Kırk sekiz
Özledim!
2008 yılındaki ilk sayımızdan 2017 yılında son defa kâğıda basılan sayımıza kadar, sizleri 40 kere “edito” yazısı ile selamladım. T Bülten’i online âleme taşıdıktan sonra, “edito” da video formatına geçti. Ama ben yazmayı özledim.
Ve “Kırk” başlıklı son yazımdan sonra, “Kırk Sekiz” başlığı ile, T48’de nihayet eski usul karşınızdayım! Bir resim (video), bin kelimeye bedel olsa da, karşısında aslanlar gibi söz uçar, yazı kalır sözü var. Bu sayıda böyle olsun madem.
Virüs, insanoğlu üzerine tokat gibi indi. Dünya demiyorum, ona vız gelir... Tokadı biz yedik. Yoksa kendimiz ettik de, kendimiz mi bulduk? Neyse ne!
Her canlının varlığını sürdürmesi için yapabileceği tek şey, her türlü koşula uyum sağlamak. Bizim yapmamız gereken tam da bu! Maskeyse maske, sosyal mesafeyse varsın 2 metre olsun! Bol sabunla köpürte köpürte el yıkamaya hiç itirazım yok. Kolonya da tamam (çok da severim, tüm markaların tüm çeşitlerini denedim) ama dezenfektana karşı direniyorum. İSG’ciler kızacak şimdi, ama şu sıvı virüsü öldürüyorsa, bana da zararlı olacağı gibi bir his var içimde. Ama siz bana kulak asmayın, ben uzman değilim!
Uzun bir süredir ve son gelişmeler ışığında yine 30 Kasım’a kadar, dönüşümlü olarak uzaktan çalışmaya mecburuz. Bunu sorunsuz yapabiliyorsak, Tekfen’in IT ekiplerine çok ama çok büyük bir teşekkür borçluyuz. Hastanelerimizin yılmaz sağlık ekipleri neyse, şirketimizin de kahramanları Bilgi Teknoloji uzmanlarımız. Ofislerin boşaldığı 19 Mart gününden bu yana, 7/24, gece gündüz demeden nöbetteler. Onların sayesinde işlerimizi aksatmadan sürdürebiliyoruz. Sağ olsunlar, var olsunlar! Bunu nasıl yaptıklarını, Tekfen Holding Grup Şirketler IT Direktörü, sevgili Kurtuluş Yavuz’un röportajında okuyabilirsiniz.
Tabii şöyle de bir şey var: teknolojinin birçok şeyi mümkün kılması olağanüstü bir kolaylık. Bunu görmez ve kabul etmezsek, treni çok fena kaçırırız. Ancak teknolojinin her mümkün kıldığı şeyin bizler için iyi ya da tercih edilen bir şey olduğu anlamına da gelmiyor. Mesela, Tekfen Filarmoni’nin İstanbul Müzik Festivali açılış konserini geçtiğimiz Cuma günü online seyredebilmemiz büyük bir nimet, ancak bilfiil canlı izlemenin asla yerine geçmez! Ya da Teams, Zoom, Skype sağ olsun, toplantılarımızı ekran başından yapabiliyoruz, ama ben insanların gözünün içine bakmayı ve karşımdakinin vücut dilini okumayı çok özlüyorum! Değil mi, Kurtuluş?
İçinde bulunduğumuz gündeme göre, lügatimize daha önce kullanmadığımız sözler, deyimler girer. “Yeni normal” de, pandemide dilimize pelesenk oldu! Bence “yeni” olabilir ama kesinlikle “normal” değil! Siz de eminim benzer duygular içindesiniz.
Salgının başında önce hayat durdu, evlere kapandık ve evimizi ne kadar da özlediğimizi anladık. Mecburiyetten olsa da, kısa bir zaman için keyfini çıkarmayı hatırladık. Ailemize, en yakınlarımıza sarıldık (mecazi anlamda!). Hobiler edindik, ekmek pişirdik, turşu kurduk, elimize kitap aldık, resim yaptık, gitar çaldık, çiçek baktık (bkz. fotoğraftaki ben). Ama bir yere kadar! Bu sefer de hürriyetimizi özledik; seyahat etmenin, sokak sokak dolaşmanın ne kadar güzel olduğunu hatırladık, yapamadıklarımız kıymete bindi. Her birimiz farklı dersler çıkardık, farklı bakış açıları kazandık, geleceğe yönelik farklı farklı kararlar alıyoruz. Ama bence çok önemli bir ortak noktamız var. İnşallah çoğumuz virüse yakalanmadan ya da ağır bir şekilde etkilenmeden bu salgını atlatacağız. Öyle de olsa, bittiğinde, tıpkı ağır bir hastalıktan iyileşmiş biri gibi, yaşama dört elle sarılacağız!
Biz şimdiden öyle yapmaya karar verdik ve bölümce pandemi nedeniyle unutmak zorunda kaldığımız onca işin üzerini kalın bir çizgiyle çizdik ve önümüze baktık: ne yapabiliriz? Bir sonraki sayıda, güzel projelerin haberleriyle karşınızda olacağız.
Bu günlerin geride kalması, virüse olduğu kadar bize de bağlı. Her birimize tek tek ve birlikte hepimize.
Zembereğinden boşalmış bir zaman bu,
Ne melun bir şanstır ki…
Düzeltmesi de bana kalmış!
Hamlet (William Shakespeare), Çeviri: Can Yücel
Sağlıcakla kalın. Sevgi ve saygılarımla,
Dori Kiss Kalafat
dori.kiss@tekfen.com.tr