SOSYAL SORUMLULUK
Tekfen Filar-Mini’den çocuklara festival gibi bir hafta sonu
Artık çocuklar için bir sonbahar geleneği haline gelen Tekfen Filar-Mini konserleri, geçtiğimiz 20-21 Ekim tarihlerinde Şef Aziz Shokhakimov’un yönetimi, tiyatro yazarı ve yönetmeni Yiğit Sertdemir’in kurgusu ve oyuncu Tilbe Saran’ın naratörlüğünde gerçekleştirildi. Kapalı gişe izlenen konserler öncesinde fuaye alanına kurulan panayır, konseri bir şenlik havasına büründürdü. Ayrıca bu yıl için belirlenen “Düş ve Dönüşüm” temasına uygun olarak ailelerin getirdiği, çocuklarının iyi durumdaki oyuncak ve kitapları, konser sonrasında Tekfen Vakfı tarafından ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı.
Çocuklara klasik müziği erken yaşta sevdirmek amacıyla “Tekfen Filar-Mini” adıyla küçüklere özel konserler veren Tekfen Filarmoni, şef Aziz Shokhakimov yönetiminde geçtiğimiz 20-21 Ekim tarihlerinde bir kez daha ailelerle buluştu. Lütfi Kırdar Auditorium’da festival tadında gerçekleşen konserler, birbirinden renkli etkinliklere de sahne oldu. Fuayede kurulan panayırda, Mimar Sinan Devlet Konservatuvarı’ndan Darüşşafaka Basketbol Okulları’na, Kumbaracı50’nin Çocuk Atölyesi’nden Eğlen-Öğren Yayınları’na kadar pek çok stantla, hem çocuklar hem de aileleri eğlenceli bir hafta sonu geçirdiler.
Oyun yazarı ve tiyatro yönetmeni Yiğit Sertdemir’in yönetmenliği, Tilbe Saran’ın naratörlüğü, Candan Seda Balaban’ın dekor ve kostümleri, Osman Ateş’in koreografisiyle hazırlanan konserler, çocukları sihirli bir klasik müzik yolculuğuna çıkardı. Minik müzikseverler Vivaldi, Brahms, Bizet, Çaykovski, Strauss ve Bernstein gibi büyük bestecilerin birbirinden güzel eserlerini anlatım, dans ve kukla oyunları eşliğinde dinlediler.
Çocuklar, paylaşmanın mutluluğunu yaşadılar
Konser günü, ailelerin 5-10 yaş arası çocuklar için getirdiği ve iyi durumda bulunan oyuncak ve kitaplar, Tekfen Vakfı tarafından ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı. Bu sayede konserlere katılan çocuklar, yardıma muhtaç arkadaşlarını da mutluluk ve sevinçlerine ortak ettiler.
Dori Kiss Kalafat ile Tekfen Filan-mini üzerine
Filar-mini fikri nasıl doğdu, kimin fikriydi? Sizce hedefe ulaşıldı mı?
Çocuklara konser vermek hep aklımızda vardı. Onlara klasik müzik dinletmek, geleceğin bilinçli dinleyicisinin yaratılmasında bir pay sahibi olmak bu projedeki öncelikli hedeflerimizdi. Unutmayalım ki çocuklar, annelerinin ninnilerinden başlayarak müzik dinliyorlar, ancak müziği yapanları nadiren görebiliyorlar. Bu konserler sayesinde, seslerini bildikleri çalgıları belki de hayatlarında ilk kez hem görüp, hem de duyuyorlar. Dolayısıyla bu konserler onlar için hem eğlenceli hem de öğretici oluyor. Gönlümüzden geçen ise, Tekfen Filar-Mini’nin bu konserlerini bir gelenek haline getirmek. Hedefe fazlasıyla ulaşıldı, öyle ki bu yıl konserimizi peş peşe iki gün düzenledik ve satışa girdiğimiz andan itibaren herhangi bir tanıtım yapmadan tüm biletler 10 gün içerisinde tükendi. Bilet fiyatını da ilk yıldan beri 10 TL’de sabitleyerek, istisnasız her çocuğun konserlere gelebilmesini arzuladık. Bununla beraber her temsilde Çocuk Esirgeme ya da Darüşşafaka gibi bir kurumla işbirliği yaparak, bu kurumlardan da küçük misafirler ağırlıyoruz.
Şimdiye kadar kaç konser yapıldı ve tahminen kaç çocuk konserleri izledi? Kimler anlatıcılık yaptı?
Bugüne dek verdiğimiz 6 temsilde sırasıyla Ali Pınar, Serra Yılmaz, Hasibe Eren ve Tilbe Saran ile anlatıcı olarak, Yiğit Sertdemir ve Özen Yula ile de yönetmen olarak çalıştık. Tekfen Filar-Mini’yi bugüne kadar 10 binin üzerinde çocuk ve velisi izlemiştir. Önümüzdeki yıllarda, projeyi İstanbul dışında da taşımayı çok istiyoruz.
Repertuvarı belirlerken nelere göre tercih yapıyorsunuz? Çocuk şarkılarını özellikle mi seçmiyorsunuz?
Biz bir klasik müzik orkestrasıyız ve çocuklara küçük yaştan klasik müzik sevgisini aşılamak bizim için en doğal şey. Çocukların algılarını asla küçümsememek lazım. Her şeye, özellikle de müziğe müthiş açıklar. Bizim “küçüklere büyük konser” dememizin arkasında da bu inanış yatıyor. Bugüne kadar Wagner’in Valkürelerin Uçuşu’ndan, Prokofiev’in Romeo ve Jülyet’ine kadar, Grieg’in Peer Gynt Süiti’nden Çaykovski’nin Fındıkkıran’ına kadar çok farklı tat ve tarzlarda eserler çaldık. Son temsillerimizde üç bine yakın çocuk, Eric Satie’nin Gnosienne isimli solo piyano eserini hıncahınç dolu bir salonda çıt çıkarmadan büyülenmiş bir şekilde dinleyebildi.
Size ailelerden geri bildirim geliyor mu konser sonrası çocuklarla ilgili?
Gelmez mi? Çok sayıda geliyor ve bundan müthiş keyif duyuyoruz. Bu konserleri yıldan yıla düzenledikçe, artık müdavimlerimiz de oldu diyebiliriz. Minik dinleyiciler arasında halihazırda bir enstrüman çalanlara rastladığımız gibi, bu konserler sayesinde çalmak istediği enstrümanı seçmiş olanlarla da karşılaştık. Ayrıca her yıl bir yenilik eklemeye çalışıyoruz. Bu sene ilk kez Mimar Sinan Üniversitesi’nden yarı zamanlı konservatuvar hocaları, fuayede kurulan stantlarda çocuklara çeşitli çalgıları denettiler ve anne-babalara eğitim programları hakkında bilgi verdiler.
Çocukların uzun süre sessiz kalamadığı malum. Orkestranın konsantrasyonu etkilenmiyor mu?
İşte çalınacak eserlerin seçimi tam da burada önem kazanıyor! Biz özellikle seslendirdiğimiz eserlerin sürelerini dikkate alarak, her bir parçanın 4 dakikayı geçmemesine özen gösteriyor ya da Camille Saint-Saëns’ın Hayvanlar Karnavalı ya da Modest Mussorgsky’nin Bir Resim Sergisinden Tablolar eserlerinde olduğu gibi birkaç bölümden oluşmasına dikkat ediyoruz. Bununla beraber dans, kukla, ışık ve tabii ki anlatım gibi onların hayal güçlerini tetikleyecek unsurlarla müziğin takibini kolaylaştırıyoruz. O yüzden de orkestramız müziğini rahatlıkla icra ediyor; üstelik başta şefimiz olmak üzere, müzisyenlerimizin her biri bundan büyük bir haz alıyor.
Bu projenin size maliyeti hakkında bir şeyler söylemek ister misiniz?
Çocuklar için hazırladığımız bu konserler, yabancı solist de olmadığı için, bizim normal bir konser maliyeti dışında öyle büyük bir maliyet artışı getirmiyor.
Söyleşi 3 Kasım 2018 tarihli Sabah gazetesinde yayımlanmıştır.