekipmanların imalatı ve bu imalatların birleştirilmesi gibi tüm aşamaları bir arada yapabilen firma çok az ve bunlardan biri de Tekfen. Bu uygulamalar sahada istenildiği takdirde, biz yine aynı şekilde iş süreçlerinin tamamını Tekfen olarak karşılayabiliyoruz. Sahada zaten diğer firmalara karşı çok büyük avantajımız var. Tekfen’in avantajlarından biri de Grup Şirketleri arasında oluşan sinerji. Mühendislik, imalat, yapım… Bunların birlikteliğinden güzel projeler çıkabiliyor. Bunun yanı sıra farklı iş kollarının bakış açısı verimlilik, bütçe gibi konularda önemli faydalar sağlayabiliyor. Yukarıda bahsetmiş olduğum modüler iş kolumuz da esasen bu sinerjiden besleniyor.
“Savunma sanayisinde gelişiyoruz.”
Savunma sanayisine yönelik projelerle de ilgileniyoruz. Şimdilerde TEİ‘nin bir projesini tamamlamak üzereyiz. Bu, bir dijital dönüşüm projesi. Biz dijitalleşmeye de tıpkı sürdürülebilirlikte olduğu gibi, daha komplike taraftan bakıyoruz. Tabii ki şirket yapısının dijitalleşmesi de önemli ama bizim temel hedefimiz, iş süreçlerindeki dijital dönüşümden ziyade üretimin dijitalleşmesi. Üretimin dijital araçlarla gerçekleştirilmesi, henüz gerçekleşmeden yönlendirme yapabilecek arıza tahmin sistemlerinin kurulması, tesislerin yönetim sistemlerinin dijitalleştirilmesi, tüm sistem çalışmalarının dijital düzlemde takip edilmesi, düzeni bozan sinyallerin tespit edilip önlem alınması gibi… TEİ için yaptığımız proje de bir Üretim Yürütme Sistemi (Manufacturing Execution System - MES).
Dijital tarafta Hexagon, Aveva, Aspen Tech gibi firmalarla çalışıyoruz. Bu firmalar yazılım sağlayıcıları ama bu yazılımın projeye entegrasyonu ve geliştirilmesi gerekiyor. İşte biz bu noktada devreye giriyoruz. TEİ ile ilk projemiz aslında, GE Digital’in geliştirmiş olduğu bir yazılımın uygulanmasıydı. Savunma sanayisinde hayata geçirdiğimiz bir diğer projemiz ise GÖKBEY helikopter motorunun test altyapı sistemlerinin kurulması. Bu proje halen devam ediyor. Bizim için savunma sanayi sektöründe bir referans proje aynı zamanda.
“Yurt dışında daha fazla iş almayı amaçlıyoruz.”
Bizim hedefimizde yurt dışına açılarak global bir firma olmak var. Azerbaycan’da, Katar’da çok iyi bilinen bir firmayız. Kenya’daki ofisimiz ile birlikte yavaş yavaş Afrika pazarında yükseliyoruz. Amerika ve İngiltere gibi daha büyük pazarlarda da ofisler açtık. Bu ülkelerde yeni işler almayı amaçlıyoruz. Amerika’da daha çok ulaştırma ve altyapı tarafında iş geliştirme faaliyetleri yürütüyoruz. Parsons gibi Amerika’nın bu alandaki en büyük firmalarından biriyle yaptığımız görüşmeler sonucunda sözleşme imzaladık. Parsons’tan gelecek projeleri tamamladıkça çok daha fazla firmanın kapısını çalacağız elbette. Türkiye’deki otoyolların büyük çoğunluğunda Tekfen imzası var. Çanakkale Köprüsü, bunun en iyi örneklerinden biri. Ulaştırma ve altyapı bizim kuvvetli bir kasımız. Bu alandaki uzmanlığımızı yurt dışına daha çok taşımamız gerektiğini düşünüyoruz.
DENİZ DALKILIÇ
Mühendislik, Proje Yönetimi ve Kontrol Genel Müdür Yardımcısı
“Tekfen’de çalışmaya başladığımda ne kadar büyük ve kurumsallaşmayı başarmış bir firma olduğunu gördüm.”
Uzun yıllar Foster Wheeler’da mühendis ve yönetici olarak çalıştıktan sonra Tekfen Mühendislik’e katılan Deniz Dalkılıç, Tekfen’i, global firmalara göre çeşitli kısıtları olsa da insani değerlere sahip, yetkin ve kurumsal bir firma olarak tanımlıyor.
1993 yılında ODTÜ Elektronik Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra Foster Wheeler Bimaş A.Ş.’de (daha sonra Amec Foster Wheeler ve ardından Wood ismi altında) Enstrüman ve Otomasyon Mühendisi olarak çalışmaya başladım. Foster Wheeler, endüstriyel tesislerin tüm detay mühendisliğini yapan bir firma. Detay mühendislik, nakış işler gibi yapılması gereken ve üzerinde titizlikle çalışılması zorunlu olan bir mühendislik alanı. Ben ise yapı olarak sabırsız bir insanım baktığınızda. Ama yaptığım işe göre uyarladım ve geliştirdim kendimi zaman içinde. Orada çalışmaya başladıktan sonra şirketin İtalya merkez ofisinde iki sene eğitim gördüm. 26 yıl Foster Wheeler’da çalıştım; son 10 yılımda da mühendislik direktörüydüm şirketin İstanbul’daki ofisinde. Çeşitli projelerde yönetici olarak çalıştım. EPC ve EPCM tarzı birçok projede, global ölçekte büyük müşterilerle çalışma şansım oldu.
“Tekfen Mühendislik’te önemli bir Dönüşüm Projesi gerçekleştirdik.”
Tekfen Mühendislik’te 2020 Kasım ayında operasyonel mükemmeliyetten sorumlu olarak işe başladım. Operasyonel mükemmeliyetin görevi, öncelikle kalite ve verimliliği artırmaya yönelik çalışmalar yapmak. Daha önceki tecrübem çoğunlukla proje yönetimi ve mühendislikti. Oysa buradaki görevimde işin içine teknik konuların yanı sıra insan kaynakları, IT gibi şirketin destek birimleri de girdi. Tüm fonksiyonlarla sürekli irtibat halinde olmam gerektiğinden, birçok farklı alanla ilgilenmem gerekti. Güzel de oldu. Burada birçok verimli çalışma ve dönüşüm projesi yaptık; Tekfen Mühendislik’in hangi yönde gelişebileceğine dair ayrıntılı ve değerli çalışmalar gerçekleştirdik.
Bu çalışmaların amacı hem gelişime açık yönlerimizin hem de şirketin büyüme potansiyelinin belirlenmesiydi. Bunun için değişim sağlayacak konuları ortaya çıkartmak üzere ilk etapta 6 çalışma grubu oluşturduk. Her grupta 20’ye yakın Tekfen Mühendislik çalışanı vardı. Her çalışma grubunun başına da iki üst düzey yönetici atadık, mentorluk yapmak üzere. Yani tepeden kararlar vermek yerine, görüş ve önerilerin mümkün olduğunca aşağıdan yukarıya çıkmasını istedik. Bu grupların çalışması neticesinde, önce 32 tane alt başlık belirledik. Bu başlıkların her biri için çalıştaylar yapıldı ve sunum dosyaları hazırlandı. İkinci etapta ise bazı konular birleştirildi ve bunlar 8 ana projeye indirgendi. Projelerin her biri için raporlar hazırlandı ve aksiyon planları oluşturuldu.
Nihayetinde oldukça önemli bir çalışma ortaya çıktı. Bence çalışmanın en çarpıcı özelliği, çalışanların geniş katılımıyla gerçekleştirilmiş olması. Ekipler hafta sonları bir araya gelip diğer ekiplere sunumlar yaptı, konular karşılıklı tartışıldı. Gruplar farklı disiplin ve fonksiyonların görev aldığı karma bir şekilde oluşturulduğundan, herkesin birbirini tamamlaması ve daha iyi anlaması sağlandı. Örneğin, İnsan Kaynakları grubuna bir proje yöneticisi de girdi. Meselelere farklı yönlerden bakabilmek katılımcıları oldukça geliştirdi; herkesin şirketi daha iyi tanıması ve işlerin nasıl yürüdüğünü anlaması açısından etkin bir çalışma oldu.
“Önemli olan projelerin zamanında ve bütçesi içinde tamamlanması.”
Tekfen Mühendislik’teki ilk iki yılımda operasyonel mükemmelliyet konusunda çalıştıktan sonra, geçen senenin Ekim ayından itibaren Mühendislik, Proje Yönetimi ve Proje Kontrolden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak yeni bir görev üstlendim. Çalışma yaptığım temel alan, projelerde kritik konuların üzerinden geçip darboğaz oluşturan ya da sorun çıkabilecek konuları tespit edip çözmek ve bunu sağlayacak gerekli önlemleri almak. Bir proje planlandığı gibi ilerlemiyorsa, sorunun köklerini araştırarak, “Neden ilerlemiyor, kaynak ihtiyacı mı var, dışarıdan uzmanlık desteği mi gerekiyor, öyleyse o ek kaynağı nasıl sağlarız?” gibi konulara eğilmek söz konusu. Diğer yandan, müşteriyle ilgili bir sorun varsa onu gidermeye de çalışıyoruz. Bizim için önemli olan, projelerin zamanında, bütçesi içerisinde kaliteden, iş sağlığı ve emniyetten, çevre güvenliğinden ödün vermeden ve hedeflenen amaca uygun olarak, sözleşme gerekleri doğrultusunda tamamlanması. Benim görevim de bunu sağlamak.
“Yerel bir firmada çalışmanın avantajları var.”
Açıkçası, ben Tekfen’e ilk geldiğimde ne kadar büyük ve iyi bir firma olduğunu görüp şaşırmıştım. Çünkü uzaktan hiç kimse bu firmayı yeterince tanımıyor; ben tanımıyordum en azından. Özellikle kurumsal anlamda çok beğendim. Global şirketlerde ana merkeziniz uzakta bir yerde oluyor. Siz de onların işine geldiğiniz kadar var oluyorsunuz. Tekfen açıkçası insani değerlere çok daha saygılı bir firma. Global firmalar, çalışanlarıyla birçok konuda oldukça katı ve uzak ilişkiler kurarken, buradaki yaklaşım öyle değil.
Tabii ki teknik anlamda ilerlememiz gereken yerler var. Global şirketlerin rahatlığı, bünyelerinde hemen her konuda uzmanlaşmış kişilerin bulunması. Örneğin, yeterli deneyim sahibi olmadığımız bir konuda proje alındığında, biliyorsunuz ki şirketin dünyadaki başka bir ofisinde bu konuda uzmanlık sahibi çalışanlar var. O zaman, “Ben çekirdek bilgiyi oradan alırım,” diyebiliyorsunuz. Burada ise o şansınız pek yok. Her şeyi şirket içindeki kaynaklarla yapmalısınız. Bu nedenle daha küçük bir ekiple iş yapmanın zorluğu farklı. Buna karşın, şirket içindeki kaynakları değerlendirmek, planlamak ve kontrol etmek daha kolay. Ayrıca çalışanların çok yönlü gelişimini ve motivasyonunu sağlamada bazı avantajlar yaratıyor.
“Bu sektörde çalışan kazanır!”
Ben bir mühendis olarak bu sektörde olmaktan mutluyum, işimden zevk alarak çalışıyorum. Ama zor bir sektör bu! Kariyerinin başında olan genç arkadaşlara birincil tavsiyem, hangi yönde ilerlemek istediklerine doğru karar verip sabırlı olmaları. Benim Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun olduğum yıllarda telekomünikasyon sektörü yeni parlamıştı ve bankacılık da çok revaçtaydı. Arkadaşlarımın birçoğu bu sektörlere gitti. Fakat bu kez de çok yığılma ve sonucunda değersizleşme oldu. Şu anda da yazılım sektörü çok revaçta. Gençlerin çoğu bu alana yöneliyor. Fakat o da bir doyum noktasına gelecek.
Bu yüzden, piyasada o anda ne revaçtaysa doğrudan ona yönelmek gerine, aslında biraz geride durup dikkatlice bakmak lazım. O alan sizin için ne kadar doğru, size ne kadar uyuyor, ne kadar keyif veriyor? Şu anda bulunduğum sektör o yüzden çok kıymetli. Çok niş bir sektör, az çalışanı var ve çalışanlar oldukça değerli. Türkiye’de bu sektörde çalışanların sayısı 500’den az. Belirli bir tecrübe kazandıktan sonra uluslararası arenada da yer bulmak mümkün. Bu anlamda mühendislik yapmak isteyen gençlere bu sektörde çalışmalarını tavsiye ederim. Sadece biraz sabırlı olmalılar.
AYTAN EDİZ
Altyapı ve Ulaşım Projeleri Direktörü
“Hemen her konuda proje yapabilecek bir kadroya sahibiz.”
Tekfen Mühendislik’e katıldığı günden bu yana altyapı ve ulaşım projeleri üzerine çalışan Aytan Ediz, bu alanda büyük gelişme gösterdiklerini ve çalışma alanlarını günden güne geliştirdiklerini anlatıyor. Birçok disiplinde yetkinlik gerektiren metro projelerinin önemine dikkat çeken Ediz, BIM (Yapısal Bilgi Modellemesi) kullanımının sektörde artık uluslararası bir standart haline geldiğini ve Tekfen Mühendislik’in bu teknolojiye erken geçerek önemli bir avantaj elde ettiğini belirtiyor.
1996’da ODTÜ İnşaat Mühendisliği’nden mezun oldum, sonra Boğaziçi Üniversitesi’nde master yaptım Ulaştırma Mühendisliği üzerine. Ardından da Yeditepe Üniversitesi’nde MBA programını tamamladım. ODTÜ’den mezun olduktan sonra kısa bir süre başka bir firmada çalıştım, ardından 1997 yılında Tekfen Mühendislik’te işe başladım. Başından beri altyapı ve ulaşım projeleri tarafındayım. Yıllar içinde kıdemli mühendis, grup lideri, departman müdürü ve koordinatör olarak çalıştım, en sonunda da direktörlüğe atandım bu yıl.
Bugüne kadar otoyol, demiryolu, metro gibi hemen her türlü ulaştırma projesinde yer aldım. Tabii bu projelerin içinde köprüler, tüneller de var. Bu süre içinde birim olarak çok geliştik. İlk başta tek bir departmandık, şu anda Altyapı ve Ulaştırma; Raylı Sistem Projeleri; Köprüler ve Viyadükler; Tüneller ve Geoteknik olarak dört departmandan oluşuyoruz. Tabii büyürken yeni yetkinlikler de geliştirdik. Örneğin tüneller ve geoteknik diye bir yetkinliğimiz yoktu, genelde dışarıdan aldığımız bir hizmetti. Önce aramıza katılan bir arkadaşımızla o alanı aktive ettik, sonra da departmana dönüştürdük.
“Büyüme, ihtiyaçtan doğdu.”
Ben 97’de şirkete katıldığımda toplam çalışan sayısı 60 civarındaydı. Altyapı ve ulaştırma projeleri de 10-15 kişiden ibaretti. Uzun yıllar böyle gitti, işin gerçeği. Sonra iki önemli proje ile büyük bir dönüşüm yaşadık. Bir tanesi, Katar’daki Al Khor Otoyol projesiydi. Elimizdeki mevcut kadroyla yapılabilecek bir iş değildi. Biz o proje ile 25 kişiye ulaştık. İkinci proje de tabii ki 1915 Çanakkale Köprüsü. En yoğun zamanında 160 kişiye ulaşan bir kadro vardı projede. Özetle, büyüme ihtiyaçtan doğdu diyebiliriz. Aynı dönemde Grup’ta da Tekfen Mühendislik’in büyümesi yönünde bir anlayış vardı. İkisi tam oturdu birbirine. Bugün, hemen her konuda proje yapabilecek bir kadroya sahibiz. Ya da yetersiz kaldığımız bir noktada nasıl genişleyeceğimizi çok daha iyi biliyoruz şu anda.
“BIM yetkinliğe sahip olmak artık sektörümüzde çok önemli.”
Tekfen Mühendislik’in hızlı büyüdüğü alanlardan biri de metro projeleri. Bir süredir metro projelerinden uzak kalmıştık. Hep dönmek istiyorduk ama bir türlü fırsat olmuyordu, bazen finansal sebeplerden, bazen projeyi uygun bulmamamızdan. Nihayet 2018’in sonunda Doğuş İnşaat’la yürüttüğümüz Çekmeköy - Sancaktepe - Sultanbeyli Metro Hattı işini alarak şeytanın bacağını kırdık. Ardından iki proje daha geldi. Bir tanesi IC İçtaş için yaptığımız Mahmutbey - Bahçeşehir - Esenyurt Metrosu, diğeri ise İzmir Belediyesi için yaptığımız Otogar - Kemalpaşa Metrosu. Her ikisi de ayrı zorlukta işler. Grubumuz bünyesinde bir taahhüt şirketi olması ve bizim Tekfen İnşaat’la çalışma pratiğimizin çok olması, diğer müteahhitlerle çalışmamızı da olumlu etkiliyor. Bir müteahhidin neler talep edebileceğini bilebiliyoruz en basitinden. Müşteri memnuniyetini ve inşaatın yürümesi gerektiği gerçeğini de gözeterek, birçok değişiklik talebinde esnek davranıyoruz. Bu yaklaşımımızın karşılığını da alıyoruz.
Metro projeleri, multidisipliner işler. Kendi içimizdeki dört departmanın da dahil olmasını gerektiriyor. Çünkü bir metro projesinin içinde hem yol ve altyapı işleri, hem raylı sistem, hem istasyonların yapısal tasarımı, hem tünel işleri, hem de mimari, elektrik ve mekanik iş kalemleri var. Metro projelerinin bir başka özelliği de BIM sisteminin kullanılmak zorunda olması. BIM, kısaca, tasarımın 3 boyutlu yapılması demek bildiğiniz gibi. Önce İstanbul, İzmir ve Ankara Belediyeleri BIM’i zorunlu hale getirdi. Bu bizi biraz zorladı başlangıçta. Ama gördük ki artık işler bunsuz olmayacak. Çünkü bu yetkinliğe sahip olmak sektörümüzde çok önemli hale geldi. Dünya buraya gidiyor. Ulaştırma Bakanlığı’nda da bu yönde bir hazırlık olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla Karayolları Genel Müdürlüğü’nde de zorunlu hale gelecek. Türkiye’de 5-6 mühendislik şirketini geçmez bu teknolojiyi kullanan. Dolayısıyla biz önemli bir avantaj kazanacağımıza inanıyoruz bundan sonraki projelerde. Yurt dışında da, Türkiye’de de artık gelecek burada.
ÖZGÜR HUNCE
Süreç Direktörü
“Artık daha güvenle farklı projelerde görev alabiliyoruz.”
Proses Grubu’nun ilk üyelerinden biri olan Özgür Hunce, Tekfen Mühendislik’te görev yaptığı 12 yıl boyunca büyük bir dönüşüme tanıklık ettiğini söylüyor. Daha önce proses mühendisliğinde tamamen dışa bağımlı olan şirketin bu alanda adım adım kendini geliştirerek günümüzde ciddi bir referans biriktirdiğini söyleyen Hunce, bu konuda önlerine artık çok daha güvenle bakabildiklerini ve şirketin daha iddialı projelere açılmaya hazır olduğunu belirtiyor.
Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü mezunuyum. 2008 yılında mezun oldum, mezun olur olmaz da hemen Tüpraş’ın İzmir Rafinerisi’nde İşletme Mühendisi olarak göreve başladım. O yıllarda enerji sektöründe Türkiye’de kısıtlı bir ortam vardı. Fakat Tüpraş’ın özelleştirilmesiyle sektörde büyük bir patlama oldu. Sektörün hızla büyümesi bizim için bir fırsat oldu, çünkü genç bir mühendis olarak belki başka bir sektörde verilmeyecek sorumlulukları üstlenerek kendimizi geliştirme imkânı bulduk. Tüpraş’ta, bir rafinerideki saha operasyonlarını da canlı bir şekilde görme fırsatım oldu. Sahada bir ünitenin sorumlusu olarak operasyonları takip etmek mesleğe başlamak adına çok güzel bir şey, çünkü o zaman her şeyi gözünüzde canlandırabiliyorsunuz.
İşimden memnundum, ama bir yandan da bu işlerin mühendisliğini yapmak istiyordum genç bir mühendis olarak. Tam o sırada baktım, Tekfen yeni bir yapılanmaya gidiyor, yeni bir fırsat doğuyor. Türkiye’de özellikle proses mühendisliği yapan bir grup yoktu fazla. Böyle bir işte çalışma olanakları çok sınırlıydı. Tekfen’in böyle yapılanmaya gittiğini duyunca ilgimi çekti. 2011 yılında da Tekfen’e geçtim. O günden bu yana 12 sene olmuş, Tekfen’de vakit hızlı geçiyor.
“Ben girdiğimde sadece 3 kişiydik, şimdi 25-30 kişilik bir grubumuz var.”
Bu süre içinde Tekfen’de çeşitli roller aldım. Ama ağırlıklı olarak hep Proses Bölümü’ndeydim. Ben girdiğimde sadece 3 kişiydik, yıllar içerisinde adım adım büyüttük bölümü. Şimdi yaklaşık 25-30 kişilik bir grubumuz var. Petrol-gaz sektöründe proses mühendisliği, tasarımın ilk başladığı yer oluyor. Şayet bir tesis kuracaksak, “Bu tesisi kurarken amacımız nedir?”, “Bu tesiste hangi ürünü üreteceğiz?” ve “Bu ürünü üretmek için hangi proseslere ihtiyacımız var?” sorularını sorarak başlıyoruz işe. Sonrasında da süreç, “Bu prosesler hangi ekipmanları gerektiriyor?”, “Bu ekipmanların boyutları ne olmalı?”, “Bu ekipmanları birbirine nasıl bağlayacağız?”, “Ekipmanları ve sistemleri nasıl kontrol edeceğiz?” gibi sorularla devam ediyor.
Tüm bu tanımlamaları yapmak bir bakıma bizim görevimiz. Proses Grubu olarak bir projeyi tanımlamakla başlıyoruz, projenin çerçevesini çizdikten sonra da tüm süreç boyunca takibini sağlıyoruz. Aslında çok keyifli bir iş. Genel olarak burada çalışan arkadaşlarımızın çoğu, maddiyatın ötesinde, bu işten keyif alarak çalışıyorlar. Zaten mühendislik keyif almadan yapılacak bir meslek değil.
“Çok kritik bir dönemde Tekfen Mühendislik’e geldim.”
Süreç yönetimi, ciddi konsantrasyon isteyen ve multidisipliner bir branş. Başka gruplarla sürekli istişare içerisinde olmamız gerekiyor. Yaptığımız bir tanımlamayı, sahadaki uygulama zorlukları nedeniyle revize etme ihtiyacı çıkabiliyor. “Bunu öyle değil de böyle yapabilir miyiz?” şeklinde talepler geldiğinde birlikte değerlendiriyoruz. Diğer birimlerle sürekli temas halinde oluyoruz ve yoğun geçiyor günlerimiz açıkça.
Tekfen Mühendislik’in nereden nereye geldiğini gördüğümde kendimi çok şanslı hissediyorum. Çok kritik bir dönemde Tekfen Mühendislik’e geldim. Şirket o zaman ciddi bir dönüşüm içerisindeydi. Dönüşüm yeni başlamıştı, Proses Grubu da bu dönüşümün önemli bir parçasıydı. Daha öncesinde, genelde global mühendislik şirketleriyle ortaklık içerisine girip, bizim şu anda yapmakta olduğumuz işleri bu firmaların üstlenmesi ve Tekfen’in de sonrasındaki inşaat ağırlıklı işleri takip etmesi şeklinde bir kurgumuz vardı. Grubumuzun kurulmasındaki amaç ise bu kurguyu Tekfen lehine çevirip, Tekfen Mühendislik’in bir projeyi başından sonuna üstlenebilmesini sağlamaktı.
“10 yılda ciddi bir değişim yaşadık.”
Ciddi bir değişim süreci geçirdik bu anlamda. Tabii böyle bir grup kurduğunuzda, öncelikle bir referans portföyü yaratmamız gerekiyor. Daha önce referansınız olmayan konularda yeni işler alabilmek için, müşteriye güven vermeniz lazım. Tüm bu süreçlerden geçtik biz de. Önce Türkiye’deki projelerle başladık. Türk müşterilerimizi ikna ettik, onlar da bize deneme amaçlı küçük işler verdiler. Yapabildiğimizi gördükçe bu işlerin boyutları büyüdü. Ayrıca şu anda mevcut olan disiplinlerimizin hepsi yoktu 10 sene önce. İşlerimiz büyüdükçe kategorizasyona başladık ve alt disiplinlerimizi oluşturduk. Ben girdiğimde Tekfen Mühendislik yaklaşık 80 kişiydi. Şu anda da yaklaşık 450 çalışanımız var. Tabii insan sayısı arttıkça bunları yönetebilmek için birimler arasındaki iş tanımlarını da iyi bir şekilde yapmak gerekiyor. Çünkü ufak bir grubun birlikte iş yapma usulüyle, büyüyen bir grubun iç dinamikleri çok farklı. Biz bir taraftan projelerimizi yaparken, yoğun bir şekilde bu süreçlerden de geçtik. Yani ciddi bir değişim yaşadık.
Türkiye’den aldığımız projelerle belli referansları biriktirince, bu kez yurt dışındaki müşteri de ikna edebilmeye başladık. Farklı ortaklarla çeşitli iş birliklerine girdik. Bu ortaklarımız memnun kaldıkça farklı kapılar açtılar. Onların networklerinden de faydalandık. Böylece, ciddi bir müşteri ağımız ve önemli referanslarımız oldu. Referans biriktirme sürecinde Tekfen İnşaat’ın verdiği işler de önümüzü açmak bakımından çok yararlı oldu. Biz de yıllar içerisinde hem Grup Şirketlerine hem de dış müşterilere iş yaparak o dengeyi hep gözettik.
Geldiğimiz noktada, Proses Grubu adına konuşacak olursam, ciddi bi portföy biriktirdik ve bunun verdiği güvenle farklı farklı projelerde görev alabiliyoruz. Geleceğe umutla bakıyoruz, inşallah daha da güzel olacak.
ZEKİ ZEYBEK
İnsan Kaynakları, Eğitim ve İdari İşler Direktörü
“Tekfen Mühendislik, Türk şirketleri arasında sektöründe lider konumda.”
Tekfen adının mühendislik öğrencileri arasında yaygın bir bilinirliğe ve saygınlığa sahip olduğunu söyleyen Zeki Zeybek, Tekfen Mühendislik’in yenilikçi çözümler içeren geniş proje portföyü sayesinde genç mühendislere hem kendilerini geliştirme hem de farklı sektörlerde deneyim kazanarak kariyerlerine iyi bir başlangıç yapma olanağı tanıdığını belirtiyor. Zeybek, işe alımlarda adayların Tekfen kültürüne ve takım çalışmasına ayak uydurabilecek profilde olmasına özellikle önem verdiklerini, bunun da ekip içindeki uyumun korunmasına yardımcı olduğunu vurguluyor.
Uludağ Üniversitesi İktisat ve Anadolu Üniversitesi Emlak ve Emlak Yönetimi Bölümlerinden mezun oldum. İnsan Kaynakları üzerine lisansüstü eğitimimi Umman’da tamamladım. 1999 yılından bu yana da Tekfen’in bir mensubuyum. İş hayatına Tekfen İnşaat Bursa şantiyelerinde başladım. Uzman ve yönetici kademelerinde farklı pozisyonlarda görev aldım. 2005 yılından itibaren Tekfen İnşaat’ın yurt dışı projeleri için Kazakistan, Umman ve Suudi Arabistan’da bulundum. 2012 yılında Türkiye’ye döndüm, Kocaeli’nde Tüpraş RUP Projesi’nde başından sonuna kadar görev aldım. Proje bittikten sonra Ankara’da TANAP projelerinin İK yönetiminden sorumlu oldum. Tekfen Tarım’da, şirketin kuruluşundan 2022 yılına kadar görev aldım. Şu anda da Tekfen Mühendislik’teyim. İnsan Kaynakları’nda olduğumuz için, insana dokunan her işte ekip olarak mutlaka bir dahlimiz ya da katkımız oluyor tabii. Dolayısıyla temas etmediğimiz bir bölüm ya da iş yok diyebilirim.
“Bize gelen herkes Tekfen kültürünü mutlaka fark eder ve kendisiyle özdeşleştirir.”
Tekfen’in kendine has bir kültürü var. İçine giren herkes, mutlaka bu kültürü fark eder ve kendisi ile özdeşleştirir. Tekfen Mühendislik’te farklı yaş gruplarından, farklı kültür ve milletlerden çalışanlarımız mevcut. Bu arkadaşlarımızın hepsinin ortak yönü, insan kaynağı anlamında belli bir düzeyde olmaları ve ortaya kaliteli ve parmakla gösterilir projeler çıkarmaları. Mühendislik şirketlerinde takım çalışması çok önemli. Tüm disiplinlerin birbiriyle dirsek temasında olması ve aynı özenle hareket etmesi gerekiyor ki çıktı da zamanında, eksiksiz ve bir o kadar kaliteli olsun. Dolayısıyla şirketin iş birliğine dayalı bir kültür benimsemesi, çalışanlara destek sağlaması ve etik değerlere önem vermesi, çalışanların şirkete bağlılık duygusunu artırıyor. İş tatmini ve pozitif bir ekip çalışması, çalışanların işlerine bağlılıklarına mutlaka etki ediyor. Ayrıca şirketin kariyer fırsatları ve gelişim imkânları sunması da, Tekfen Mühendislik’e olan bu bağlılığı artıran etkenler arasında.
Tekfen Mühendislik, Türk şirketleri arasında sektöründe lider konumda. Mühendis adayları henüz öğrencilik dönemlerinde Tekfen’le tanışıyorlar. Tekfen adının mühendislik fakültelerinde belirli bir bilinirliği ve saygınlığı var. Büyük projelerde yer alma ve çeşitli sektörlerde deneyim kazanma şansı, şirketin teknolojiye odaklanması ve yenilikçi çözümler üretme çabası, genç mühendis arkadaşlarımızın ilgisini çekiyor ve onların motivasyonunu artırıyor.
“Genç mühendislerin becerilerini ve bilgilerini artırmalarına destek oluyoruz.”
İnsan Kaynakları olarak öncelikli hedeflerimizden biri de marka bilinirliğimizi artırmak. Bunun için üniversite ziyaretlerimiz oluyor. Üniversitelerle iş birlikleri yaparak genç mühendis adaylarına şirketimizi tanıtıyor ve kariyer olanaklarını anlatıyoruz. Staj programlarıyla onlara şirketi tanıma ve işyeri deneyimi kazanma fırsatı sunuyoruz. Halihazırda İTÜ ile Masterbee, Kocaeli Üniversitesi ile de İME uzun süreli staj programlarımız var. Kariyer geliştirme ve eğitim programları aracılığıyla genç mühendislerin becerilerini ve bilgilerini artırmalarına destek oluyoruz. Yenilikçi çözümler üreten projelerde yer alma imkânı sunarak, onları yeni teknolojilerle tanıştırıyoruz. Geniş proje portföyümüz sayesinde farklı sektörlerde deneyim kazanmalarına ve çeşitli kariyer olanaklarına erişmelerine olanak tanıyoruz. İş birliği, dürüstlük, etik değerlere uyum ve toplumsal sorumluluk gibi değerlere önem veren şirket kültürümüz sayesinde, kendilerini değerli ve desteklenmiş hissetmelerini sağlıyoruz.
Mühendislik, ucu bucağı olmayan ve her gün yenilenerek gelişen bir sektör. Tabii ki bizim de şirket olarak mühendislerimizi değişen ve gelişen bu sektörde diri ve taze tutmamız gerekiyor. Bunun için, sürekli eğitim ve gelişim programları sunarak bilgi ve becerilerini güncel tutmayı hedefliyoruz. Şirket içi teknik eğitimler ve ayrıca yeni teknolojilerle ilgili olarak Holding İK Eğitim Bölümü’nün desteğiyle webinarlar düzenleyerek güncel bilgilere ulaşmalarını sağlıyor ve gelişmelerini teşvik ediyoruz.
“Başarı için iyi iletişim, iş birliği, karşılıklı saygı, esneklik ve ortak amaçların oluşması mutlaka gerekli.”
Şirket olarak, değişik profillerin yanı sıra çeşitli milletlerden çalışanlarla bir aradayız. Tabii ki hiçbirimiz aynı değiliz. Farklı profillere sahip ekip üyelerini bir araya getirmek ve bu ekibi başarılı kılmak için iyi iletişim, iş birliği, karşılıklı saygı, esneklik ve ortak amaçların oluşması mutlaka gerekli. Öncelikle işe alım konusunda, multdisipliner yapımıza uyum sağlayabilecek ve içerideki sinerjiyi bozmayacak adayları istihdam etmek en fazla dikkat ettiğimiz hususlardan biri. Hal böyle olunca farklı kültürlerden, farklı milletlerden ve farklı deneyimlerden gelen bireyler, şirket içerisindeki sinerjiye dahil olup elde edilen başarıların bir parçası olmaya gayret gösteriyorlar.
İşyeri kültürü dediğimiz şey, kurumsal değerlerin, iş yapış şeklinin, çalışma ortamının bütününü kapsayan bir kavram. Tekfen kültürünün temel prensiplerini iş birliği, adil iş ilişkileri, ekip çalışması, paylaşım, sürekli öğrenme, sosyal sorumluluk, çalışanlar arası iletişim ve bilgi paylaşımı, dürüstlük, saygı ve aidiyet duygusu oluşturuyor. Kurucularımız tarafından kazandırılan ve şirketin her kademesindeki çalışan ve yöneticilere nesilden nesile aktarılan bir miras aslında bu kültür. Bizler de elimizden geldiğince aldığımız bu mirası aktarmaya gayret ediyoruz.
EKİN KAYA
Operasyonel Mükemmellik Koordinatörü
“Tekfen Mühendislik’i özel kılan şey adanmışlığı”
Akademik dünyadan özel sektöre geçiş yapan Ekin Kaya, Tekfen Mühendislik’te çalışmaya başladığı günden bu yana tasarım güvenliği ve operasyonel mükemmellik alanında şirketin büyük yol kat ettiğini ve artık bu alandaki uluslararası beklentileri karşılar hale geldiğini belirtiyor. Tekfen’in bir mühendislik şirketi olarak Türkiye’de ilk kez uluslararası güvenlik denetiminden geçerek bu alandaki yetkinliğini kanıtladığını söyleyen Kaya, artık tasarım güvenliği yönetiminin sistemleştirilmesine ve operasyonel mükemmelliğe odaklandıklarını söylüyor.
Makine mühendisiyim, yüksek lisans ve doktoram ise kimya mühendisliği üzerine. Hacettepe Üniversitesi’nde öğretim üyeliği ve onun eşgüdümünde yürüyen danışmanlık hayatından sonra 2018 yılında Tekfen Mühendislik’e katıldım. Akademik çalışma alanım, tasarım güvenliği yönetimiydi. O süreçte hem Türkiye’de hem de yurt dışında bu alanda çeşitli tecrübeler edindim. Fakat tasarım güvenliği yönetimi, akademik açıdan henüz çok olgunlaşmış bir branş değil. Bazı temel formasyonları aldıktan sonra, gelişebilmek için özel sektörde alıştırma yapmaya ihtiyaç duyan bir branş. Dolayısıyla bu mesleğe daha geniş bir çerçeveden, daha büyük bir olgunlukla bakmak istediğiniz zaman, bir EPC şirketine dahil olmak daha cazip geliyor.
Burada geçen 5 yılı aşkın süre içerisinde Tasarım Güvenliği Bölümü’nün geliştirilmesiyle birlikte bu kavramı olgunlaştırmaya çalıştık. Bu departman, hem mühendislik disiplinlerine destek olmayı hem güvenlik gözden geçirmelerini yapmayı hem de güvenli tasarım için gerekli olan diğer mühendislik çalışmalarını yürütmeyi hedefliyor.
“Tekfen, kendini gelişmeye adamış bir şirket.”
Akademik hayatımda Tekfen Mühendislik’i biliyordum. Entegre bir şekilde, tüm mühendislik disiplinlerinin içinde barındıran, bir tesisi a’dan z’ye yapabilecek çok fazla şirket yok zaten Türkiye’de. Dolayısıyla, bir şekilde güvenli tesis tasarlama fikrinin de en çok olgunlaştığı yer yine Tekfen. Kariyerim boyunca çok sayıda tesis gezme fırsatım oldu. Bunların hemen hepsi de riskler barındıran tesislerdi. “Bunların tasarımını kim yapmış?” diye baktığım zaman, muhatap olduğum pek çok firma Tekfen’in çok gerisindeydi açıkçası.
Tekfen’e gelirken de mükemmel bir şirket bulma hayaliyle gelmedim. Sadece aklımdakileri yapabileceğim, süreci değiştirebileceğim, geliştirebileceğim bir yere geldiğimi hissettim ilk günden beri. Bir firmayı iyi yapan şey, bence açık olan bir alanı fark edip, o alanla ilgili adımlar atarak gelişim göstermesi, bu alanda şeffaf davranması. Tekfen Mühendislik’e girdiğim andan itibaren tasarım güvenliği disiplinini bağımsız bir fonksiyon olarak olgunlaştırdık. Yani diğer mühendislik disiplinleri işini yapacak, ama tasarım güvenliği de hem denetim hem destek hem de danışmanlık rolünü üstlenecek. Bu, ancak üst yönetimin karar verebileceği bir motivasyondur, bir adanmışlıktır.
Tekfen’in neyi iyi yaptığını bana sorsanız, “Harika mühendislik yapıyor”dan ziyade, bu adanmışlığı söylerdim. Buradaki boşluğu fark ettiği zaman, “Hiçbir şeyden geri durmadan ne gerekiyorsa yapacağız, bu boşluğu kapatacağız” demesidir. Tekfen Mühendislik’i özel kılan kısım budur bence.
“Değişim yönetiminde önemli olan üst yönetimin desteği ve birlikte çalışma kültürüdür.”
Şayet şirketteki bir uygulamanın en iyi pratiklerle uyumlu olmadığını düşünüyorsanız, bunu adım adım değiştirmek zorundasınız. Bu, bir değişim yönetimidir. Dolayısıyla burada hocalık kısmı bir kenara çekiliyor. Doğru iletişimi kurmak, bazı şeyleri adım adım yapmak, insanlara başardıklarını göstermek ve bunun aslında onlara başka açılardan da fayda sağladığını hissettirmek... Bu kolay bir süreç değil. İnsanların yetişmesi, bazı şeylerin refleks haline gelmesi, herkesin her şeyi artık sizin gibi görmeye başlaması tabii ki zaman alıyor. Bizde de birkaç sene aldı tüm sürecin olgunlaşması.
Değişim yönetiminde önemli olan üst yönetimin desteği ve arkadaşların multi disipliner çalışmaya ne kadar açık olduğudur. “Burada yaptıklarınızı başka bir şirkette başarabilir miydiniz?” diye sorsanız, bu motivasyonu her düzeyde görmeyebilirdik. Dolayısıyla bu açıklık vardı bu şirkette, beraber çalışma kültürü vardı.
Tekfen Mühendislik uluslararası projeler gerçekleştiren bir şirket. Dolayısıyla operasyonel mükemmellik bakımından gerekli şeyleri biz bugünden kendi motivasyonumuzla yapmazsak, ileride zaten karşımıza çıkacağını görüyorduk. Daha üst liglere girebilmek için bizim şimdiden hazırlıklı olmamız lazım. Çünkü bir projeye girerken, “Hadi yapalım, destek alalım” deseniz, dünyanın en iyi uzmanını da getirseniz bir günde başarılabilecek şeyler değil bunlar. 500 kişinin operasyonel mükemmeliyet konusunda bir anlayış sahibi olmasından, bu konuda bilgi edinmesinden, nereye gittiğimiz hakkında fikri olmasından ve kendi mühendislik uygulamalarını buna göre adapte etmesinden bahsediyoruz. Bugün adını koyarsanız 3 senede olgunlaşır. Bu bakımdan artık pek çok şeye hazırız gibi hissediyorum şu an.
“Bundan sonraki hedef, operasyonel mükemmeliyet.”
Çalışmalarımız sürerken uluslararası bazı denetimlerden de geçtik. Türkiye’de ilk kez bir mühendislik şirketi, uluslararası bir güvenlik denetimine girdi ve denetimi başarıyla geçti. Dolayısıyla biz de 5 yıldır burada olgunlaştırma çalıştığımız şeyin doğru yere gittiğini görmüş olduk. Bu başarı büyük mutluluk verdi bize.
Güvenli tasarımın temel ilkelerinin kavranması, bu alanda personelimizin yetişmesi, deneyim kazanması, bazı dökümanların üretilmesi gibi konularda epey mesafe kat ettik. Şirket, bireysel becerileri büyük ölçüde kazandı. Bundan sonraki hedef, operasyonel mükemmeliyet. Kalite /HSE, Sürdürülebilirlik, Projeler ve Kurumsal Risk Yönetimi olarak dört farklı branşımız var. Şu anki birinci önceliğimiz, bu dört branşın da birbiriyle örtüşerek, birbirine destek olarak ilerlemesi. Bundan sonraki aşamada artık risk yönetimiyle ilişkisini doğru şekilde kurabilen bir tasarım güvenliği yönetimi felsefesini oturtmamız gerekiyor. Artık daha çok sistem odaklı ilerliyoruz.
SONER SOYÇERÇEL
İş Geliştirme, 3D ve Entegrasyon Departman Müdürü
“Bizim işimiz geleceğe bakmak.”
İş Geliştirme olarak şirketin stratejik planlarının oluşturulması çalışmalarında doğrudan yer aldıklarını söyleyen Soner Soyçerçel, yaptıkları yoğun araştırma çalışmalarıyla yeni fırsatları önceden görerek geleceğe hazırlandıklarını ifade ediyor.
İTÜ Kontrol Mühendisliği mezunuyum. Lisans eğitimimin ardından Sabancı Üniversitesi’nde MBA yaptım. Yakın zamanda da Boğaziçi Üniversitesi’nde İşletme Bilişim Sistemleri konusunda yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Yaklaşık beş yıldır Tekfen Mühendislik’te çalışıyorum. İş geliştirme ve 3D Entegre Sistemler olmak üzere iki şapkam var diyebilirim.
İş Geliştirme Bölümü olarak, şirketin stratejik planına uygun bir şekilde şirketin yeni faaliyet alanlarının belirlenmesi, yeni pazarların araştırılması, yeni müşterilerin portföye dahil edilmesi, yeni yetkinliklerin geliştirilmesi gibi çalışmalar yapıyoruz. Birlikte çalışma yapabileceğimiz partnerleri belirleyerek onlarla iş birliği başlatıyoruz.
Ayrıca şirketin ticari süreçleri içerisinde yer alan “ön yeterlilik” araştırması da bizim sorumluluk alanımıza giriyor. Özellikle inşaat, endüstriyel ve altyapı projeleri öncesinde şirketimizin geçmişte hayata geçirdiği projeleri, bu projelerde görev alan kişileri, bu kapsamda bazen binlerce sayfalık dosyaları da içeren verileri toplayarak, müşterinin bilgisine sunuyoruz. Bunun yanı sıra toplantılar, fuarlar, teknik geziler gibi etkinlikleri şirket adına düzenliyor ya da dahil oluyoruz. İç ve dış müşterilerle görüşerek fırsatları takip ediyoruz.
“Değişen pazarları ve sektörleri yakından takip ediyoruz.”
Şirketin stratejileri ile doğrudan bağlantılı bir iş sürecimiz var. Bu nedenle, stratejik planların oluşturulması çalışmalarında da doğrudan yer alıyoruz. Stratejik plan iki yönlü çalışıyor. İlk olarak bir veri girdisi olması lazım; pazar ve müşteri verisi, müşteri trendleri gibi. Ayrıca, değişen pazarlarda bu değişimi takip ederek yeni müşteri kazanımlarını hesaplıyoruz. Örneğin, ihtiyaç duyulan yeni teknolojileri edinmek için hangi Ar-Ge faaliyetlerine dahil olalım? Hangi sektörlere, hangi müşterilere odaklanalım? Bunların araştırmasını yaparak stratejik planımız doğrultusunda aksiyon alıyoruz. Yeni bir pazarı ele alırsak, ilk yıl pazarı anlamak ve değerlendirmek için adımlar atarken, bir sonraki yıl partnerlikler konusuna odaklanıyoruz. İlerleyen yıllarda da bu faaliyet alanında kabiliyet geliştirmeyi ve başarıyı hedefliyoruz. Adım adım ilerleyen bir süreç bu.
“Alanında Türkiye’deki en büyük projelerden biri olan ZEKİ’nin bir parçası olmak bizim için çok önemli.”
2019 yılı başlarına kadar dijital çözümler diye ayrı bir iş kolumuz yoktu, bu alanda ihtiyaçlar doğrultusunda münferit çalışmalar yürütülüyor ve çeşitli pazar araştırmaları yapılıyordu. İlk olarak Tekfen Mühendislik ve Tekfen İnşaat gibi Grup bünyesinde yer alan şirketlere çözümler üretmeye başladık. Sonrasında ise GE Digital ile küçük bir projeye imza attık. Bu proje ile Tekfen Mühendislik’in mevcut yeterliliklerini ve bunları müşteri ihtiyaçları için nasıl kullanabileceğimizi anlamış olduk. Sonrasında ise Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) ZEKİ projesinin entegrasyon kapsamını aldık. Bu büyük projenin ikinci yılına girmiş durumdayız. Müşterimiz bizden oldukça memnun ve bu yüzden projeye yeni kapsamlar eklenerek bir yıl daha uzatıldı.
Karadeniz’de bulunan gazın Türkiye’ye kazandırılması için çalışılan bu projede, kara tesislerinin dijital ikizini yaratıyoruz. Doküman, veri yönetimi, alt yüklenici ve süreç yönetimi anlamında bütün platformları bir araya bağlayan bir dijital ikiz projesi bu. ZEKİ’de teknoloji partnerlerimizle çalışıyoruz. Türkiye’de kendi alanında yapılmış en büyük projelerden biri. Teknoloji tedarikçisi, Tekfen Mühendislik ve TP-0TC’nin ortak geliştirdiği bir iş süreci. Bu ölçekte ve içerikte bir projeyi Türkiye’de Tekfen Mühendislik’ten başka yapacak şirket olmadığı yönünde duyumlar alıyoruz ve bu bizi çok mutlu ediyor. Bu başarıda bizim Tekfen olarak kendi içimizde yarattığımız sinerjinin de büyük rol oynadığını düşünüyorum. TP-OTC gibi çok büyük bir kuruluşa “Ben bunu yaparım” diyebilecek güveni elde etmemizde, iş süreçlerini öncelikle kendi içimizde denemiş ve tecrübe etmemizin etkisi büyük. Grup şirketleri arasında sürekli bir veri akışı ve fırsat paylaşımı söz konusu ve bunun işe olumlu yansımalarını hep birlikte tecrübe ediyoruz.
“En büyük motivasyonumuz, elde ettiğimiz başarılar.”
Tekfen Mühendislik bir hizmet şirketi. Hizmetimizin temelinde de insan var. Biz hem içerideki hem de dışarıdaki insana hizmet veriyoruz. Öncelikle dışarıdaki müşterimizle bağ kurarak onlarla bir iletişim geliştiriyor, ihtiyaçlarına çözüm üretiyoruz. Aynı zamanda, içerideki yapıya, doğru hizmeti, doğru şekilde götürmeye çalışıyoruz.
İşimizin zorlu yanları da var elbet. Bizim görevimiz fırsatları bulup getirmek, geleceğe bakmak. Her girişimin fırsata dönüşmediğini de dikkate alırsak, çok sayıda fırsatı takip etmeliyiz. Üzerimizde böyle bir sorumluluk var ve bu zaman zaman zorluk yaratabiliyor. Ya da bizim almayı planladığımız risk ile yöneticililerimizinki farklı olabiliyor. Defalarca reddedilebiliyorsunuz. Ama en büyük motivasyonumuz, tabii ki günün sonunda elde ettiğimiz başarılar.
Gelecekte sürdürülebilir enerji projelerine odaklanacağız. Şu anda Horizon 2020 için devam eden konsantre güneş enerjisi projemiz var. Bir taraftan elektrikli araçların zamanla sektöre hakim olacağı biliniyor. Bizim ulaşım ve altyapı departmanlarımız var ve bu anlamda geleceğe hazır olmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bunun yanı sıra petrokimya da bizim için önemli bir alan. Bu kapsamda SOCAR ile yaptığımız çerçeve mühendislik anlaşması oldukça önemli. Petrokimyaya adım atmak, sektörün dinamiklerini, beklentilerini görmek açısından önem taşıyor. Bizim için gelecek, yeni sektörler yeni girişimler demek.
SELİM ŞENALP
Teklifler Müdürü
“Her şeyin başı doğru mühendislik yapmaktan geçiyor.”
Uzun yıllar Foster Wheeler’da deneyim kazanan Selim Şenalp, Tekfen Mühendislik’te kendisini en çok etkileyen şeyin dinamizm ve Grup Şirketleri arasındaki iş birliği imkânları olduğunu belirtiyor. Bu sinerji ve yurt dışındaki mühendislik firmalarıyla yapılacak doğru ortaklıklar yoluyla iş hacminin geliştirilebileceğini düşünen Şenalp, Tekfen Mühendislik’in işini en iyi şekilde yaparak diğer Grup Şirketlerine de yeni fırsatlar yaratabileceğine inanıyor.
2001 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği’nden ve 2005 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Yapı İşletmesi’nden mezun oldum. Çalışma hayatıma Tüpraş Rafinerisi’nde başladım. Bir buçuk yıl kadar şantiyede planlama mühendisi olarak çalıştım. Ardından Foster Wheeler’a (sonradan Amec Foster Wheeler) geçtim. 14 yıl boyunca farklı görevlerde çalıştığım şirkette son olarak İş Geliştirme Müdürlüğü yaptım. Oradaki görevimden ayrıldıktan sonra ise 2020 Kasım ayında Teklifler Müdürü olarak Tekfen Mühendislik’e katıldım.
Uzun bir süre uluslararası bir operasyonda yer aldıktan sonra Tekfen Mühendislik’e gelirken amacım, orada kazandığım deneyimle burada da global bir mühendislik firmasının sistematiğinin kurulmasına yardımcı olmaktı. İki şirket arasında tabii ki bazı farklılıklar var. Bir kere burası, son derece dinamik bir yapıya sahip. Grup şirketleri ile iş birlikleri ve birlikte çalışma imkânları var. Bunun da Tekfen Mühendislik açısından önemli bir artı olduğunu düşünüyorum. Grup Şirketlerimizden biri ekipman imal ediyor, bir diğeri inşaat ve modüler imalat yapıyor. Yeri geliyor onlardan teklif alıyoruz, yeri geliyor biz onlara destek veriyoruz. Netice itibariyle bir sinerji yaratılıyor. Müşteriye kolektif bir teklif verebiliyoruz.
“Grup Şirketleriyle bir araya gelerek teklif verebiliyor olmak en büyük artımız.”
Benim burada gördüğüm en değerli şey, çok net söylüyorum, yeri geldiğinde Grup Şirketlerinin bir araya gelerek teklif verebiliyor olması. Üstelik buna global şirketlerle iş birlikleri de dahil edilebiliyor. Örneğin Honeywell UOP ile 2020’de başlayan birliktelik doğrultusunda verdiğimiz teklifler, 2021 başında Merichem ile bir modüler imalat işine Ceyhan İmalat Tesisi üzerinden teklif vermemiz, hep bu sinerji sayesinde mümkün oldu. Şimdilik aldığımız projeler görece küçük olsa da bunlar önemli kazanımlar. Çünkü devamı da gelecek, Tekfen Grup Şirketlerine yeni iş kapıları açılacak. Her şeyin başı, doğru mühendislik yapmaktan geçiyor. Tekfen Mühendislik olarak biz bu süreçleri ne kadar iyi yönetip mühendisliği ne kadar iyi yaparsak, bundan sonraki daha büyük projelere ulaşmamız da o kadar kolay olacak. İmalat imkânlarımızla beraber daha büyük bir operasyona dönüşebilecek. O yüzden bizim yaptığımız çalışmalar çok önemli. Bu anlamda elimizden gelen maksimum desteği vermeye çalışıyoruz.
“Teklif hazırlama ve takip prosedürlerini belli bir noktaya getirdik.”
Ben şantiyeci bir yapıya sahip değilim. 2001 yılında okuldan ilk mezun olduğumda bir yol projesinde çalıştım. Ama ortamdan memnun kalmadım. O nedenle daha merkezi bir görevde çalışabilmek için İTÜ’de Yapı İşletmesi okudum. Ardından 1,5 yıl rafineride çalıştım ki efsane bir deneyimdi benim için. Bence her tasarımcı mutlaka bir şantiye görmeli. Ardından tekrar endüstriyel projelere döndüm. Foster Wheeler gibi global bir firmada çalışıp mühendisliğin nasıl yapıldığını görünce bende her şey yerine oturdu. Çünkü orası ciddi bir okul. Öyle bir okulda temelleri sağlama bağlayınca, sonrasında çok rahat ediyorsunuz.
Burada elimden geldiğince, ne kadar bilgim ve yeteneğim varsa, onu aktarmaya gayret ediyorum. Tekfen’de işe başladıktan sonra üst yönetimin de katkı ve desteğiyle teklif hazırlama ve takip prosedürlerini belli bir sisteme oturtmaya çalıştım. Netice itibariyle sistemi belli bir noktaya getirdik. Artık bundan sonraki hedefimiz, işlerimizi o prosedürlere uygun bir şekilde yürütmek ve tekliflerimizi ona göre hazırlamak.
“Mühendislik uçsuz bucaksız bir deniz.”
Bizim bir daimi müşteri havuzumuz var. Onlardan ihale çağrıları geliyor. İş geliştirme tarafında ise yeni iş alanlarına yönelik gerekli analizler, değerlendirmeler yapılıyor. İş Geliştirme’deki arkadaşlarımız sürekli olarak pazarı inceliyorlar, araştırıyorlar. Yeni alanlar bazen uzmanlığımızın dışındaki sektörlerden de olabiliyor. Mühendislik uçsuz bucaksız bir deniz. Zaman içinde yepyeni fırsat alanları oluşuyor. Yeni mühendis adaylarına da tavsiyem dünyaya açık olsunlar, ufuklarını genişletmek için mümkünse üniversite döneminde ya da üniversiteden sonra belli bir süre yurt dışında global şirketlerde çalışsınlar. İngilizceleri çok iyi olsun, iyi öğrensinler, dünyayı takip edebilmek için. İşlerini sevsinler ve ne yapıyorlarsa en iyisini yapmaya gayret etsinler.
BURAK DAŞDEMİR
Elektrik Bölüm Müdürü
“Müşteriye bir işi en kusursuz şekilde teslim edene kadar işimiz devam ediyor.”
Tekfen Mühendislik’i cesur adımlar atan bir şirket olarak tanımlayan Burak Daşdemir, Tekfen’de sağlam bir mühendislik kültürü olduğunun altını çiziyor. Elektrik Bölümü olarak diğer mühendislik kollarıyla iş birliği içinde olduklarını ifade eden Daşdemir, bunun sonucunda başarılı işler ortaya çıktığını belirtiyor.
1994 yılında ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. Bir süre ODTÜ’de araştırma görevlisi olarak çalıştıktan sonra önce Ankara’da, askerlikten döndükten sonra ise İstanbul’da çeşitli firmalarda mühendis olarak görev yaptım. 2021 yılında Tekfen Mühendislik’ten iş teklifi aldım ve o günden beri Tekfen’de çalışıyorum.
Tekfen Mühendislik’te başlamadan önce, uluslararası bir mühendislik şirketinin İstanbul ofisindeydim. Orada da elektrik bölümünün yöneticisiydim. Tekfen’e geldiğimde kendimi hiç yabancı hissetmedim. Çok daha genç bir şirket olmasına rağmen güçlü bir büyüme iradesi göstermiş bir şirket Tekfen Mühendislik. Kendi standartlarını oluşturmuş, iş yapış tarzını devamlı geliştiren, cesur adımlar atan, farklı sektörlere açılmaya çalışan bir şirket gördüm karşımda. Bunun beni çok heyecanlandırdığını söyleyebilirim. Önceki işimle kıyasladığımda, Tekfen’in farklı alanlarda var olma cesareti beni çok etkilemişti.
“İnterdisipliner bir anlayışla çalışıyoruz.”
Elektrik bölümü olarak interdisipliner bir yapıya sahip olduğumuzu söyleyebilirim. Tıpkı bir orkestra gibi. Yerine göre otomasyon mühendisleriyle, proses mühendisleriyle, inşaat mühendisleriyle, makine mühendisleriyle birlikte çalışıyoruz ve ortak bir ürün ortaya çıkarıyoruz. Bizim işimiz bir tesisin ortaya çıkmasını sağlamak. Bu bir petrol rafinerisi de olabilir, enerji üretim tesisi de… Bunun için öncelikle müşteri beklentilerini iyi anlamaya çalışıyoruz. Önümüze gelen şartnamelerin rehberliğinde ilerliyoruz adım adım. Mekanik ve proses mühendisi arkadaşlarımız ortaya bir çerçeve çıkardıktan sonra biz devreye giriyoruz. İşin tamamlanması, bir anlamda anahtar teslimi sürecinde biz varız.
İş süreçlerimiz diğer mühendislik kollarıyla dirsek dirseğe çalışmayı gerektiriyor. Sadece elektrik mühendisliği yapamazsınız bu işte. Birbirimizin yaptığı işi görmemiz, birbirimizden haberdar olmamız şart.
“Bir endüstri tesisini elektrikten bağımsız düşünmek mümkün değil.”
Aydınlanmanın yanı sıra birçok ekipman da elektrikle çalışıyor. Sadece bununla sınırlı da değil. Örneğin, gömülü boru hatlarını korozyondan korumak için elektriğe ihtiyacımız var. Kısacası, elektrik bir tesisin her yerinde mevcut. Bizler, elektriğin kullanıldığı yerleri tespit ederek enerjiyi nasıl taşıyacağımızı ve kontrol edeceğimizi hesaplıyoruz. Tedarikçilerimizin mühendislik aktivitelerini de yapım ve inşaat süresince takip ediyoruz. Müşteriye bir işi en kusursuz şekilde teslim edene kadar görevimiz devam ediyor.
“Tekfen Grup Şirketleriyle ortak çalışmalar yapıyoruz.”
Tekfen Grup Şirketleri ile de temas halindeyiz ve ortak işlere imza atıyoruz. Özellikle Tekfen İnşaat’la yakın çalışıyoruz. Şimdilerde birlikte, Türkiye’deki büyük rafinerilerden birinin proses tesisinin EPC çalışmalarını yürütüyoruz. EPC, mühendislik, satın alma ve yapım işlerinin birlikte yürütüldüğü, uzun soluklu bir maraton. İşin mühendislik kısmının yanı sıra tedarik ve kurulum aşamalarında da yer alıyoruz.
Tekfen’de sağlam bir mühendislik kültürü var. Ben, işin mutfağında çalışmayı seven genç mühendis arkadaşları da buraya davet etmek istiyorum. Burada çok şey öğrenebilirler. Mühendislik adına her şeyi öğrenebilecekleri bir kurum Tekfen. Burada heyecanlı bir şekilde çalışıp, güzel şeyler üretip, sonuçta yaptıkları şeylerle gurur duyabilirler.
DENİZ AKÇURA
Yenilebilir Enerji Grup Lideri
“Yenilenebilir enerjide aradaki açığı hızla kapatarak sektördeki yerimizi alacağız.”
Gelişen teknolojiler ve dünyadaki eğilimler nedeniyle Tekfen Mühendislik’in yenilenebilir enerji alanına girmesini heyecanla bekleyen Deniz Akçura, şirketin sahip olduğu çalışan kalitesi ve “Her zaman daha iyisini yapmalıyız” kültürü ile bu alanda da çok başarılı olacağına inandığını söylüyor.
Elektrik Yüksek Mühendisiyim. Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği lisans ve yine aynı üniversitenin Elektrik Makineleri ve Güç Elektroniği yüksek lisans programlarından mezun oldum. Şu anda da Anadolu Üniversitesi Açıköğretim İşletme Fakültesi son sınıf öğrencisiyim. Çalışmaya öğrenciliğimin son senesinde küçük bir proje firmasında başladım. Tekfen Mühendislik’e ise yüksek lisansımı bitirdikten sonra katıldım, 13 yıldır da burada çalışıyorum. Uzun bir süre Kıdemli Elektrik Mühendisi olarak görev yaptım. Sonra, gelişen ve değişen teknolojiler doğrultusunda şirketimiz içerisinde çeşitli uzmanlıklar oluşturulurken, ben de Yenilenebilir Enerji Grup Lideri olarak atandım. Yaklaşık 4 senedir bu görevdeyim.
“Grup Şirketleriyle birbirimize destek vererek sinerji içerisinde çalışıyoruz.”
Elektrik departmanına bağlı olarak çalışıyorum. Şirketimizin üstlenmiş olduğu projelerde elektrikle ilgili tüm ihtiyaçları hem 3 boyutlu hem de 2 boyutlu olarak tasarlayıp projelendiriyoruz. Sonrasında da satın alma süreçlerini takip ediyoruz. Şu an aktif olarak 5 ayrı projede yer alıyorum. Bunlar Tüpraş İzmir FCC Yenileme projesi, HiFlex Konsantre Güneş Enerji Santrali Ar-Ge projesi, Toros Meram Yenilenebilir Enerji Tesisi’nin performans kriterlerine göre üretim yapması için gerekli mühendislik hizmetleri projesi, Haditha OSBL/NRC Fast Feed projeleri ve Cezayir 2000MW fotovoltaik güneş enerji santrali için teklif hazırlama projesi. Projelerin her birinin kapsamları, isterleri ve süreleri birbirinden farklı. Takip ettiğimiz projelerde elektrik kapsamında yapılacak olan tüm çalışmaların sorumluluğu bende oluyor ve çoğunlukla elektrik departmanından bir ressam arkadaşımızın yardımıyla projelerimizi gerçekleştiriyoruz.
Projelerimizin bazıları EPC kapsamında olduğu için Tekfen İnşaat ile sık sık birlikte çalışma fırsatımız oluyor. Hem Tekfen İnşaat’ın vereceği tekliflerde hem de saha uygulamasını yaptığı işlerde sürekli fikir alışverişinde bulunarak, süreçleri iyileştirerek, karşılıklı anlayış içerisinde, birbirimize destek vererek sinerji içerisinde çalışıyoruz. Bazı durumlarda iş yükünden ve stresten kaynaklanan bazı küçük anlaşmazlıklar yaşansa da, bunlar işi daha iyi yapmak için olduğundan kolayca üstesinden gelinebiliyor. Ayrıca HiFlex projemizin prototip ve demo gerçekleştirmeleri sırasında Tekfen İmalat’ın Derince tesisinde çalışma fırsatım oldu. Oradaki arkadaşlar da sürekli bize destek oldular.
“HiFlex projesini yenilenebilir enerji alanına girmek için bir fırsat olarak gördük.”
Gelişen teknolojilerle birlikte, şirketimizin artık bir Ar-Ge projesinde yer alması ve bunun da yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili olması gerektiğini sık sık konuşuyor ve sektörün iyi firmalarıyla bu yönde görüşmeler gerçekleştiriyorduk. Bu görüşmeler sırasında, Avrupa Komisyonu tarafından Horizon 2020 Programı kapsamında desteklenecek 10 ortaklı bir konsantre güneş enerji santrali projesinden haberimiz oldu. Kurulacak güneş tarlasında, güneşi iki yönlü olarak takip edebilen “heliostat” adlı yansıtıcıların tasarımını yapacak bir ortak arıyorlardı. Bunu fırsat görerek HiFlex projesine dahil olduk. Açıkçası, o güne kadar masa başında proje hesapları ve çizimleri yapan bir mühendis olarak, konfor alanımın dışında olsa da böyle bir prototip geliştirme ve bunun hem mühendisliğini hem de uygulamasını yapma konusu beni çok heyecanlandırdı.
Proje boyunca, her biri alanında lider diyebileceğimiz birçok ortakla çalışma fırsatı bulduk. Her gün yeni bir bilgi öğrendik. Üst yönetimimizin de katılımıyla sürekli fikir alışverişinde bulunduk. Prototip geliştirme aşamasında aynalarımız kırıldı. Üzülerek, fakat umutsuzluğa kapılmadan sıfırdan başlayarak çalışmalarımızı sürdürdük. Şu anda, İstanbul Pendik Teknopark’ta çalışır durumda 5 adet “heliostat”tan oluşan bir demo sahamız var. Bu ay başında, İtalyan ortaklarımızın proje bütçesinde yaşadığı sıkıntılar nedeniyle projenin sonlandırılmasına karar verildi. Fakat Tekfen Mühendislik olarak, yenilenebilir enerji çözümleri için birçok firma ile görüşmelere devam ediyoruz. İnanıyorum ki en kısa zamanda, tüm Tekfen şirketlerinin de içinde yer alabileceği bir yenilenebilir enerji projesi alarak, bu yönde güzel bir adım atacağız.
“Tekfen’in girdiği her işte başarılı olacağına inanıyorum.”
Yakın zamanda Grup bünyesinde “Tekfen Yenilenebilir Enerji Çözümleri Şirketi” kurulacağı açıklanınca kendi adıma son derece heyecanlandım. 13 yıldır Tekfen Mühendislik’te farklı proje ve kademelerde çalışmış bir mühendis olarak, Tekfen’in sahip olduğu çalışan kalitesi ve “Her zaman daha iyisini yapmalıyız” kültürü ile her işte başarılı olacağına inanıyorum. Evet, yenilenebilir enerji sektörüne adım atmak için biraz geç kalmış gibi görünebiliriz, ama eminim ki aradaki açığı hızla kapatarak sektördeki yerimizi alacağız.
BUŞRA BAŞARAN
Dijital Çözümler ve İş Geliştirme Grup Lideri
“Endüstriyel projelerdeki bilgi birikimimizi dijital projelere aktarmayı amaçlıyoruz.”
Yaptıkları çalışmaların gelecekte atılacak adımların yönünü belirlediğini, bu nedenle de çeşitli riskler içerdiğini söyleyen Buşra Başaran, şu andaki önceliklerini ve yol haritalarında neler olduğunu anlatıyor.
İTÜ İnşaat Mühendisliği mezunuyum. Akabinde yine İTÜ’de Yapı İşletmesi’nde yüksek lisans ve Sabancı Üniversitesi’nde MBA yaptım. Yaklaşık dört yıldır Tekfen Mühendislik’te görev yapıyorum. Endüstriyel projeler ve yenilenebilir enerji projeleri ile dijital çözümler üzerinde çalışıyorum. Aynı zamanda sektörü takip ederek iş geliştirme faaliyetlerine destek oluyorum. Son zamanlarda özellikle en yeni iş konumuz olan dijitalleşmeyle ilgili yoğun çalışmalarımız var. Endüstriyel projelerde sahip olduğumuz bilgi birikimimizi dijital projelere nasıl uyarlayabileceğimiz üzerinde duruyoruz. Bu anlamda hangi müşterilerle çalışarak, hangi yeni alanlara yönelebileceğimizi değerlendiriyoruz.
Pazar araştırması yapmak, başlı başına kapsamlı bir süreç. O pazarın riskleri, siyasi - ekonomik dinamikleri ve daha birçok unsur öngörünüzü şekillendiriyor. Bizler, yaptığımız araştırmaları yöneticilerimize en açık biçimde sunmak durumundayız, çünkü bu çalışmalar işin yönünü belirleyebiliyor. Bu açıdan, biraz da riskli bir iş yapıyoruz.
“Yeni nesil yazılımları iş süreçlerimizde çok sık kullanıyoruz.”
Dijital teknolojiler artık dışında kalmamız mümkün olmayan bir alan. Bu konudaki geliştirme çalışmalarımız kapsamında fizibiliteler yapıyoruz, insan kaynaklarını oluşturuyoruz, partnerler ediniyoruz. Bu konuda bazen kendi iç bünyemizde projeler gerçekleştirerek bir ön hazırlık yapıyoruz. Danışman desteği de alarak sorunlarımızı tespit edip o konularda aksiyon alıyoruz. Sonrasında ise dışarıdaki müşterilere yönelik projeler için hazır hale geliyoruz. Biz bir yazılım firması değiliz, mühendislik firmasıyız, ancak yeni nesil yazılımları iş süreçlerimizde çok sık kullanıyoruz.
İş geliştirmenin şöyle bir tarafı da var; biz aslında herkesin dahil olduğu bir departmanız. Şirkette görev yapan her arkadaşımız süreçlerimize dahil olabiliyor. Dolayısıyla, her departmanla ve her çalışanla iletişim halindeyiz. Bu da dinamizmi beraberinde getiriyor.
“Hidrojeni yakından takip ediyoruz.”
İşimizde çeşitli zorluklar da yaşıyoruz. Yeni bir fırsatı keşfetme ve bunu yöneticilerinize kabul ettirme süreci kolay olmayabiliyor. Ama siz o fırsata gerçekten inanıyorsanız motivasyonunuz hiç düşmüyor. Yöneticilerimiz tecrübeli insanlar, onların iş geliştirme süreçlerimize katkısı da çok önemli. Sorularıyla bizi çok iyi bir şekilde yönlendirerek fırsat olarak gördüğümüz işlere farklı açılardan bakmamızı sağlıyorlar. Bu da yeni araştırmalar ve yeni motivasyonlar demek.
Sektörde yaşanan değişimle birlikte yenilenebilir enerji teknolojilerinde hidrojeni yakından takip ediyoruz. Tekfen Mühendislik olarak Horizon Europe kapsamında bir projemiz var. Müşterilerimiz de bu alanda ciddi yatırımlar yapıyorlar. Türkiye’de bu konuda çalışan firmalarla iletişim halindeyiz. İlerleyen zamanlarda bu alanda bir büyüme öngördüğümüz için hazırlıklarımızı bu yönde yapıyoruz.
ECEM GÖKSEL SELİMOĞLU
İşe Alım ve Yetenek Yönetimi Grup Lideri
“Çalışan profilimiz çeşitlilik konusunda geniş bir yelpazeden oluşuyor.”
Tekfen Mühendislik’in hem yaş hem de uzmanlık olarak büyük çeşitlilik gösterdiğini söyleyen Ecem Göksel, çalışanların yaklaşık yüzde 18’inin 30 yaş altında olduğunu ve yüzde 27 oranındaki kadın çalışan sayısının gün geçtikçe arttığını belirtiyor.
Süleyman Demirel Üniversitesi İnsan Kaynakları Yönetimi ve Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Bölümlerinden mezun oldum. 6 yıldır Tekfen Mühendislik’te çalışıyorum. Daha önce Ozone Telecom Group, Tüylüoğlu İnşaat ve YeniKariyer Danışmanlık firmalarının İnsan Kaynakları fonksiyonlarında görev aldım.
Tekfen Mühendislik İnsan Kaynakları Departmanı’nda performans süreçlerinde sistemsel işlemlerin hiyerarşik yapı doğrultusunda kurgusunun gerçekleştirilerek baştan sona tüm performans sürecinin yürütülmesi; bölümlerden gelen personel ihtiyaçları doğrultusunda kadro ve ihtiyaç kontrolleri sağlayarak işe alım süreçlerinin yürütülmesi; işe başlayan personelin yöneticisi ile deneme süresi kontrolleri; çalışanlardan gelen eğitim talepleri doğrultusunda bütçe hazırlanarak tüm eğitim süreçleri ile ilgili gerekli takip ve raporlamanın sağlanması; ücret sistemleri konusunda adayın işe giriş aşamasından başlayarak teklif edilecek ücretin belirlenmesi ve dönemsel iyileştirmeler konusunda gerekli çalışmaların yapılması; terfi süreçlerinde gerekli çalışmaların sağlanması; organizasyon şemalarının oluşturularak güncellenmesi; aylık periyodlarda izin kıdem yükümlülüklerinin hesaplanması ve finansal UFRS verilerinin sağlanarak raporlanması; işten çıkış mülakatlarının gerçekleştirilerek raporlanması; turnover ve çok çeşitli personel dataları ile Yönetim Kurulu sunumlarının İK kısmının hazırlanması; periyodik olarak tüm İK süreçleri ile ilgili gerekli raporlamaların sağlanması gibi birçok süreçten sorumluyum. Bu süreçlerin hepsini tek tek belirtmek neredeyse imkânsız.
“İşe alım süreçlerimizi online ortamda yürütüyoruz.”
Tekfen Mühendislik çalışan profili çeşitlilik konusunda geniş bir yelpazeden oluşuyor. Yeni mezun genç mühendislerden yıllardır alanında uzmanlaşmış kıdemli mühendislere kadar çok sayıda çalışanımız bulunuyor. Şu an itibarıyla 454 kişilik bir ekibiz. Bunların 74’ü 30 yaş ve altı. Cinsiyet dağılımı olarak baktığımızda çalışanlarımızın yüzde 27’si kadın, yüzde 73’ü erkek. Ancak kadın çalışan sayımız her geçen gün artıyor. 52 kişiden oluşan bir de yabancı kadromuz var. Yabancı çalışanların bir bölümü Türkiye’de, bir bölümü ise yurt dışı ofislerimizde mühendis, tasarımcı pozisyonlarında ve destek departmanlarında çalışıyor.
İşe alım sürecimizde mülakatları online olarak gerçekleştiriyoruz. Günümüzde en kıymetli şey zaman. Biz de adaylarımızın zamanını önemsiyoruz. Bu şekilde hem yolda geçecek süreyi ortadan kaldırıyor hem de İK ve yönetici mülakatlarını aynı zaman diliminde art arda gerçekleştirerek mülakat tekrar sayısını en aza indiriyoruz. Bu şekilde adaylarımız da kendilerini sürekli baştan anlatmak durumunda kalmıyorlar. İdeal adayı belirlemek için beklentilerin karşılıklı olarak örtüşmesi en önemli nokta. Sürecin devamında kendilerine yine online erişebilecekleri bir test iletiyoruz.
Tekfen Grup Şirketleri’ndeki diğer İK departmanlarıyla çok fazla ortak sürecimiz bulunduğu için sürekli temas ve bilgi paylaşımı halindeyiz. Düzenli olarak sağladığımız raporlamalar da bulunuyor. Şirketler olarak sektörel farklılıklar bulunsa dahi İK ekipleri olarak her zaman güzel bir sinerji ile birbirimizi destekliyoruz.
MURAT PİŞTAV
Kıdemli Proje Yöneticisi
“Tekfen’i seviyoruz ve hep de sevmeye devam edeceğiz.”
Müzikle mühendislik arasında gidip gelirken aradaki dengeyi artık bulduğunu belirten Murat Piştav, Tekfen Mühendislik’i evi gibi gördüğünü ve burada gerçek bir aile ortamı olduğunu söylüyor. Piştav, Tekfen’in başarısındaki sırrın ise çalışanlar arasında güçlü bir iletişim sağlayan Tekfen kültürü olduğunu düşünüyor.
Ankaralıyım, ama üniversiteyi Isparta’da okudum. Süleyman Demirel Üniversitesi’nde Enerji Mühendisliği’ni bitirdim, sonra Ankara’ya döndüm. Aslında mezun olduğumda başka hayallerim vardı, müzik yapmak gibi. Üniversite hayatımı müzikle geçirdim. Benim gibi bütün arkadaşlarım da müzisyen olacağımdan emindi. Ama mezun olabilmek için en son stajımı tamamlamam gerekiyordu. Stajımı, doğalgaz çevrim santralleri tasarlayan bir yerde yaptım, direkt okuduğum bölümle alakalı. İşi sevdim. Ondan sonra müzikle işi beraber götürmeye başladım. Bir sonraki işimde ise müzik hayatımı daha çok sevdim. Ama Tekfen’e geldikten sonra dengeyi oturttum. Ve şu an için ikisi de iyi gidiyor. Küçük küçük hedeflerle müzikte de bir kariyer yaptım kendime. Ayda bir, iki ayda bir konserlerim oluyor. Finansal olarak müziğe bağımlı olmadığım için müzik tamamen sanat tarafında kaldı, ki en güzeli de böyle bence. Ufak bir dinleyici kitlem var. Tam olarak olmasını istediğim şekilde, kendim ve o kitle için müzik yapıyorum.
“Bizim işimiz her şeyin doğru ve yolunda gittiğinden emin olmak.”
Tekfen Mühendislik olarak bir hizmet satıyoruz, insanlara hizmet veriyoruz. Bizim, projeciler olarak görevimiz, bir mühendislik işi aldığımızda, müşterinin de memnun kalacağı şekilde, projeyi standartlara uygun ve zamanında bitirmek için her şeyin doğru ve yolunda gittiğinden emin olmak. Bunu yaparken belli bir döküman üretmiyoruz. Diğer disiplinlerden farklı olarak bizden çıkan doküman sayısı çok azdır, ama sürekli işin içindeyiz. Sürekli nerede darboğaz varsa onu çözüyoruz ve her şeyin elimizdeki plana uygun olup olmadığını takip ediyoruz. Bunun için sürekli sahaya da gidiyoruz, hem kapsamı daha iyi anlamak hem de disiplin mühendislerine eşlik etmek için. Sahaya çıkmayı seviyoruz. Sadece pandemi zamanında zorunluluktan sahadan uzakta işlerimizi yürütmek zorunda kaldık. O dönemde online bağlantı yoluyla Meksika’da iki tane büyük proje bitirdik. Hem UOP gibi bir köklü bir şirketle hem de Meksika devlet petrol şirketi PEMEX ile çalıştık, birbirimizi hiç görmeden neredeyse.
“Sektörü bilen kişiler arasında Tekfen Mühendislik’in yeri çok başka.”
Tekfen’in, kesinlikle özel bir kültürü olduğunu söyleyebilirim. Bu kültür, benim tanıştığım bütün Tekfenlilere yansımış gerçekten. Bir kültür var Tekfen’de ve o kültür çok organik. Ben Tekfen İnşaat’tan olsun, Tekfen İmalat’tan olsun, bir proje mühendisiyle konuştuğum zaman çok rahat iletişime geçebiliyorum. Süreçlerimiz de aşağı yukarı benzer. Öyle olunca iletişim bakımından sürece önde başlamış oluyoruz ve çok hızlı ilerleyebiliyoruz. Bir projeyi yaparken “Birbirimizin önünü daha nasıl açabiliriz, birbirimize nasıl yardımcı olabiliriz?” bakış açısıyla hareket ediyoruz. Bence Tekfen’in başarılı olmasının altında yatan sebeplerden biri de bu.
Halkta, Tekfen’in karşılığı “Güneş batar, Tekfen doğar” günlerine dayanıyor. Toros Tarım’ı da bilen çok kişi var. Tekfen Mühendislik’i ise her seferinde anlatmam gerekiyor. Tekfen logosunu gördüklerinde amblemi tanıyorlar, ama Tekfen Mühendislik’te ne iş yaptığımı 3-4 dakikalık bir monologla anlatmak zorunda kalıyorum.
Sektörü bilen kişiler arasında ise Tekfen Mühendislik’in yeri çok başka. Mesela benim için de böyleydi. İş hayatına girdiğimde Tekfen Mühendislik adını hep duyuyordum. Sonunda, “Tekfen Mühendislik’te olmalıyım” diye düşünüp, bilerek ve çok isteyerek başvurdum. Yani tamamen bilinçli bir tercihti. Tekfen’in diğer mühendislik şirketlerinden bir tık önde, daha yenilikçi, daha esnek, insana daha çok değer veren ve bir iş yapıyorsa bunu en iyi şekilde standardize etmeye çalışan, standart prosedürleri olan ve gerçekten gelip birçok şey öğrenebileceğiniz bir şirket olduğunu, ben buraya gelmeden önce de biliyordum.
“En yeni teknolojleri kullanmak bizim için kaçınılmaz.”
Benim buradaki ilk maceram, Yerleşim ve Borulama Departmanı’nda başladı. Departman müdürümüz, yoğun bir yönetici olmasına rağmen ben girdiğimde Excel VBA öğrenip makrolar yazmaya çalışıyordu. Benim de bu konuda daha önce tecrübelerim olmuştu. Biz birlikte kendi işimizi çözecek programlar yazdık ve devreye aldık. Bunlar hâlâ çalışıyor içeride. Yapay zekâ, oyunu değiştiren bir ilerleme. Yapay zekâ çıktılarını tabii ki bire bir kullanamıyorsunuz, henüz o kadar gelişmiş değil, ama birçok konuda sorularımıza çok hızlı cevap alabildiğimiz bir araca dönüştü yapay zekâ. Bir yandan da onu iş süreçlerimize nasıl ekleyebiliriz diye anlamaya çalışıyoruz.
Tekfen Mühendislik olarak biz zaten dijitalleşmeye çok önceden başlamıştık. Mesela pandemi olduğunda, hemen ertesi günü evden çalışma düzenine geçebildik. Bunun için tüm altyapımız hazırdı. Herkes ne yapacağız, nasıl olacak diye düşünürken, biz işlerimizi kesintisiz bir şekilde evden devam ettirebiliyorduk. Yakın zamanda Dijital Çözümler diye bir departman kuruldu bünyede. Bununla ilgili departman olarak biz de eğitimler aldık. Şimdi bu konuda dışarıya da hizmet veriyoruz.
Tekfen’i seviyoruz ve hep de sevmeye devam edeceğiz. Burası evimiz gibi. Bu bir klişe ama gerçekten bir aile gibiyiz. Bugüne kadar da bundan mutsuz olan kimseyle de tanışmadım.
ORHAN DEĞERMENCİ
Ana Tesis Yerleşim ve Boru Mühendisi
“Dünyanın neresine giderseniz gidin, Tekfen tanınır ve iyi bilinir.”
Üniversiteyi Almanya’da bitiren ve çalışma hayatının büyük bölümü yurt dışında geçen Orhan Değermenci, yakın dönemde katıldığı Tekfen Mühendislik’te uluslararası standartlara uygun bir ortam bulduğunu ve bunun mutluluk verici olduğunu söylüyor. Tekfen adının dünyanın her yerinde saygın bir marka olarak tanındığını not eden Değermenci, büyük EPC projeleriyle çok daha büyük hedeflere koşma arzusunu dile getiriyor.
Almanya’da Clausthal Teknik Üniversitesi’nde Petrol Mühendisliği okudum. Aynı konuda doktora yaptım. Dolayısıyla akademik ünvanım Petrol Mühendisliği, ama meslek hayatımda daha çok boru hatlarının mühendisliğiyle alakalı çalışmalar yaptım. Şimdi Tekfen Mühendislik’teki görevim de borulama üzerine. Üniversiteden sonra uzun yıllar Almanya’daki bir mühendislik şirketinde çalıştım. Sonra Türkiye’ye geldim ve 6,5 yıl BOTAŞ International Limited (BIL) şirketinde mühendislik yaptım. Ardından Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’da 10 yıllık bir çalışma deneyimim oldu. Son 2,5 yıldır da Tekfen’deyim.
Okuldan mezun olduğumda amacım petrol üretimi yapan uluslararası bir şirkete girip orada çalışmaktı. Fakat o dönemde petrol fiyatları çok düştüğünden petrol şirketlerine girmek zorlaşmıştı. Sonrasında olaylar farklı gelişti, mühendislik şirketlerinde kariyer yapma yoluna gittim. Borulama konularında çalışmakmış bizim de kısmetimiz. İnsanların meslek hayatı bazen beklenmedik bir yönde gelişebiliyor, çevremizde bunun pek çok örneği var.
“Burada gençler ve kıdemliler bir arada uyum içinde çalışıyor.”
Tekfen’e geldiğimde beklentilerimi gayet karşılayan bir ortam buldum. Her şey uluslararası standartlara uygun bir şekilde profesyonelce organize edilmiş; iş arkadaşlarımın hepsi de gayet donanımlı, bilgili, becerikli, tecrübeli kişiler. Uluslararası şirketlerdeki mühendislik ortamı nasılsa, oradaki çalışma ilişkileri nasılsa, burada da aynısı. Böyle bir ortamda bulunmaktan gayet mutluyum kendi adıma.
Almanya’dayken boru hatlarının tasarım mühendisliği ile ilgili çalışmalar yaptım. Sonrasında Türkiye ve Arabistan’da, daha çok mühendislerin yaptığı çalışmalarının kalite kontrolü, standartlara uygunluğu ve eksikliklerinin giderilmesi konularında, yani klasik proje yönetim kontrolü ve danışmanlığı görevlerinde bulundum. Buradaki görevimde ise, Tekfen İnşaat’ın katıldığı ihalelerde doğru fiyatı verebilmesi için gerekli verileri sağlamak üzere çalışmalar yaptım. Dolayısıyla buradaki işim öncekilerden biraz daha farklı, fakat geçmiş projelerde edindiğim tecrübelerin çok büyük faydası oldu bana.
Burada bir ekip olarak çalışıyoruz. Yerleşim ve Borulama yaklaşık 70 kişiden oluşan bir departman. Aramızda çok genç arkadaşlarımız da, benim gibi 25-30 yıllık iş deneyimi olan kıdemli arkadaşlar da var. Hep birlikte, uyumlu ve güzel bir ortamda çalışıyoruz.
“Yurt dışında bile çalışıyor olsanız, Tekfen’in adını duyarsınız.”
Tekfen, Türkiye’nin hatırı sayılır, büyük kurumlarından bir tanesi. Yurt dışında bile çalışıyor olsanız, Tekfen’in adını duyarsınız. Ben de Almanya’da, daha meslek hayatıma başlar başlamaz Tekfen ile karşılaştım bu anlamda. Münih bazlı bir şirkette çalışmaya başlamıştım. İşe başlar başlamaz, şirketi daha iyi tanımam için önüme bazı dokümanlar koydular. Bunların epeyce bir kısmı Tekfen ile ilgiliydi. İşe başladığım şirket, çeşitli boru hattı projelerinde Tekfen ile beraber çalışmış. Şirketin arşivinde, yüzlerce klasör vardı Tekfen ile alakalı.
Dünyanın neresine giderseniz gidin, Tekfen tanınır ve iyi bilinir. Suudi Arabistan’da birçok iş yapmış, Katar’da yapmış… Repütasyonu gayet yüksek bir şirket. Benim branşımla alakalı olarak gönül ister ki Tekfen, uluslararası arenada büyük boru hatları projelerine girsin, EPC ihaleleri kazansın. İnşaatın dışında mühendislik tarafında da büyüsün. Böyle bir özlemim var kendi adıma.
“Önümüzdeki dönem için hayallerimiz var.”
Tekfen Mühendislik’in de bu yönde planları, hedefleri var. Burada çalışmaya başladıktan sonra, yönetim ilk iş olarak benden boru hatları mühendisliğiyle alakalı prosedürler hazırlamamı istedi. Bir projede üretilmesi gereken dokümanlar nasıl hazırlanmalı, içerikleri nasıl olmalı gibi konularda 100’e yakın prosedür hazırladım. Onları inşallah hayata geçireceğiz, o prosedürleri uygulayacağız. Önümüzdeki dönem için böyle hayaller kuruyoruz.
Tekfen Mühendislik’in uluslararası arenada daha çok sayıda başarılı projelere imza atması ve bizim de bu projeleri hayata geçirmek için buradaki arkadaşlarla birlikte katkı sağlamamız en büyük temennim. Yöneticilerimize, bana burada çalışma fırsatı verdikleri için de ayrıca teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
MELİS AKBAŞ
Uzman Mimar
“Tekfen’de sanki bir üniversite arkadaşlığı ortamı var.”
Bir mimar olarak üstyapı projelerinden metro projelerine geçmeyi kendini geliştirmek bakımından önemli bir şans olarak değerlendiren Melis Akbaş, Tekfen gibi kurumsal bir şirkette beklentilerinin dışında çok dinamik ve paylaşımcı bir ortamla karşılaştığını söylüyor. Akbaş, tam bir takım oyunu şeklinde ilerleyen projelerin verimliliği ve motivasyonu da çok olumlu etkilediğini belirtiyor.
Tekfen Mühendislik’te uzman mimar olarak yaklaşık iki senedir çalışıyorum. 9 Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesini bitirdim. Yedi sene kadar Yüksel Proje’de çalıştım. Ardından metro projeleri özelinde Tekfen Mühendislik’e geçtim. Aslında önceki kariyerimde ağırlıklı çalışma alanım üstyapı projeleriydi. 250’den fazla bina projesini bitirdim, çoğunu koordine ettim. Metro projeleri ise bir mimar olarak farklı bir bakış açısı getirdi kariyerime açıkçası. Çünkü üstyapı projelerinde daha görünür işler yapıyorsunuz ve teknik altyapıya metro projeleri kadar bağımlı kalmıyorsunuz. Metro projelerinde ise daha çok teknik, mekanik ve elektrik ağırlıklı disiplinlerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere çalışıyorsunuz.
Böyle bir branşta çalışacağımı okuldan mezun olurken pek düşünmemiştim doğrusu. Sadece hedefim büyük ölçekli projelerde çalışmak, kentsel ölçekte dokunuşlar yapabilmekti. Şu anda o hedef doğrultusunda ilerliyorum, o yüzden de çok mutluyum.
“Aynı kumaştan insanların yer aldığı bir ortamda çalışmak büyük şans.”
Tekfen ismini eski jenerasyonlardan itibaren ailemizdeki herkes bilir aslında. Ama Tekfen ampul üretirdi, bankası vardı… Öğrenciyken kendi sektörümdeki faaliyetlerinden çok haberdar değildim doğrusu. İnşaat sektöründe çalışmaya başladıktan sonra adını daha sık duymaya başladım. Burada işe girerken, çok kurumsal bir firma olmasının bazı handikaplara yol açabileceğine dair bir endişem vardı. Fakat tam tersine gördüm ki Tekfen’de özellikle genç meslektaşlarımın ve genç mühendislerin çalışması için çok pozitif bir ortam var. Burada daha deneyimli mühendisler, mimarlar olarak genç arkadaşlarımıza çok yardımcı oluyoruz. Sanki bir üniversite arkadaşlığı gibi. Yani, mesleki hırslarını bir kenara bırakıp, takım çalışmasına yönelmiş insanların bir arada bulunduğu bir ortam. Aynı kumaştan insanların yer aldığı bir ortamda çalışmak hepimiz için büyük bir şans. Onun dışında iş etiğine çok önem verildiğini düşünüyorum burada. İşverenle ilişkilerin belirli prosedür ve standartlara uygun ilerlemesi ve fazla kişisel inisiyatife bırakılmaması önemli bir artı kurumsallık adına.
Tekfen’e girdikten sonra keşfettiğim başka güzel sürprizler de var. Bu kadar köklü bir firmanın aslında hiç beklenmeyecek kadar dinamik ve Türkiye şartlarında çok proaktif bir şekilde karar alabilen bir yapıya sahip olduğunu gördüm. Onun dışında mesela Tekfen Atölye gibi bir uygulama bana çok yenilikçi geldi. Buradan istediğimiz eğitimleri seçebilmemiz çok olumlu bir özellik benim için. Şirketin her kademesinde çok etkin bir iletişim var. Yani herhangi bir yönetici ya da çalışanla çok rahat diyalog kurulabiliyor. Bu, takım çalışması açısından önemli, çünkü metro projeleri büyük ölçekli ve çok paydaşlı projeler. O açıdan şirketteki takım çalışması işimizi çok kolaylaştırıyor.
“Az kişiyle çok iş üretiyoruz.”
“Mimar sadece bina tasarlar”, birçok insanın düşüncesi bu şekildedir. Halbuki biz, yaşadığımız fiziksel çevreyi insanların gereksinimleri, kullanıcının ihtiyaçları doğrultusunda, hem işlevsellik hem de estetik açıdan dengeyi kurarak tasarlayan insanlarız. Uzman bir mimarın, belli bir tasarım tecrübesi kazandıktan sonra biraz daha proje yönetiminde söz alması; bütçe yönetimi ve zaman çizelgesi takibi, kaynakların etkin kullanılması, işin planlanması ve diğer paydaşlarla diyalogun sürdürülmesi gibi konularda da etkin rol oynaması gerekiyor. Çünkü her ne kadar teknik altyapı ağırlıklı binalar tasarlasak da, bütün bu disiplinlerin ihtiyaçlarını, taleplerini bilen ve bir araya getiren kişi mimardır. Mimar, bir bakıma bütün disiplinlerin ortak paydasıdır. O yüzden çok fazla sorumluluğumuz var. Kendi mesleğimiz haricinde, diğer uzmanlık alanları hakkında da bilgi sahibi olmamız gerekiyor.
Normalde bir üstyapı projesinde iş mimarıyla birlikte anılır, çünkü o projenin iskeletini mimar kurar. Ama şimdi çalıştığımız projeler tam bir ekip işi. Burada gerçekten ciddi bir takım çalışması yürütüyoruz ve herkesin birbirini kolladığı, iş programına ayak uydurmak için ne gerekiyorsa özveriyle onu yaptığı bir ekip olarak çalışıyoruz. Şu anda Tekfen Mühendislik’te üç tane metro hattı projemiz var. Bir tanesi proje aşamasında ve onun proje yöneticisi benim. Diğer iki tanesi ise İstanbul’da inşaatı devam eden hatlar. Toplamda yaklaşık 40 kişilik bir ekipten söz ediyorum. Bunların hepsi sadece metro için çalışmıyor. Aynı zamanda karayolları işlerimiz de var. Yani çekirdek bir ekip olarak, büyük projeleri yürütüyoruz. Herkes birbirinin uzmanlık alanını bildiğinden çok verimli bir şekilde çalışıyoruz. Az kişiyle çok iş üretiyoruz. Bu kadar farklı mühendisin bir arada olduğu bir şirkette daha önce hiç çalışmamıştım. Bu da bizim bir ufkumuzu açıyor.
“Metro projelerinde çok fazla teknik ihtiyaç var.”
Daha önce bir metro projesinde çalışmamış bir mimara sorsanız, bu iş bina yapmaktan daha kolay gözüküyordur. Çünkü binada cephe tasarımı, iklim etkileri gibi unsurlar da var. Ama aslında öyle değil. Bir metro projesinde, birçok endüstriyel tesisten bile daha fazla teknik ihtiyaç var. Bir yolcunun dış mekândan iç mekâna girerken yaşayabileceği psikolojik etkilerinden yolcunun davranış eğilimlerine, istasyonun konumundan metroyu kullananların yolculuk deneyimlerine kadar birçok kalemi düşünüp öngörmeniz gerekiyor.
Projelerimizden birinde İzmir Belediyesi ile, diğer iki projemizde ise özel kuruluşlarla birlikte çalışıyoruz. Proje özelinde ilgili kamu kuruluşları ya da kamu ve özel kuruluşlar arasındaki dengeyi de bizim sağlamamız gerekiyor. Yani sadece teknik olarak işin yürütülmesi değil, insan ilişkilerinin idaresiyle ilgili de çok fazla tecrübe kazanıyoruz.
Projelerimizde BIM (Yapısal Bilgi Modellemesi) sistemi kullanıyoruz. Yani tüm disiplinler olarak üç boyutlu ortak bir model üzerinde çalışıyoruz. İşverenimiz de aynı modele erişim sağlayabiliyor. BIM, imalat sırasındaki hataları minimuma indirmeyi sağlıyor. Bu da imalat sürecini çok hızlandıran bir durum. Daha sonra sahada da aynı model üstünden kontroller sağlanabiliyor. Proje revizyonları çok hızlı gerçekleştirilebiliyor, çünkü plan üstünde bir şey değiştirdiğinizde bütün paftalar ve projeler revize oluyor. Dolayısıyla işveren gereksinimlerini maksimum düzeyde karşılayacak bir altyapımız var. Bunun haricinde herhangi bir eğitim talebimiz olduğu zaman bu konu çok ciddi bir şekilde değerlendiriliyor ve proje yönetimi anlamında olsun, program konusundaki yetkinlikler anlamında olsun, gerekli destekler yöneticilerimiz tarafından sağlanıyor.
ŞENOL ERTON
Ücret Sistemleri Müdür Yardımcısı
“Çalışma hayatımın önemli bir kısmı Tekfen’de geçti.”
31 yıllık bir Tekfenli olan Şenol Erton, Tekfen Mühendislik’ten önce Tekfen İnşaat’ın çeşitli yurt dışı operasyonlarında çalışmış.
Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü mezunuyum. Tekfen’de 31 yıldır çalışıyorum. Çalışma hayatımın önemli bir kısmı burada geçti. Daha önce Bautek İnşaat ve Lukova’da çalıştım. Gruba geçtikten sonra ise Tekfen İnşaat bünyesinde Rusya Samara, Budyonnovsk ve Moskova’da görev aldım. Sonrasında Tekfen Mühendislik’te çalışmaya başladım.
İnsan Kaynakları alanında tüm operasyonel süreçleri takip ediyorum. İş Kanunu çerçevesinde personel giriş-çıkış bildirimlerinin yapılması, aylık muhtasar çalışmalarının yürütülmesi, maliyet dağılım raporlamalarının aylık olarak hazırlanması, İŞKUR-SGK raporlamalarının sağlanması, aylık puantaj ve maaş çalışmalarının yapılarak yurt içi ve yurt dışı bordroların hazırlanması ve banka sistemine yüklenmesi, Teknopark Ar-Ge muafiyet raporlarının hazırlanması, devlet teşviklerinin takibi, yıllık bütçe hazırlanması ve raporlanması süreçlerinin yürütülmesi gibi birçok operasyonel süreçten sorumluyum.
Diğer Tekfen Grup Şirketleri ile ortak süreçler kapsamında gerekli raporlamaları periyodik olarak sağlıyoruz. Grup İK çalışanları ile fikir alışverişinde bulunarak süreçleri tamamlıyoruz.
SEÇKİN AYYAR
İşe Alım Uzmanı
“İşe alımlarda en ideal adaya ulaşmaya çalışıyoruz.”
Tekfen Mühendislik’e yakın bir dönemde katılan Seçkin Ayyar, işe alımlarda adayların teknik yeterlilikleri kadar, şirket kültürüne ayak uydurabilecek yapıda olmalarına da önem verdiklerini belirtiyor.
Beykent Üniversitesi Rusça Mütercim Tercümanlık mezunuyum. 6 aydır Tekfen Mühendislik’te çalışmaktayım. Öncesinde Çalık Enerji ve ENKA İnşaat’ta İnsan Kaynakları’nda görev yaptım.
Burada, uçtan uca işe alım süreçlerinin yönetilmesinden sorumluyum. Şirketimizin tüm birimlerindeki personel ihtiyaçlarında iş ilanı çıkılması, adaylarla iletişim, mülakat süreçleri, ücret teklifleri, ilgili departmanla koordinasyon, işbaşı evraklarının hazırlanması ve iş sözleşmesinin imzalanması gibi işe alım süreçlerini ilerletiyorum.
“Mülakatlarımız bazen nasihat verme noktasına evrilebiliyor.”
Yetkinlik bazlı mülakatla adaylarımızı yakından tanıyoruz, şirket kültürümüze en rahat ayak uydurabilecek adayları yöneticilerimizle teknik yetkinliklerine göre değerlendirip en ideal adaya ulaşmaya çalışıyoruz. Genç mühendis arkadaşlara ulaşmakta pek zorluk yaşamıyoruz ama bizi yeterince araştırmış, işlerimizi tanıyan, bu alanlarda faaliyet göstermeye ve öğrenmeye istekli adaylar bulmakta zorlanıyoruz. Yeni nesil adayların yetkinliklerine göre istekleri, beklentileri çok fazla olabiliyor, mülakatlarımız bazen nasihat verme noktasına evrilebiliyor.
Multidisipliner yapımız ve iş yapış şeklimiz itibarıyla, alanında uzman kalifiye kişilerle sürekli irtibat halindeyiz. Mühendislik işi yaptığımız için, mülakattaki bazı teknik konuşmaları -özellikle de yabancı adaylarla- anlamakta zorluk yaşayabiliyoruz. Genel iş süreçlerimizde Grup Şirketleriyle de dirsek teması halindeyiz. Zaman zaman aramızda aday paslaşabiliyoruz, fikir alışverişinde bulunuyoruz. Birbirimize raporlama ve bilgilendirme yaptığımız noktalar da oluyor.
MERT AKKAYA
Kıdemli Köprü ve Viyadük Mühendisi
“Tekfen Mühendislik’in en önemli özelliklerinden biri, sürpriz projelerde yer alabilmesi.”
Tekfen Mühendislik’te köprü ve viyadük projelerinde yer alan Mert Akkaya, 1915 Çanakkale Köprüsü’nü çok özel ve şirkete büyük kazanımlar sağlayan bir proje olarak değerlendiriyor. Projenin şirkete sağladığı artılar kadar Tekfen Mühendislik’in de projeye beklentileri aşan önemli katkılarda bulunduğunu belirten Akkaya, gelecekte de benzer iddialı projelerin en önemli adayının Tekfen olduğunu düşünüyor.
İTÜ İnşaat Mühendisliği, 2011 mezunuyum. 2013 yılında da yine aynı üniversitede Yapı Mühendisliği alanında yüksek lisansımı tamamladım. Okuldan sonra bir süre bir ulaşım firmasında çalıştım. 2017 Mart’ında ise Sanat Yapıları Mühendisi olarak Tekfen Mühendislik’te işe başladım. 5-6 yıllık mühendislik tecrübem vardı girdiğimde. Bugün Kıdemli Tasarım Mühendisi olarak görevime devam ediyorum. Daha çok karayolu ve demiryolu projelerindeki sanat yapısı dediğimiz köprü, menfez ve viyadük yapılarının tasarımında görev alıyorum.
“1915 Çanakkale Köprüsü bizim için önemli bir deneyimdi.”
1915 Çanakkale Köprüsü, çok etkilendiğimiz bir projeydi. O konuda biraz şanslıydım doğrusu. Ben burada işe başlarken henüz alınmamıştı proje, sanırım 5-6 ay sonra geldi. Ben projede asma köprü proje mühendisi olarak görevlendirildim. Daha sonra dışarıdan başka arkadaşlar da katıldı ve biz 6-7 kişilik bir ekip olarak sadece asma köprü ve yaklaşım viyadüklerinin proje kontrollerinde görev aldık. Şüphesiz çok özel bir projeydi. Zaten asma köprü, dünyada sayılı olan bir köprü tipi. 1915 Çanakkale Köprüsü de, kule yüksekliği ve ana açıklığı en uzun köprü olmasıyla dünyadaki sayılı örneklerden biri.
Biz Karayolları Genel Müdürlüğü adına müşavirlik görevini üstlendik projede. Yani müteahhit ve proje ekibinin hem sahada hem de proje bazında yaptığı üretimlerin devlet adına kontrolünü yaptık. Yönetmeliğe uygun mu? Avrupa normlarına uygun mu? Bir nevi aslında devletin hakkını gözettik teknik açıdan. Müteahhitle, yabancı proje şirketiyle muhatap olarak teknik açıdan olması gerekenleri savunduk. Gerçekten çok önemli bir deneyimdi bizim için. Büyük tecrübe kazandık.
“İleride de böyle iddialı işleri yaparsa yine Tekfen yapar diye düşünüyorum.”
Proje, iki açıdan büyük kazanım sağladı bize. Birincisi, bizim gibi, ama dünya çapında mühendislik firmalarının organizasyonunu tanımak anlamında çok şey kattı. Normalde bir köprü mühendisi tasarıma başlayınca köprünün hem tabliyesini, hem orta ayağını, tüm elemanlarını tasarlar ve projeyi bitirip çıkar. Asma köprüde beni en şaşırtan şey, her konunun ayrı bir mühendislik ekibi tarafından çözüyor olmasıydı. Mesela kuleyi ayrı bir ekip tasarlıyor, tabliyeyi bambaşka bir ekip, ankraj bloğunu keza öyle. Hepsi aynı firma ama başka başka ekipler. Bu gözlemin bile organizasyonel anlamda katkıları oldu bize. Yarın bu kadar büyük çaplı bir işe girdiğimizde, nasıl organize olabileceğimiz konusunda tecrübe edindik.
Teknik açıdan da tabii bir asma köprü projesinin nasıl yapıldığını, tasarım aşamalarını, kullanılan kodlarda nelere dikkat edildiğini gördük. Daha önce hiç yapmadığımız bir köprü tipinde çalıştık, kule yapısı, tabliye sistemi, askı halatları, ankraj blokları ve yaklaşım viyadüklerinin tasarımı itibarıyla. Bunların her biri ayrı bir mühendislik dünyası. Bunları tasarlayan ekiplerle bilgi alışverişinde bulunduk, sorularımıza cevaplar aradık. Projede hatalı olan yerleri düzelttirdik. Çeşitli konularda uyarılarda bulunduk ve bu uyarılara hak verildi, düzeltildi. Örneğin yaptığımız 3 boyutlu modellemede köprünün ana halatı ile yaklaşım viyadüklerinin tabliyesi arasında bir çarpma etkisi olduğunu tespit ettik. Bu yönde bir yorum verdik ve tasarımda modifikasyona gidildi.
Böyle projeler deneyim olarak da, referans olarak da çok önemli. Umarım ileride de yine benzer projelerde görev alma şansımız olur. Zaten Tekfen Mühendislik’in en büyük avantajlarından birinin bu olduğunu düşünüyorum. Bir anda, böyle sürpriz bir proje gelebiliyor önünüze. Bu hiç kolay bir şey değil. Türkiye’de başka bir mühendislik şirketinin yapabileceği bir şey olduğunu da düşünmüyorum. İleride böyle iddialı işleri yaparsa yine burası yapar diye düşünüyorum. O açıdan kendimi çok şanslı hissediyorum.
“Merak olmadan gelişme olmuyor.”
Bence yeni mezun bir mühendiste olması gereken en önemli özellik merak. Sonuçta tüm mühendisler aynı tornadan çıkıyor. Lisans seviyesinde birçok alanda ders aldıktan sonra hangisine yönelmesi gerektiğine karar veremeyebiliyor. Kendisinde o merak duygusu gelişmediyse kararsız kalabiliyor. Genç bir mühendisin gideceği yola karar verip oraya yönelmesi bence büyük bir artı. Merak ederek, kendini geliştirmek adına bir çaba göstermesi de öyle. Bu bir yazılım olabilir, bir kodlama dili olabilir. Çünkü merak olmadan gelişme olmuyor. Ben yeni mühendis bir adayla iş görüşmesi yapıyor olsam meraklı mı, mecbur olmadığı halde bir konuda kendini geliştirmiş mi, üzerine bir şeyler inşa edebileceğiniz altyapısı var mı, bunlara bakardım.
BATIHAN ZENGİN
Tünel ve Geoteknik İşler Mühendisi
“Tekfen’de çalışmanın mesleki olarak bana çok artısı oldu.”
Okuldan yeni mezun olmuş bir mühendis olarak Tekfen’le yolunun kesişmesini kendini geliştirme arayışlarına bağlayan Batıhan Zengin, geldiği noktayı kariyeri açısından önemli bir şans olarak değerlendiriyor. Zengin, mühendis olma yönünde ilerleyen arkadaşlarına da kendilerini sürekli geliştirmelerini ve network oluşturabilmek için aktif olmalarını tavsiye ediyor.
2017 yılında İstanbul Okan Üniversitesi’nden mezun oldum, ardından İngiltere'de University of Birmingham’da yüksek lisans yaptım, geoteknik ve tüneller alanında. Okulu bitirdikten sonra kısa bir süre Ankara’da çalıştım, 2021 Aralık ayından bu yana da Tekfen Mühendislik’teyim. Aktif olarak iki adet metro projemiz devam ediyor. Bunun dışında geoteknik alanında endüstriyel çalışmalarımız da var.
Özellikle inşaat mühendisliği okuyan bir üniversite öğrencisi muhakkak Tekfen'i duymuş oluyor. Tekfen, hem taahhüt işlerinde hem de mühendislik alanında yetkinliğini kanıtlamış bir şirket. Nesillerdir bilinen bir marka. O yüzden Türkiye'de çalışmayı planlayan bir öğrenci için kesinlikle hedeflenen bir yer. Benim Tekfen’e giriş sürecim şöyle oldu: Daha önce işe başladığım şirkette 3 boyutlu tünel tasarımları üzerine bir çalışma yapıyordum. Projede takıldığım noktalar vardı ve şirkette bu konuda danışabileceğim kimse yoktu. Ben yüksek lisans tezimi bu konuda yapmış olsam bile tabii 6 aylık bir mühendis olarak danışmak istediğim şeyler oluyordu. Ben de internetten arayışa geçtim ve LinkedIn'de biriyle tanıştım. Daha önce Tekfen Mühendislik’te çalışmış olan ve şu anda yurt dışında bulunan bir arkadaş. Kendisine birkaç tane soru sordum, analizlerde kullandığım yöntemlerle alakalı olarak. Sağ olsun, cevap verdi. Sonrasında o da bana birkaç soru sordu, “Bunları nasıl yaptın, kısa sürede iyi ilerleme kat etmişsin,” dedi. Bana, kendimi geliştirebileceğim bir yer olarak Tekfen Mühendislik’i tavsiye etti. Ben de büyük bir istekle, “Tabii, neden olmasın!” dedim. Sonrasında da başvuru sürecim oldu ve burada çalışmaya başladım.
“Yeni bir mühendis olarak burada aradıklarımın tamamını buldum.”
Tekfen’de çalışmaya başlarken ne bekliyordum? Tabii ki öncelikli olarak yeni mezun biri olarak gelişim benim için çok önemliydi. Bu yüzden de, çalışacağım ekipteki deneyimli kişilere gerektiği yerlerde soru sorabilmem, araştırma yapabilmem ve sorumluluk alabilmem için fırsatlar verilmesi noktasında beklentilerim vardı. Açıkçası bunların tamamını da buldum Tekfen’de. Burada gerçekten de deneyimli bir ekip var ve bu ekip şaşırtıcı şekilde paylaşımcı bir ekip. Mesela departman müdürümle saatlerce bir konu üzerine konuşabiliyorum; kimse kestirip atmıyor. Yeni mezun sayılabilecek biri için bu gerçekten çok büyük bir artı. Bununla birlikte sorumluluk alma noktasında kesinlikle çalışana büyük bir güven var. Öyle ki, geçtiğimiz ay Dünya Tünel Kongresi’nde bir makalemiz yayımlandı ve departman müdürümle birlikte onun sunumuna gittik. Yani, beklentilerimin belki de fazlasını buldum diyebilirim şu an için. 2021’in Aralık ayından beri buradayım ve hem mesleki olarak çok fazla artısı oldu bana, hem de gerçekten çok değerli insanlar tanıdım burada.
“Bir mühendis adayı için en önemli şey okulun öğrettikleriyle yetinmemek.”
Mühendislik yolunda ilerleyen arkadaşlar için şunu söyleyebilirim ki bence en önemli şey okulun öğrettikleriyle yetinmemek. Mümkün olduğunca ekstra yetkinlikler kazanmak. Çünkü zaten inşaat sektörü kendi içinde yarış halinde olan bir sektör. O yüzden kendinize ne kadar yatırım yaparsanız, bu size sektöre girişte o kadar öncelik kazandıracaktır. Bunlar ne olabilir? Örneğin popüler olmaya başlayan yazılımlar hakkında bilgi sahibi olmak, ikinci seneden itibaren yaz dönemlerini mümkün olduğunca stajla geçirmek... Bunlar dışında, bu iş biraz da network işi. Bu konuda, özellikle sosyal medya artık çok kullanılabilir durumda. Yaptıklarını, edindikleri bilgileri ya da edindikleri kazanımları paylaşarak, insanlara ulaşarak, kişilerle irtibat kurarak 1-0 öne geçebilirler diye düşünüyorum.
FURKAN YAVUZ
Altyapı ve Yol İşleri Mühendisi
“Tam bir mühendislik okulu gibi burası.”
Kendini “şanslı bir Tekfenli” olarak nitelendiren Furkan Yavuz, stajyer olarak tanıştığı Tekfen Mühendislik’te bugün kendisini çevreleyen “büyük mühendisler” ile birlikte çalışmaktan büyük mutluluk ve heyecan duyuyor. Öğrencilik yıllarından itibaren BİM’e büyük ilgi duyan Yavuz, kendini bu yönde geliştirmiş bir mühendis. Yavuz, BİM’i idealindeki dijital dünyanın çok önemli bir enstrümanı olarak tanımlıyor.
İTÜ İnşaat Mühendisliği’nden 2020 yılında mezun oldum. 2017 yılında çift anadalla Ekonomi Bölümü’ne başladım, 2022’de bitirdim. Geçtiğimiz ay da İTÜ Ulaştırma Mühendisliği yüksek lisans programından mezun oldum. Mezun olduktan sonra bir yıl kadar bir metro projesinde çalıştım, BIM Mühendisi olarak. Ardından 2021 Kasım ayında Tekfen Mühendislik Altyapı ve Ulaştırma Departmanı’na girdim.
Benim Tekfen’le tanışmam daha eski aslında. Ben şanslı bir Tekfenliyim. Okul sürecinde son döneme hiç ders bırakmamıştım. Son dönem sadece uzun dönem staj yapmayı planlıyordum bir proje firmasında. O dönemde karşıma Tekfen Mühendislik çıktı. Çok büyük bir fırsattı, o zaman Çekmeköy metro projesi yeni alınmış, BIM zorunluluğu var, Tekfen BIM'e geçmiş. Hatta benim şu an BIM üstüne çalışmamı sağlayan kişi de Tekfen’deydi. Biraz ümitsizce başvurdum, uzun dönem stajım onaylandı. Tabii çok büyük bir şeydi benim için. Böylece metro projesiyle ilgilenme fırsatım oldu. Fakat stajım pandemiye denk geldi, yarıda kesildi. Tekfen'in tadı benim damağımda kaldı.
“Burada herkes bildiğini paylaşmaya açık.”
Okuldan mezun olduktan sonra başka bir metro projesinde çalışmaya başladım, ama gözüm hep Tekfen’in üzerinde. Araya bir süre girdi. Bir arkadaşımız Tekfen’den ayrılınca fırsat çıktı bana da. Tekfen Mühendislik’e gireyim de, hangi bölüme girdiğimin hiçbir önemi yok. Çünkü biliyorum ki kütüphane gibi herkesten her şeyi alabilirim orada. Hele şimdi açık ofise geçtik ya, çevreniz mühendis dolu. Sizin hayal ettiğiniz şeyleri yapmış birileri var etrafınızda ve herkes bildiğini paylaşmaya açık. Herkes çok iyi mühendis, ama kimse bunu hissettirmiyor size. Onların büyük mühendis olduğunu sadece yaptıklarından anlıyorsunuz.
Tekfen’in bir de şu yönü güzel… Mesela bir projenin mühendisi olurken, bir başka projenin yöneticisi olabiliyorsunuz. Yani hem proje yönetimini deneyimlemiş oluyorsunuz hem de başka bir projede mühendisliğinizi geliştirmiş oluyorsunuz. Yani tam bir mühendislik okulu gibi burası.
“BİM ciddi bir tasarruf sağlıyor.”
BIM, maliyet açısından da getirisi yüksek bir sistem. Bilgisayar ortamında bir hatayı gözden kaçırma şansınız yok. Her şey çok net, 0 ya da 1 şeklinde. Bu çok ciddi bir kazanım sağlıyor. Ayrıca bizim gibi proje firmalarında tekrarlanan işler var. Bunları dijital dünyada bir kere yaptığınızda bir know-how oluşuyor ve bir projede yaptığınız iş bir sonraki projede adam saatlerinizi yarıya düşebiliyor. Çünkü artık bir kütüphaneniz oluşuyor.
Bizler bilgisayarların içinde büyüdük. O yüzden bir yazılımı öğrenme kısmı daha kolay aslında. Olay, o zihniyeti kafada oturtup, “Evet, daha fazla ne yapabilirim?” diyebilmek. Ben bununla çok uğraşıyorum. “Bunun kesin daha kısa bir yolu olması lazım!” diye sorgulamaya başladığınız zaman, işte orada BIM devreye giriyor ve yapabiliyorsunuz istediğinizi. Aramızda BIM konusunda benden çok daha iyi arkadaşlar var. Hep birlikte yardımlaşarak, etkin bir şekilde kullanıyoruz projelerimizde.
EKATERİNA ASLAN
Gelişim ve Yetenek Yönetimi Uzman Yardımcısı
“Tekfen çalışanları istisnasız hoşgörülü ve yardımseverdir.”
Rusya doğumlu olan Ekaterina Aslan, Mimari Tasarımcı olarak Tekfen Mühendislik’e katıldıktan sonra İnsan Kaynakları’na geçiş yapmış. Aslan, çeşitli konularda Holding İnsan Kaynakları ile sürekli irtibatta olduğunu ve arada iyi bir sinerji olduğunu söylüyor.
Rusya doğumluyum, Perm İnşaat Yüksek Okulu, Mimari Bölümü’nden mezunum. Türkiye’ye taşınmadan önce Mimari Tasarımcı olarak çalıştım. 4 yıldır Tekfen Mühendislik’teyim. Bu sürenin 3 yılını Mimari ve Bina Çözümleri Bölümü’nde tasarımcı olarak geçirdim. Sonrasında İnsan Kaynakları Bölümü’ne geçiş yaptım. Son 1 yıldır İnsan Kaynakları’nda Gelişim ve Yetenek Yönetimi Uzman Yardımcısı olarak çalışıyorum.
Şirketin performans değerlendirme süreçleri ile ilgili olarak çalışanlarımıza yardımcı oluyorum. Aynı zamanda, şirket içinde düzenlenen eğitimlerle ilgili takibi ve raporlamayı gerçekleştiriyorum. Çalışanların yıllık izin takibini yapıyorum; özlük bilgilerinin düzenlenmesinden ve korunmasından sorumluyum. İşe alım süreçlerinde, raporlamada ve tabii ki her türlü insan kaynakları işlerinde takım arkadaşlarıma destek veriyorum.
Grup Şirketleri’nin bir parçası olarak Holding İnsan Kaynakları Bölümü ile sürekli iletişim halindeyim. Özellikle eğitim ve performans değerlendirmesi merkezi uygulamalar olduğu için çeşitli konularda bilgi ve fikir alışverişinde bulunuyorum. Her konuda destek oluyorlar. Bence sinerjimiz çok iyi, çünkü Tekfen çalışanları istisnasız hoşgörülü ve yardımseverdir.
AHMET İLKER ERDEVE
Çözüm Mimarı
“Ekip olarak yazılımlarımızı çoğunlukla kendimiz yapıyoruz.”
Hem Tekfen Grup Şirketlerine hem de dışarıdan müşterilere hizmet verdiklerini söyleyen Ahmet İlker Erdeve, son dönemlerde yazılımların entegrasyonu konularına ağırlık verdiklerini ifade ediyor.
İTÜ Gemi İnşa Mühendisliği mezunuyum. Yaklaşık iki yıldır Tekfen’de görev yapıyorum. Kariyerimin önceki yıllarında da bilgi teknolojileri üzerine çalışmalar yaptım. Mezun olduğum dönemlerde yaşanan kriz nedeniyle gemicilik sektöründe sıkıntılar vardı. O günlerde ERP konusunda eleman arayışının yoğun olduğunu gördüm ve bu alana yöneldim. Şimdilerde iyi ki bu alana yöneldim diyorum çünkü işimi severek yapıyorum. Tekfen’de olmaktan da ayrıca memnunum. İş görüşmelerinden başlayarak buradaki kültürün farklı olduğunu gördüm. Gerçekten çok detaylı, ciddi bir mühendislik yapılıyor. Güçlü mühendislik kültürü, işlerin her aşamasında hissediliyor.
Tekfen Mühendislik çalışanlarının kullandığı yazılımların belirlenmesi, çalışanların iş süreçlerinde yaşadığı sorunların giderilmesi, bu sorunlara çözüm oluşturulması, işin daha verimli ve optimize hale getirilmesi, buradaki işimin temellerini oluşturuyor. Mesela, Sözleşme Departmanı’ndan bir talep geldiğinde, öncelikle bu talebin analiz süreçlerini gerçekleştiriyoruz. Gündelik rutinlerinde hangi işleri nasıl yapıyorlar, hangi yazılımları kullanıyorlar? Tüm bunların analizini yaptıktan sonra çözüm aşamasına geçiyoruz. Yeni bir yazılıma ihtiyaç varsa bunun geliştirilmesi, yoksa mevcut yazılımda iyileştirmeler yapılması şeklinde ilerliyoruz. Sonrasında ise test aşaması başlıyor. Bu aşamalardan sonra ise oluşturduğumuz sistemi canlıya alıyoruz.
“Türkiye Petrolleri projesini başarıyla devreye aldık.”
Kurum içi çalışmaların yanı sıra dışarıda müşterilere de hizmet veriyoruz. Örneğin, Türkiye Petrolleri için yaptığımız proje, Tekfen Mühendislik’in yazılım anlamında entegratör rolünü üstlendiği ilk proje. Teknoloji partnerimiz olan Hexagon firmasının SDx adı verilen bir yazılımı kullanılıyor. Tekfen Mühendislik olarak biz bunun implementasyonundan sorumlu olduk. Projeyi mayıs başında çok başarılı bir şekilde devreye aldık. Dış müşterilere yönelik bu gibi projelerimiz ilerleyen dönemlerde artarak devam edecek.
Türkiye Petrolleri için gerçekleştirdiğimiz projede devam eden süreçler de var. İhtiyaca yönelik yeni beklentiler doğdu ve biz ekip olarak yeni bir modülün yazılımını gerçekleştirdik. Biraz zorlu bir çalışma oldu ama ortaya başarılı bir iş çıkardığımızı düşünüyorum. Modülün iyileştirmeleri ise hâlâ devam ediyor.
“Yazılım entegrasyonu konusu iş süreçlerimizde belirleyici rol oynayacak.”
Yazılım ekibi olarak tüm departmanlara eşit mesafedeyiz ve tümü için çalışmalar yapıyoruz. Hangi departmanın ihtiyacı varsa, çözüm konusunda ona destek oluyoruz. Örneğin, son zamanlarda teklif, sözleşme ve borulama departmanlarıyla yoğun çalışmalarımız oldu. Mesela, raporlama yazılımında kullandığımız araçları güncelledik ve çok daha rahat bir kullanım hazırladık.
Ekip olarak genelde yazılımlarımızı kendimiz yapıyoruz. İş yaptığımız müşterilerin kullandığı yazılımlar da bizim çalışma alanımıza giriyor tabii. O yazılımın entegrasyonu konusuna yoğunlaşıyoruz. Bu konunun önümüzdeki dönemde de iş süreçlerimizde belirleyici rol oynayacağını düşünüyorum.
CAN TÜRET
Yazılım Geliştirme Mühendisi
“Burası bir mühendisin kendini geliştirebileceği bir yer.”
Tekfen Mühendislik’le yolu henüz öğrenciyken kesişen Can Türet, her fırsatta burada bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getiriyor. Yazılım geliştirme tarafında ilk etapta daha çok şirketin kendi ihtiyaçlarına odaklandıklarını söyleyen Türet, dış projelerde de şirketin önünün açık olduğunu düşünüyor.
24 yaşındayım ve yaklaşık 2 yıldır Tekfen Mühendislik’te Yazılım Geliştirme Mühendisi olarak çalışıyorum. Sakarya Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden mezunum. Birinci sınıfta stajımı burada BT Departmanı’nda yapmıştım. O sırada hem sistem hem de yazılım tarafında çalışma fırsatı buldum. Sonrasında mezun olmadan önce uzaktan Tekfen Mühendislik’in bazı projelerinde yer aldım. Buradaki ortamı gördüm, ekibi gördüm. Açıkçası mezun olduktan sonra burada çalışmak hayalim oldu diyebilirim. Buradaki ekiple birbirimizi tanıdığımızdan, mezun olduktan sonra çok severek şirkete katıldım. Şu anda da gayet memnunum açıkçası burada olmaktan.
Biz doğrudan Bilgi Teknolojileri Departmanı’na bağlıyız. Yazılım tarafında toplam 7 kişiyiz. Herkesin bir uzmanlığı var ve daha çok o alanda çalışıyor. Aramızda çok deneyimli kişiler de var. Burası bir aile gibi gerçekten. Çalışma arkadaşlarım çok sıcak ve yardımsever insanlar. Hem bilgi anlamında hem de başka konularda çok paylaşımcılar. Tekfen benim kendimi çok yakın hissettiğim, iyi bir firma. Burada olmak güzel bir his benim açımdan.
“Zamanla giderek dış müşterilere yöneleceğimizi tahmin ediyorum.”
Günlük hayatımızda kullandığımız sayısız uygulama var, mobil ya da web tarafında. Bir yazılım geliştiricisini, en kısa tarifiyle bunları tasarlayan ve insanların kullanımına hazır hale getiren kişi olarak tanımlayabiliriz. Biz de burada hem şirketin ihtiyaçlarına hem de dış müşterilere uygun projeler geliştiriyoruz. Çalışmalarımız daha çok web tarafında oluyor, zaman zaman masaüstü uygulama tarafında da bazı geliştirmeler yapıyoruz.
Yakın zamanda Türkiye Petrolleri için, SDx adını verdiğimiz bir sistemle entegre çalışan bir uygulama geliştirdik. Müşteriye teslimini yaptık ve zaman zaman ek talepler geliyor, onları yapmaya devam ediyoruz. Şirket içinde ise kendi süreçlerimizi iyileştirmek adına çeşitli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Yeni kurulmuş bir bölüm olarak ilk etapta ağırlıklı olarak kendi iç ihtiyaçlarımız öne çıksa da, ilerleyen zamanlarda giderek daha çok dış müşterilere yöneleceğimizi görüyorum.
“Tekfen, piyasada çok bilinen ve saygı duyulan bir şirket.”
Tekfen, staj yapmadan önce de bildiğim bir şirketti. Fakat Tekfen’in içinde ayrı bir mühendislik şirketi olduğunu bilmiyordum. Buradaki yapıyı, biraz içine girdikten sonra öğrendim. Yapılan işleri gördüm ve açıkçası gayet hoşuma gitti. Bence Tekfen Mühendislik, piyasada da çok bilinen ve saygı duyulan bir şirket. Çeşitli müşterilerimizle konuştuğumuzda o olumlu algıyı gözlemleyebiliyorum. Burası bir mühendisin kendini geliştirebileceği bir yer. Mühendislik, asla yerinde durmayan bir alan. Bu nedenle fırsat buldukça çalışmaya ve kendimi geliştirmeye gayret gösteriyorum.