HABERLER
Nihat Gökyiğit'e TÜSİAD'dan teşekkür plaketi
Türkiye Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), 20 Şubat 2019 günü yapılan 49. Genel Kurul öncesinde kurucu kuşağının temsilcileri Ali Nihat Gökyiğit, Selçuk Yaşar, Osman Boyner ve Demir Karamancı'yı TÜSİAD’a katkıları nedeniyle teşekkür plaketi ile onurlandırdı.
Tekfen Holding Kurucu Onursal Başkanı Nihat Gökyiğit, hayat hikâyesini özetleyen kısa bir filmin ardından yaptığı konuşmada, 1970'li yılların başında TÜSİAD'ın kurulmasını bir zorunluluk haline getiren şartlara dair kısa bir hatırlatma yaptı. Ülkenin kamplara bölündüğü o dönemde girişim, yönetim ve sermayeyi dışlayan katı bir devletçilik rejimi kurulmaya çalışıldığını söyleyen Gökyiğit, TÜSİAD'ın tehdit altındaki özel sektörün daha dinamik ve araştırmacı bir yapıya duyduğu ihtiyaç nedeniyle kurulduğunu belirtti.
TÜSİAD'ın zor günler ve şartlar altında kurulduğunu ve kurucu 12 şirketten günümüze sadece 4’ünün kaldığını söyleyen Nihat Gökyiğit, kurucu kuşağa teşekkür mahiyetindeki plaketi almaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
TÜSİAD'ın kurucu kuşağı
Tekfen Holding'in kurucu ortaklarından Feyyaz Berker ve Nihat Gökyiğit, 1971 yılında faaliyete geçen TÜSİAD'ın kuruluşunda aktif rol aldılar. İki ortaktan Feyyaz Berker, 1971-1979 yılları arasında TÜSİAD'ın başkanlığını yaparken, Nihat Gökyiğit de derneğin çalışmalarına her dönemde destek verdi. Nihat Gökyiğit, derneğin yaşayan en eski üyelerinden biri.
Nihat Gökyiğit'in TÜSİAD Genel Kurulu'nda yaptığı konuşma
20 Şubat 2019
Sevgili yol arkadaşlarım,
Büyük gurur duyduğum TÜSİAD plaketi için teşekkürlerimi sunarken, yarım asır geride kalan kuruluş günlerimizi, beraberce hatırlamak istedim.
15 Mayıs 1970, İstanbul’un kaos dönemi günlerinden biri idi. Tahrip ettikleri fabrika işçilerini aralarına alarak büyüyen gruplar şehir merkezlerine yürüyüşe geçmişti. İstinye tarafından gelen grup Levent’teki ampul fabrikamızda durdurulmuş, ama taş yağmuru önlenememişti.
Bu gibi çatışmalar, kamplara bölünme ve cinayetler artarak devam ediyordu. 12 Mart 1971’de ne yazık ki bir askeri muhtıra ile hükümet istifa ettirilmiş, ülke çapında sıkıyönetim ilan edilmişti.
Şiddet olayları öncüleri, bizim de baş tacımız olan emeğin tek güç olduğuna inanarak, girişim, yönetim ve sermayeyi dışlayan katı bir devletçilik rejimi peşinde idiler.
Serbest piyasa ekonomisi, o tarihte söz konusu bile değildi. Karma ekonomiyi bir aşama olarak benimsemiştik. Ancak ileri safhada en etkili rekabet ve verimin, devlet işletmeleri ve yasakları yerine, hür teşebbüsle oluşacağına inanıyorduk.
Gerçi ticaret ve sanayi odaları, önemli mesleki hizmetler ifa ediyordu. Ancak çok sayıda üyeleri ve yarı resmi yapıları ile sorunlar için süratle karar ve çareler üretmeleri beklenemezdi. Tehdit altında olan özel sektörün daha dinamik ve araştırmacı bir yapıya ihtiyacı vardı.
2 Nisan 1971’de başta Koç, Sabancı ve Eczacıbaşı dahil 12 firma, bir protokol ile anlaşarak dernek kurma çalışmalarına başladık. Tescilinden sonra TÜSİAD, 86 üyenin imzaladığı gazete ilanı ile 2 Ağustos’ta duyuruldu. Bu 12 firmadan kalan 4 temsilci ile bugün aranızdayız.
Hür teşebbüs siyasi alanda da endişeli idi. Bülent Ecevit, “ortanın solu” sloganı ile ümit olmuştu. Ama partisinin 1977 programı, devletçiliği tek çare olarak görüyordu. İnceleme görevini üstlendiğim bu programdaki 20 kadar hedeften burada örnek olarak yalnız ikisini alıyorum.
- Devletin işletmecilik ve tekel alanı sınırlandırılamaz.
- Bütün kesimlerin ihracat ve ithalatı bir kurumdan yapılacak.
Hür teşebbüse karşı baskı artmaya devam ediyordu. TÜSİAD, gazete ilanlarına başvurdu, ama 7 ilanın 4’ü basıldıktan sonra bu çaba da durduruldu. Halbuki ilanlar iddia edildiği gibi politik mesaj içermiyor, başta yokluk, yoksulluk, üretim ve rekabet gibi konularda hür teşebbüs ve serbest piyasanın rolü anlatılıyordu.
İşte TÜSİAD bu zor günler ve şartlarda kuruldu. Fedakârca hizmet vermeye devam eden yöneticilerine büyük şükran borcumuzu ifade etme yanında, aramızda olmayanları rahmetle anmaya fırsat verdiniz.
Bizleri hatırlayanlara ve katıldığınız için hepinize şükran ve sevgiler sunarım.