Toros Tarım Kurumsal Sürdürülebilirlik, Risk ve Yönetişim Direktörü
Burcu Türkeş:
“Toros Tarım olarak, Türkiye’de tarımın sürdürülebilirliğine hizmet etmeye devam ediyoruz.”
Burcu Türkeş bir süre önce dünya gübre sektörüne yön veren Uluslararası Gübre Sanayi Birliği’nde (IFA) Sürdürülebilirlik Komitesi Başkan Yardımcılığı görevine getirildi. Sürdürülebilir tarım konularına hakimiyeti ve operasyonel tecrübeleri sektörün tüm dünyadaki temsilcileri tarafından takdir edilen Türkeş, dünyadaki dev gübre üreticilerindense Toros Tarım’dan bir ismin bu görev için seçilmesinden duyduğu gururu ifade ediyor. IFA’da bir kadın sesi olmanın heyecanını da yaşayan Türkeş ile dünya gübre sektöründeki güncel gelişmeleri, Toros Tarım’ın sürdürülebilirlik alanında attığı öncü adımları, yeni nesil gübrelerin tarımın geleceğini nasıl şekillendireceğini ve Toros Tarım’ın ülke tarımına katkı sağlayacak yeni projeleri üzerine konuştuk.
IFA’da önemli bir göreve getirildiniz. Bu görev hem sizin hem de Toros Tarım için ne ifade ediyor?
IFA, gübre sektörünün tüm dünyadaki temsilcilerini bir araya getiren, 450’den fazla üyesi olan güçlü bir organizasyon. Yeni dünya düzeninin sıfır karbon, yeşil büyüme ve döngüsellik gibi kavramları hiç kuşkusuz IFA’ya da yansıyor ve organizasyon kimlik değiştiriyor. Tüm dünyada bilim temelli hedefler yaklaşımıyla gübre sektörünün çevresel etkisinin ve karbon ayak izinin azaltılmasına çalışılıyor. Bu doğrultuda yapılan çalışmalara bizim gibi üyeler de destek veriyor. Bu konularda üyelerinin tecrübe ve bilimsel araştırmalarından da yararlanan IFA, sektörün sesi ve omurgası konumunda.
IFA, sürdürülebilirlik gibi sektör açısından büyük önem taşıyan konularda da, belirli bir farkındalık ve bilinç düzeyinin oluşturulmasında başrolü üstleniyor. Organizasyon yapısında yer alan komiteler, bu görevin yerine getirilmesinde aktif rol alıyor. Bu komiteleri, organizasyonun beyin takımı olarak düşünebilirsiniz. Özellikle pandemi sonrasında herkesin uzaktan katılımını sağlayan çevrimiçi buluşmalar, komitelerin etkinliğini daha da artırdı. Komiteleri Yönetim Kurulu değil, konusunda uzman ve tecrübeli alt üyeler yönlendirmeye başladı. Ben de 2019 yılından itibaren IFA bünyesindeki Teknik ve Sağlık, Emniyet, Çevre Komitesi Stratejik Danışma Kurulu'nda ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nda görev aldım. 2021 yılında ise IFA bünyesinde yeni oluşturulan Sürdürülebilirlik Komitesi’nin Stratejik Danışma Kurulu’na davet edildim. Bu sene ise Toros Tarım’ı temsilen Sürdürülebilirlik Komitesi Başkan Yardımcılığına getirildim.
Her alanda olduğu gibi gübre sektöründe de iş modelleri, beklentiler ve ürünün geleceği değişiyor. Gıda güvenliği ve açlığın önüne geçmek gibi konular önem kazandıkça, tarım sektörüne bu noktada çok daha büyük görevler düşüyor. “Gübre olmadan tarım olmaz” diyoruz ama nasıl bir gübre, nasıl bir gelecek, nasıl bir üretim-tüketim modeli olacağı çok önemli.
Bu göreve getirilmenizde neler etkili oldu?
Pandemiden önce IFA’daki komiteler birbirinden ayrıydı. 2021’den sonra ise sürdürülebilirlik çatı komitesi oluşturuldu. Ürün ve çalışan güvenliği, üretim verimliliği, tarım teknolojileri ve yeni ürün modellemeleri gibi konular bu çatı altında birleşti. O dönemde iş sağlığı ve güvenliği ile ürün güvenliğinin de dahil olduğu üç ayrı komitede görev yapıyordum. En son gittiğimiz yıllık toplantıda IFA yönetimi Hakan Bey’e, “Burcu’nun hem sürdürülebilirlik konularındaki sektör hakimiyeti hem entegrasyon ve operasyonel tecrübeleri hem de Toros Tarım’ın IFA’daki ilgili komite ve çalışma gruplarına katkılarından dolayı kendisine başkan yardımcılığını önermek istiyoruz,” dedi.
Dünyadaki dev gübre üreticilerindense Toros Tarım’dan bir ismin bu görev için düşünülmesi, hem de bu yöneticinin kadın olması her şeyden önce gurur verici. Toros Tarım olarak biz, kadın yöneticilerin ve çalışanların her kademede kilit rollerde görev yaptığı bir kuruluşuz. Bu noktada Hakan Bey’e de teşekkürlerimi sunuyorum, çünkü başından beri beni IFA ile ilgili tüm süreçlere dahil ederek katkı sunmama ve Toros Tarım’ın iyi uygulamalarını aktarmama destek verdi. Gübre sektörünün hâlâ erkek egemen bir yapıda olduğunu kabul etmek gerekir. IFA’da bir kadın sesi olacağım için ayrıca mutluyum.
Bu görevin Toros Tarım açısından da büyük önem taşıdığına inanıyorum. Çünkü bu tür uluslararası kuruluşların bir parçası olmak, dünyadaki trendleri ve gelişmeleri çok yakından takip etmenin yanı sıra ülkemizde sektöre birçok açıdan öncülük etme fırsatı veriyor. Kısacası hem beslediğimiz hem beslendiğimiz bir birliktelik.
Örneğin, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nda gübre öncelikli sektörler arasında yer alıyor. Gübre kullanımının en az yüzde 20 azaltılması gibi bir hedef söz konusu ama bu hedefle birlikte gıda güvenliğine ve iyi beslenmeye ulaşmak ve sürdürülebilir tarımı desteklemek gibi küresel hedef ve dengeleri de dikkate almak gerekiyor. Sürdürülebilir tarımda gübre kullanımından vazgeçmek mümkün değil. Burada tabii ki iklim dostu yeni nesil ürünlerin ve üretim teknolojilerinin, yani Ar-Ge’nin ve inovasyonun devreye girmesi gerekiyor. Biz Toros Tarım olarak bu konularda oldukça yenilikçi hamleler yapıyoruz. Bu pozisyonun bize verilmesinde bu gibi etkenler önem taşıyor. Gübrenin geleceğine yön veren Sürdürülebilirlik Komitesi’ndeki varlığımız, birçok açıdan bize büyük sorumluluklar yüklüyor.
“Toros Tarım, uzun yıllardır IFA’da etkin olarak varlığını sürdüren bir kurum. Örneğin, Toros Tarım’ın eski Yönetim Kurulu Başkanlarından Erhan Öner 1993-1995 yılları arasında, Esin Mete ise birliğin ilk kadın başkanı olarak 2013-2014 yılları arasında IFA’da başkanlık görevini başarıyla üstlenmiş isimler.”
Toros Tarım’ın, henüz sürdürülebilirlik kavramı bu kadar yaygınlaşmadan önce bile gübre kullanımı konusunda çiftçiyi bilinçlendirmeye çalıştığı görülüyor. Bu açıdan Sürdürülebilirlik kavramı Toros’un iş modelinin bir parçası diyebilir miyiz?
Elbette… Sürdürülebilirlik ve onun kapsamındaki çalışmalar, Toros Tarım olarak bizim zaten genlerimizde var. Şimdi bunu uluslararası düzeyde temsil etme şansına da sahibiz. 2019 yılında IFA tarafından “Endüstri İyi Uygulama Elçisi (Industry Stewardship Champion) seçilmemizin en önemli nedenlerinden biri, Toros Çiftçi Akademi (Eğitim Otobüsü) uygulamamızdır. Bu gibi çiftçiyi doğru gübre kullanımı konusunda bilinçlendirmeye yönelik uygulamalarımız tüm dünyada sektöre ilham kaynağı oluyor. IFA’nın en önemli odaklarından biri, gübrenin doğru kullanımı konusunda farkındalık yaratmak. Toros Tarım Çiftçi Akademisi ve Eğitim Otobüsü ve bölge müdürlüklerimiz bünyesinde oluşturulan Gezici Teknik Pazarlama Ekiplerimiz de uygulamalı çiftçi eğitimleri vererek bu amaca hizmet ediyor.
Tek başına sürdürülebilirlik, üretimin karbondan arındırılması dediğinizde, çiftçi tarafında bunun bir karşılığı olmayabilir. Biz çiftçilerin bu anlamdaki farkındalığını artırabilmek için çok çaba sarf ettik ve bunun Türk tarımına büyük katkılar sağladığını düşünüyorum. Çiftçiye, gübreyi doğru kullanarak verimi nasıl artırabileceklerini anlatıyoruz. Bizim “4 Doğru” dediğimiz bir yaklaşımımız var: Toros Tarım, çiftçilerin doğru besin kaynağını yani gübreyi doğru dozda, doğru yere ve doğru zamanda uygulanmasını destekleyerek, gübrenin kullanımı sırasında karşılaşılan kayıpların azaltılmasına ve çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin en aza indirilmesine çalışıyor. Bunun için eğitim videoları, Toros Çiftçi Uygulaması ve yüz yüze çiftçi eğitimleri gibi araçlar kullanılıyor. Çiftçiye, bu 4 Doğru’yu takip ettiği takdirde yüzde 45-50’lere varan verim artışı sağlayabileceğini, ürün kalitesini artırabileceğini, maliyetlerini düşürebileceğini anlatıyoruz. Bunun da çok olumlu geri dönüşleri olduğunu görüyoruz.
Gübre sektörünün geleceğini yeni nesil gübreler çizecek. Biz de Ar-Ge çalışmalarımız, iklim dostu yenilikçi uygulamalarımız ve bunun sonucu geliştirdiğimiz yeni ürünlerimizle hem sürdürülebilir tarıma katkıda bulunuyor hem de karbon salımı konusunda önemli adımlar atıyoruz. Çiftçiye de ekonomik sürdürülebilirliğin yolunu açıyoruz.
Tarımda büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Sürdürülebilirlik öncelikleri, regülasyonlar ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda sektörün yapısı, oyuncuları ve iş modelleri hızla değişiyor. Toros Tarım, bu dönüşümün neresinde?
Tarımda dönüşüm o kadar hızlı ki, bugün trend olan bir şey yarın eskimiş olabiliyor. Bu dönüşümler esasında bizim gibi üreticiler için bazı riskleri de beraberinde getiriyor. Hem ulusal hem de uluslararası gelişmeleri, yenilikleri ve regülasyonları takip etmek ve zamanında pozisyon alarak uygulamak çok önemli. IFA gibi kuruluşlar bizlere bu dönüşümün bir parçası olma fırsatı sunuyor.
Türkiye’de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) katkılarıyla, Türkiye Gübre Sektörü için Düşük Karbonlu ve İklim Dirençli Yol Haritası’nı oluşturmuş durumda. Biz bu çalışmalarda gerek sektördeki konumumuz, gerekse IFA’daki görevlerimiz nedeniyle Danışma Kurulu Üyesi ve ana katılımcı olarak yer aldık. Gübre sektöründe karbonsuzlaşma çalışmaları IFA’nın gündeminde önemli yer tutan bir konu. Gübre üretimi sonucunda ortaya çıkan emisyonların azaltılması, üretim modelinin döngüselliğinin sağlanması ve dünyanın birçok yerinde yan ürün olarak kabul görmüş fosfojips maddesinin geri dönüştürülmesi gibi konular bizim de bu alandaki en önemli önceliklerimiz arasında yer alıyor. Ar-Ge Merkezimizin de projeleri arasında yer alan bu dönüşümü sağlayarak, fosfojipsin artık verimini yitirmiş, ekilemeyen topraklarda dahi toprak düzenleyici olarak kullanılabileceğini ve tarımın sürdürülebilirliğine katkı sağlayabileceğini düşünüyoruz.
Ancak bu gibi daha önce uygulanmamış projelerde yerel yönetmelikle ilgili bazı problemler de yaşanabiliyor. Mesela şu anki yönetmelikte fosfojpsin bir atık olarak sınıflandırıldığını ve ilgili yönetmeliklerde “yan ürün” tanımı geçse dahi bir yan ürün standardı olmadığını görüyoruz. Örneğin fosfojips sadece tarımda değil, karayollarında da kullanılabilir. Ama karayollarında buna uygun bir mevzuat olmadığı için kullanımına izin verilmiyor. O nedenle yenilikçi döngüsel ekonomi çözümlerinin mevzuatta yapılacak güncellemelerle desteklenmesi lazım.
Toros Tarım’da bundan sonrası için nasıl bir yol izlenecek?
IFA’daki bu göreve seçilmem tamamen bir ekip çalışmasının sonucu. Toros Tarım’daki ilgili iş birimi liderlerimizin sektördeki aktif faaliyetleri, bizlerin de Kimya Meclisi’ne, 12. Kalkınma Eylem Planı’na, İklim Şurası’na, Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’na davet edilmemizi sağlıyor. Bu bir ekip çalışması, ben de kendimi bir orkestra şefi olarak görüyorum.
Biz, ekip olarak birlikte bir değer yarattık. Şimdi yarattığımız değeri tüm paydaşlarımızla paylaşacağız. Böylelikle ekonomik sürdürülebilirliği sağlayacağız. Mesela karbonsuzlaşma çalışmaları neticesinde hak kazanabileceğimiz karbon kredileri var ve biz bu süreci öngördüğümüz için bu konuda nasıl adım atacağımızı önceden kurguladık. Şu an karbon kredisi almaya hak kazanmış ve başvuru süreci tamamlanmak üzere olan üç ayrı tesisimiz bulunuyor.
Toros olarak, karbon salımını azaltmaya yönelik yenilikçi çalışmalara imza atıyoruz. Yavaş salımlı ürünlerimizin etkisini anlık olarak tarlada ölçebileceğim bir teknolojiyi nasıl geliştirebilirim? Ne kadar emisyon azaltımı sağlarım ve bundan nasıl bir kazanç elde edebilirim? Elde ettiğim kazancı çiftçimle nasıl paylaşırım; yani çiftçimle birlikte çalışarak veriye dayalı dijital çözümler ve online platformlar ile verim artışına ve dolayısıyla emisyon azaltımına yönelik gelir modellerini nasıl yaratabilirim? Karbon kredilerimizi, bu sorulara cevap alacağımız projelerde kullanacağız; böyle bir hayalim var. Ancak anlık ölçüm yapabilme altyapısı ve teknolojileri çok büyük emek ve yatırım gerektiriyor. Bunun için de iş birlikleri ve ilave finansman kaynaklarına erişebilmemiz lazım.
Ortaya koyduğumuz “4 Doğru”nun amacı, hassas ve dengeli gübreleme. Onarıcı ve iyileştirici, yani rejenaratif bir sürdürülebilir tarım modelinden bahsediyoruz ve ne yazık ki Türkiye bunun henüz çok uzağında. Rejeneratif tarımda kimyasal gübreler ve pestisitler yerine organik gübreler, yeşil gübreler ve doğal zararlı kontrol yöntemleri kullanılmak durumunda. Dolayısıyla toprağa kimyasal hiçbir şey girmediği gibi, bir de toprağın kendi kendini iyileştirmesini sağlamak zorundasınız. Toros Tarım olarak tüm bunlar için projeler geliştirmeye çalışıyoruz.
Biz bunları konuşurken hâlâ tarlalarda anız yakılıyor…
Evet, bu gibi alışkanlıkların değişmesi zaman alacak. O nedenle bizim daha hızlı ve hemen uygulanabilir çözümler üretmemiz gerekiyor. Bu nedenle doğru ve dengeli gübrelemeye, doğru dozajlamaya odaklanıyoruz. Toprak analizleri sonucunda, toprağın karbon miktarını ölçerek ona göre gübreleme yapmayı hedefliyoruz. Tarımsal üretimi sürdürülebilir kılmanın tek yolu, çiftçinin farkındalığını artırmak ve ona sağlayacağı faydaları doğru aktarabilmekten geçiyor. Ayrıca özel gübre portföyümüzü büyütmek bizim için önemli hedeflerden biri. Çünkü bir yandan karbon salımını azaltırken bir yandan da üreticinin verim artışını sağlayacak, yeni nesil gübrelere ihtiyacımız var.
Gıda tüketicisi açısından ne gibi geri dönüşleri olacak bu yeni uygulamaların?
Gıda tüketicisi, rafta tercih edeceği ürünün kaynağını görebilmeli. Ne kadar pestisit kullanılmış mesela? Biopestisitte de büyük bir dönüşüm yaşanıyor. IFA’da sektör bütünlüğü konusunun daha çok gündeme gelmesi için çalışıyorum. Eğer tüm dünyada sektör olarak belirli hedefler paralelinde hizalanacaksak, bunu gübre üreticileri olarak tek başımıza yapamayız. Bizim IFA üyeliğini tüm tarım ve gıda değer zinciri ortaklıklarına peyderpey açmamız gerektiğini düşünüyorum. Artık toplantılarda yavaş yavaş tedarikçileri, diğer tarımsal girdi kaynağı üreticilerini de görmeye başlıyoruz. Hepimiz birlikte olmadan olmaz! Çünkü ben, tarlada doğru ölçüm yapabilmek için kullanılan enerjinin, gübrenin, mahsulün kullanıcının sofrasına giderkenki karbon ayak izini, yani tüm tarımsal girdi kaynaklarının etkilerini de görmek zorundayım. Çünkü hepsinin karbon salımına etkisi var. Tüm etkileri ölçmek zorundayım. Bu da birlikte çalışmayı gerekli kılıyor. Bütün bir zincirin dönüşümü bu bahsettiğim.
“IFA’daki yeni görevimin Toros Tarım açısından da büyük önem taşıdığına inanıyorum. Çünkü bu tür uluslararası kuruluşların bir parçası olmak, dünyadaki trendleri ve gelişmeleri çok yakından takip etmenin yanı sıra ülkemizde sektöre birçok açıdan öncülük etme fırsatı veriyor.”
Tabii ki bu kadar büyük bir dönüşümün ana kaldıraçlarından biri de Ar-Ge ve inovasyon olmak zorunda. Sürdürülebilir büyüme, tarım teknolojilerine de çok daha kapsamlı bir bakış gerektiriyor.
Sektörde bu gelişimi besleyen teknoloji şirketlerinin artışına şahit oluyoruz. Örneğin, karbonsuzlaşma yol haritaları doğrultusunda hem servis hizmeti veren hem de tarımsal uygulamaların çevresel etkilerini anlık ölçmeye; yerinde analiz ile emisyon algoritması bazlı iyileştirme önerileri sunmaya; veri toplama, emisyon hesaplama, etki değerlendirmesi, senaryo analizi karşılaştırma ve raporlamalarını kolaylaştırmaya yönelik teknolojiler geliştiren şirketler var. Bu gibi şirketlere yatırım yapmak ya da en azından sektörel iş birlikleri ile mevcut kapasite ve yetkinliklerinden faydalanmak oldukça önemli. Bugün baktığımızda teknolojinin artık daha erişilebilir ve ucuz olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki iki ila beş sene içerisinde, tarım teknolojilerinde bunu daha çok gözlemleyeceğiz. Yerinde analiz yapılmasını sağlayan robotlar, tohum atışı yapan drone’lar görmeye başladık bile.
Ar-Ge Merkezimiz Türkiye’de bir ilk. Biz sadece gübre üretim kapasitesi, yıllık üretim miktarı ve pazar payımız itibarıyla değil, gerçekleştirdiğimiz Ar-Ge çalışmalarımızla da sektöre liderlik etmeyi sürdürüyoruz. Ar-Ge Merkezimiz bir yandan Toros Tarım’ın yeşil dönüşümünü sağlayacak ürün, doğal kaynak ve uygulama modeli tabanlı çalışmalarına devam ederken, bir yandan da akademik dünyayla sürekli temas içinde. Üniversitelerle ortak çalışmalarımız Ar-Ge faaliyetleri üzerinden ilerliyor genelde. Üniversitelerden de gübrenin geleceği konusundaki bilgilerimizi paylaşmak üzere davetler alıyoruz. Derslerde öğrencilere bu vizyonu aktarmaya çalışıyoruz. Türkiye’deki üniversitelerin yanı sıra uluslararası konsorsiyumlarda, Avrupa Birliği Ufuk Programı kapsamında birlikte çalıştığımız üniversiteler de var.
Ben aynı zamanda Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (World Business Council for Sustainable Development) Türkiye’nin Sürdürülebilir Tarım ve Gıdaya Erişim Grubu’ndayım. Örneğin orada, Ankara Üniversitesi ve tarım-gıda değer zincirinde yer alan diğer lider reel sektör aktörleri ile birlikte Türkiye’deki su riskleri projesinde yer alıyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yayınlanan Ulusal Su Planı ile uyumlu projede, alan başına su verimliliği konusuna odaklanarak, gereğinden fazla sulama yapılmaması ve uygulama hatalarının önüne geçilmesi için çiftçilere eğitimler de verilmekte. Toros Tarım olarak, Teknik ve Dijital Pazarlama ekiplerimiz bilfiil bu eğitimlerde yer aldı, sürdürülebilir ve iyi tarım uygulamalarını doğru ve dengeli gübre odağında aktardı. Bu çalışmalarda bir yandan FAO’nun (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü) yayınladığı sıcaklık modellemelerinden de yararlanarak sıcaklık artışının verimliliğe etkisi izlenirken, su verimliliği, su kalitesi, toprak verimliliği, kuraklık riskleri ve iklim değişikliğinin etkilerine ilişkin veri analizleri yapıldı. Ülkemizde sürdürülebilir tarım uygulamaları için önemli bir kaynak niteliği taşıyan bu ve benzeri rapor ve uygulama kılavuzlarının oluşturulmasında da aktif rol alıyor, sürdürülebilir kalkınmaya destek oluyoruz.
Toros Tarım’ın sürdürülebilirlik alanında önümüzdeki dönem için ne gibi hedefleri var?
Sürdürülebilir tarım uygulamaları ve teknolojileri ile ilgili farkındalığı artırmaya ve tarladaki kapasiteyi geliştirmeye yönelik çalışmalarımız devam edecek. Toros olarak, deneyim merkezli bir büyüme stratejisi izliyoruz. Kendi adıma da, deneyimin doğru yerde yaşatılması gerektiğini düşünüyorum. Çiftçinin olduğu yere, tarlaya gitmek zorundayım. Geliştirdiğim bir yeniliğin kalıcı olup olmadığını test edebilmem için çiftçinin yanında olmalıyım. Deneyimi, deneyimleyecek olanlarının olduğu yere götürmelisiniz. Bu hem bir sorumluluk hem de bir büyüme modeli aslında. Bu yaklaşım aynı zamanda şirketin sürdürülebilir büyümesinde bir kaldıraç görevi de üstleniyor.
Bayilerimizi de, birer deneyim merkezine dönüştürmeyi planlıyoruz. Ayrıca, çiftçinin yeni nesil gübreye erişimine kolaylık sağlamak adına gelir modelleri yaratarak finansman sağlama projeleri de geliştireceğiz. Ben tarlada çiftçim için bir yandan verimi artırırken, bir yandan da karbon salımını azaltmaya odaklanan ne kadar çok faydalı proje yaparsam, ne kadar çok yeni nesil ürün geliştirirsem, o kadar fazla karbon kredisi alma imkânım olacak. Bu nedenle, birbirini besleyen bir model oluşturacağız. Özellikle, Net Sıfır yol haritamız Kapsam 3 hedefleri altında veri analitiği ile karar destek sistemlerini kurmaya, veriye dayalı saha gücü ve raporlamayı destekleyen çözümleri hayata geçirmeye odaklanıyoruz. Tarımda dijitalizasyon ve gübrenin dönüşümü (4D, hassas gübreleme, veriye dayalı çiftlik yönetimi) ile uyumlu, online platformlar aracılığı ile çiftçi ile birebir ilişkimizi güçlendirdiğimiz, çiftçimizin üretim sürecinde de “danışman” olarak bulunup, veriye dayalı üretim metotlarının kullanmasını teşvik etmek kaydıyla verim artışını sağlayıp, artırılan verim üzerinden de yeni bir gelir paylaşımı yarattığımız bir model bu. Örneğin, gübrede belirlediğimiz “4 Doğru” modeliyle yarattığımız etkinin (verim artışı, karbon salımı azaltımı gibi) ölçüm analizi ve validasyonu ile hak kazanacağımız karbon kredilerimizle yeni bir gelir paylaşım modelinin oluşturulmasını hedefliyoruz.
Yine çiftçimiz ile iletişimi güçlendirmek adına hayata geçirdiğimiz ve tarlanın uydu koordinatlarına, anlık hava durumuna, toprak ve bitki özelliklerine göre çiftçilere gübreleme önerileri sunarak tasarruf ve verim artışı sağlayan bir Toros Çiftçi uygulamamız (Toros Çiftçi App) var bilindiği üzere. Geçen sene sonunda uygulama üzerindeki iyileştirme çalışmalarımızı daha üretken, kaynak-verimli ve uygun maliyetli yeni iş modelimizin karbondan arındırılmasına, dijitalleştirilmesine ve yerelleştirilmesine (esneklik ve deneyime dayalı büyüme modeli) kaldıraç olacak şekilde tamamladık ve uygulamanın yeni sürümünü canlıya aldık. Gelişen ve değişen teknolojiler doğrultusunda yenilenen Toros Çiftçi uygulamamızı, çiftçilerimizi gelir-gider takibi, finanslar veriler, “agronomiste sor” gibi yeni içeriklerle destekleyerek yeniden tasarladık. Böylece bir yandan çiftçilerimizin daha fazla bilgi ve yönlendirmeye daha hızlı ve kolay erişmesini sağlarken, bir yandan da hem üreticimize hem tarımın dijitalleşmesine olan katkımızı artırıyoruz.
Bu güzel ve ufuk açıcı sohbet için teşekkür ediyor, yeni görevinizde başarılar diliyoruz.